Üçüncü günümü de Devran abinin evinde tamamladığımda bir çok olaya bakış açım değişmişti.Mesela o korkunç rüyaları görmeyi bırakmıştım. Çünkü artık Devran abiyi görüyordum.
Gün boyu benimle ilgilendiği yetmezmiş gibi rüyalarımda da bana gelip ilgilenmesi, aşkla bakması gibi durumları görmemle etkilenirken burada kalmak istemiyordum.
Aklım karışmış mıydı yoksa hislerim mi oluşmuştu bilmiyordum ve bu durum beni geriyordu.
"Biraz daha kalabilirsin."
Gitmemi istemezmiş gibi konuşan adamla kafamı iki yana salladığımda üzerime yıkanmış olan kendi tişörtümü geçirerek kapıya ilerlemiştim.
Aralık olan kapıyı açmamla Devran abinin iri bedeni beni karşılarken üzerimi giyinmiş olduğumu görerek iç çekmişti.
"Seni gerecek bir şey mi yaptım?"
Karşıma çıkarak gözlerime bakmasıyla sertçe yutkunduğumda gözlerimi tişörtüne odaklamıştım.
Adama tutup da 'Rüyalarımda da seni görmeye başladım ve kafamı karıştırıyorsun. Hislerim oluşuyor sanırım.' Diyemiyordum.
Zaten oradaki sanırım kelimesi olmasa derdim de... Yani sanırım.
Bilmiyordum ki amına koyayım!
Bilinç altım etkilenmişti bence. Evet! Bilinç altım etkilenmişti ve evime gittiğim zaman her şey bitecekti.
"Hayır. Sen çok iyiydin. Geçirdiğimiz dört gün boyunca hep yanımda oldun ve belki de aylarca sürecek olan bir durumu kısa sürede atlatmamı sağladın."
Doğruydu. Yalan söylememiştim.
Ama rüyalarıma kendisi girerek durumu tersine çevirdiğini de gizlemiştim.
Devran abi git gide rahatlarken önümden yavaşça çekildiğinde "Peki o zaman." Demişti.
"Gitmek istiyorsan seni engelleyemem."
Sonradan tebessüm ederek eklediği cümlesiyle suratına baktığımda kirpikleri dikkatimi çekmişti.
Ne güzel gür gürdü.
"Eve bırakmamı ister misin?"
Kaşlarını kaldırarak sormasıyla hızla kafamı iki yana sallarken dış kapıyı açarak ayakkabılarımı giymiştim.
"Her şey için teşekkür ederim."
Ayakkabılarımı giydikten sonra şaşkınca Devran abiye baktığımda elini kapıya atarak tutunmuş ve güzelce gülümsemişti.
"Hep gel."
Gelebilirsin dememişti. Kapım açık da dememişti. Gel demişti.
Kafamı sallayarak arkamı döndüğüm gibi hızlı adımlarla bahçeden çıktığımda eminim ki arkamdan şaşkın ve anlamsız bakışlarla beni izliyordu.
Hakkı da vardı. Artık bu sabah gördüğüm yine sevgi dolu gözlerle bana bakan Devran abiden oluşan rüyadan sonra aniden gitmek istemiş, dakikalar içerisinde de alelacele evi terk etmiştim.
Ben bile ne yapmam ya da nasıl davranmam gerektiğini bilmezken açıkçası paniklemiştim.
Adama yanlış bir izlenim verirsem korkusu her yanımı sarmıştı.
Hızlı adımlarla eve girerek boş evde direkt odama girdiğimde yatağıma girip gözlerimi kapatmıştım.
Sadece üç günün etkisiydi. Sürekli etrafımda o olduğu için rüyama girmişti ve uzatılacak bir şey yoktu.
***
Sikeyim.
İki hafta geçmişken rüyalarım devam etmiyordu ama gözlerim onu aramaya başlamıştı.
