Sonraki gün Altun'la köşe başında buluştuğumuzda bu sefer sadece Ceyhun abi ve o vardı. Çetenin diğer üyeleri işte olduğu için bu her zamanki mekanları boş olurken Ceyhun abi de büyük ihtimalle biz ayrılınca kahveye gidecekti.
Kahveyi o ve babası idare ediyordu ama genel olarak babası Rüstem amca orada dururdu.
"Günaydın."
Gülümseyerek Altun'a bakmamla o da aynı şekilde bana karşılık verdiğinde Ceyhun abi ikimizin de omuzuna dokunarak hafifçe sıvazlamıştı.
"Dikkatli olun, dersleri de kaynatmayın."
Uyarısına karşı Altun kıkır kıkır gülerken ona el sallamış ve beni de yanına alarak dershane yoluna girmişti.
"Şey... nasılsın?"
Anlaşılan tek gergin olan ben değildim ki Altun bile birkaç dakika sonra anca çekinerek konuşmuştu.
"iyiyim, sen?" dememle iyi olduğunu söylediğinde yine minik bir sessizlik olmuştu. Genelde herkes bana laf attığı için konu açma yetim tamamen yok olmuştu ve açıkçası şu anda Altun'la konuşmak istiyordum.
"Hafta sonu sınav olacak yine değil mi?"
Evet, her hafta sonu sınav varken benim sorduğum soruya da bakın!
Altun dediklerimle güldüğü sırada artık ben de dayanamamış gülmüştüm.
"Gereksiz kasıldık değil mi?"
Gülerken konuşmasına hak verdiğim sırada kafamı iki yana salladığımda ana yola çıkmıştık.
"Aslında küçükken beraber oynardık, hatırlıyor musun?"
Artık daha rahat davranan Altun'la benim de üzerimdeki çekingenlik giderken bir anda sıcacık gülümsemiştim.
"Çamurdan eşyalar yapardık, sonra da abinler gelir hepsini çalardı."
Altun büyük bir kahkaha attığı sırada dershaneye geldiğimizde içeri girerek dersliklerin olduğu kısma çıkmıştık.
"Teneffüslerde de görüşelim mi? Eskisi gibi..."
Altun'la bir anda kopan bir bağımız vardı. Nedeni yoktu ama bir anda görüşmeyi bırakmıştık ve şu an eskilerden bir arkadaşa ihtiyacımın olduğunu anlamıştım. Geçmişten bahsettiğimiz tek bir anı bile eskiye yönelik duyduğum özlemi bana hissettirirken kafamla onaylayarak Altun'a veda etmiştim.
Sanırım artık mahallede eski iki arkadaş yeniden birlikte görünecekti.
***
Dershaneden çıkmamızla Altun'la gülüşe gülüşe mahalleye girmiştik. Konumuz dershanedeki bir hocanın yönetim kurulunda bir olayı yanlış anlayarak tüm herkesi birbirine düşürmesiyle alakalıyken biz konuyu uzattıkça uzatmıştık.
"Allah neşenizi daim etsin gençler."
Yan taraftan gelen Faruk abinin sesiyle ikimiz de gülmeyi kestiğimizde Altun kafasını eğmiş ve beni de tutarak daha hızlı adımlar atmaya başlamıştı.
"ohoo, nereye böyle hızlı hızlı?"
Faruk abi bizim mahalleye ters bir yerde büyümüştü. Ters dediğim, tek istekleri insanların evlerini ucuza alıp büyük binalar dikerek mal sahiplerini zor duruma sokan tipten insanlardan birisiydi. Hem mahalleli hem de çete ondan haz etmezken yine bizim oralara işi düşmüş olmalıydı ki ortalıklarda gözüküyordu.
"Seninle işimiz yok."
Kaşlarımı çatarak konuşmamla Altun hızla bana baktığında "Boş ver Barış, yürü hadi." Diyerek daha çok çekiştirmişti beni. Faruk abi daha çok Altun'a bakarak güldüğünde yanımıza adımlayarak önümüze geçmiş ve ellerini rahat bir tavırla ceplerine sıkıştırmıştı.
"Ceyhun iyi mi Altun?"
Kaşlarım sorduğu sorunun gereksizliğiyle çatılırken Altun'un vücudundaki titremeyi hissetmiştim.
"Sana ne."
Konuşanın ben olmasıyla yeniden gözleri bana kayarken bir süre bana bakmış ardından pis bir sırıtışla Altun'a doğru hafifçe eğilmişti.
"Eski arkadaşınla yeniden birleşmişsin. Abinin mi ricasıydı yoksa Ceyhun'un mu? Yalnızlık mı çekiyordun yoksa? Eski bunalım-"
Hızla Faruk abiyi itmemle sözü yarıda kalırken Altun kolumu sıkarak derin derin nefesler alıyordu.
Sorun şuydu ki, eskiden Altun babası yüzünden panik atak krizlerine giren bir çocuktu. Bu yüzden küçüklüğünde Alp abi her zaman yanında olmak zorunda kalırken babalarının yaptığı işkenceler tüm mahallenin diline düşmüştü.
Zaten o günden sonra mahalleli ona karşı kin beslemiş ve Alp abiyle Altun'u evlat bilerek o adamı buradan kovmuşlardı. Her ne kadar sonrasında o adamın ölüm haberi ulaşsa da okul her zaman Altun için zorlu bir yer haline gelmişti.
Aynı okulda olsak da ona hiçbir zaman ulaşamamıştım. Kaderin oyunu mu yoksa başka bir şey mi bilmem ama Altun'la ne zaman iletişim kurmaya çalışsam hem başka şeyler olmuş ve biz bir araya gelmemiştik.
Şimdi ise Faruk abinin sözleri beni sinirlendirmişti.
"Ooo, Barış Bey. Kafa tutmak iyidir ama önce bir kendi cüssene bakmalısın ki girdiğin kayanın altından çıkabilesin. Değil mi abisi?"
Ben ona kindar bir şekilde bakmayı sürdürürken bir anda yediğim yumrukla yere düştüğümde Altun hızla araya girip Faruk abiye- ki artık abi demek istemiyordum.- vurduğunda her şey bir anda olmuştu.
Etrafımıza doluşan onun arkadaşları ile ikimizi de aralarına aldıklarında hem ben hem de Altun karşılık vermeye çalışsak da üstün gelen onlar olmuştu.
*********
5.9.2021
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köşe Başı (bxb)
Teen Fiction---TAMAMLANDI--- Barış mahallede sessizce yaşayan bir çocuktu. Devran ise mahallenin ağır abisi. Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim. Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir. +18 içerikler, smut ve şid...