Nasıl ya da ne zaman başladı bu olay bilemesem de her dershane çıkışı köşe başına geldiğimizde onu görmek için etrafa bakınıyordum.
Ve bunu da iki gün önce keşfetmiştim.
Bu panik anlarımı fark eden Altun'a mecburen olanları açıklarken beni kaşları çatık dinlemiş ve benim gibi arada kalmıştı.
Düşüncemiz iki temele dayanıyordu:
1- O dört gün benimle ilgileniyor olmasını beynim yanlış yorumlamamı sağlamış ve geçici bir etkilenme olayı yaratmıştı.
2- Bu etkilenme olayı gerçekti. Sonuçta herifi önceden görüp beğendiğim -yan gözle bakmak gibi değil de işte- oluyordu.
Fakat her şekilde durum beni boka sokabileceği için ani karar verememeye çalışıyorduk. Bu iki hafta içinde kafede çalışıp oyalanarak payıma düşen paranın büyük bir kısmını toparlamıştım. Aklımı biraz da olsa Devran abiden uzaklaştırırım sanmışken hiç de öyle olmamıştı.
İlk başta acaba mı olan sözlerim zamanla 'bir görsem mi?' olarak değişmiş şimdi ise 'Acaba nerede?' olmuştu.
İki haftanın içinde çete ile iletişimimiz olduğu zaman Devran abiyle de muhabbete girişmiştim ve sevgi kısmına girilmediği sürece gayet de güzel anlaşmıştık.
O eski neşeli günlerine yavaş yavaş dönmüştü mesela. Öyle sigara içip kara kara düşünmüyordu.
Kalbimin benimle oyun oynayıp oynamadığını ise bilmiyordum. Ama denemek için aklımda bir plan vardı.
Telefonumu alıp hızla Altun'un numarasını aradığımda bize gelmesini söyleyip kapatmıştım.
İş yeri bugün kapalı olduğu için izinliydim ve evde oradan oraya gezmekten bir hal olmuştum. Dakikalar içinde kapının çalmasıyla ilerleyip açtığımda karşımda duran Altun kaşlarını çatmıştı.
"Ne oldu? Yine suratının haline bakılacak olursa malum konuyu düşünmüşsün."
İçeriye geçerken söylenen arkadaşımla iç çektiğimde birlikte odama geçmiştik. Karşı karşıya durmuşken Altun'un gözlerine odaklanmıştım.
"Altun, ben emin olamıyorum. Yani kendimi yoklasam da bilemiyorum işte."
Arkadaşım anlayışlı bir şekilde kafasını sallarken durumuma onun da içerlediğini biliyordum. Çünkü eğer hislerim oluşuyorsa birlikte olup bunu sağlamlaştırabilirdik. Fakat eğer ben yanılıyorsam tüm her şey boka sarardı ve bir daha geri dönüşü yoktu.
"Ve aklıma sadece bir şey geliyor. Yani emin olmak için."
Altun'un kaşları anbean çatılırken aklımdaki fikri derin bir nefes alarak bir anda söylemiştim.
"Bana bir randevu bulalım! Eğer o kişiyle buluştuğumda hislerim değişirse bu bir yanılgıdır ama değişmezse... o zaman sanırım daha farklı sorunlarımız olacak."
Son kısımda sesim kısılırken şok içinde bana bakan arkadaşıma yalvaran gözlerle bakıyordum. Her şeyi anlayacaktık. Hissedebiliyordum.
***
İzlediğim bi bl var ismini cidden unuttum (yeni başladım çünkü sjdkkdf) ve orada karakter de böyle randevu denemişti. Bir an o olayın burada güzel durabileceğini hissettim. Bakalım.
24.9.21
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köşe Başı (bxb)
Teen Fiction---TAMAMLANDI--- Barış mahallede sessizce yaşayan bir çocuktu. Devran ise mahallenin ağır abisi. Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim. Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir. +18 içerikler, smut ve şid...