0.6

34.2K 2.7K 969
                                    

Günün ikinci bölümü, lütfen atlamayın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Günün ikinci bölümü, lütfen atlamayın.

Bir de saat kaçta okulunuz bitiyor ve okumaya müsait oluyorsunuz yazsanıza, ona göre bölümleri ayarlayayım...

Yorum atınca ben çok mutlu oluyormuşum, öyle diyollağ.

Kavga olayının üzerinden bir hafta geçmişken Devran abi ile hâlâ görüşmemiştik. En son kahvaltı yaptıktan sonra dershane ve ev arasında mekik dokuduğum için gördüğüm yüzler aşırı klasikti.

"Ablacım hadi kalk o masadan da gel."

Ablamın seslenmesiyle masadan kalkarak içeriye geçtiğimde onu elinde piknik sepetiyle görmeyi tabii ki beklemiyordum.

"Bir yere mi gidiyorsun?"

Sorumla gülerken "Uzağa değil ama yine de evet. Ayrıca gidiyorsun değil bebeğim, gidiyoruz." Diyerek beni düzeltmiş ve kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.

"Nereye gidiyoruz?"

Gidiyoruz kısmına baskı yapmamla bana sepeti uzattığında onu almıştım ve tam o sırada dışardan korna sesi gelmişti.

"Heh, hadi gidelim. Bizimkilerle bahçede kafa dağıtma günü yapacağız."

Bir anda ortaya atılan olayla şaşkınca durmaya devam ettiğimde ablamın arkamdan ittirmesiyle dışarıya çıkmış ve çıktığım gibi de arabadan inmiş, bahçe kapısından girmek üzere olan Devran abiyle karşılaşmıştım.

Allah özene bezene yaratıyordu bazı kullarını...

Giydiği gri şort eşofman ve üzerindeki beyaz penyeyle bize doğru yürürken gülümsediğinde gözleri beni süzmüş ve altımdaki dizimin biraz üstündeki sarı şortta oyalansa da yanımıza gelerek elimdeki sepeti almıştı.

"Hadi geçin masaya."

Demesiyle yine ablam tarafından çekiştirilerek masaya oturtulduğumda ben, Kemal abi, ablam ve Devran bir taraftayken  Ceyhun abi, Altun ve Alp abiyi karşımızda rahatça görebiliyordum.

Ablam sevgilisiyle rahatça oturabilmek için beni köşeye oturtmuşken hemen yanımda oturan Devran abiye bakarak gülümsediğimde gözleriyle beni işaret etmişti.

"Bugün nasılsın bakalım."

Sesindeki neşeli tonla bir anda içime enerji dolarken hemen iyi olduğumu söylemiş ve buram buram Devran abinin kokusu gelirken kafamı yana çevirmiştim.

"Müzik açabilir miyim?"

Sorumla birlikte herkes bana bakarak onaylarken elimi telefonuma atarak açmamla kulaklarıma Orhan Gencebay'ın sesi dolmuştu. Şarkıyı değiştirmemle bu sefer Müslüm Gürses çalmaya başlarken kaşlarımı çattığımda Devran abi gülerek bana bakmıştı.

"Dursun işte be oğlum, ne değiştiriyorsun?"

Sorusuyla birlikte onu dinlemeyip bir kez daha değiştirdiğimde bu sefer de Müslüm Gürses-Hangimiz Sevmedik çıkmıştı. Sanırım müzik uygulamamı ablamla ortak kullanmamalıydım. Çünkü ablam kullanıyor demek, Kemal abi kullanıyor demek olabiliyordu.

"Oooh, dur bunda dur."

Diyerek atılan Kemal abi yüzünden şarkıyı değiştiremezken arkama yaslanarak dinlemeye başlamıştım.

Kemal abinin yanımda ablama serenat yaptığına emin olduğum için asla o tarafla ilgilenmezken  Devran abiye bakmamla o da bana döndüğünde "Deli gibi sevmek ruhumuzda var." Diyerek son noktayı koymuş ve göz kırptıktan sonra gülerek şarkıyı bitirmişti.

Hayır.

Bu kro hareketten etkilenmiş olamazdım.

Bunu kabullenmeyi reddederken telefonumun alınması ve Altun'un bana söylenerek başka şarkılar açmasıyla aklım dağılmış ve yerimden kalkarak ablamın hazırladığı eşyaların başına gitmiştim.

Masayı kurmuş olsa da yardım etmem gerekliydi.

***

"Hadi top oynayalım."

Altun'un yarım saattir söylediği şeyi yeniden söylemesiyle gözlerimi kapattığımda gelip omzumdan dürtmüştü.

"Hadi top-"

"Tamam ulan. Kalk."

Bir anda gözlerimi açıp kalkmamla Altun irkilirken kabul ettiğimi algılamasıyla kocaman gülümsemişti.

Kemal abi ablamla oturuyor, Ceyhun abi telefonla ilgileniyorken Alp ve Devran abi tavla oynuyorlardı. Bu yüzden biz de bir ara Ceyhun abiye laf atsak da önemli bir işi kovaladığını söyleyerek bizi kovalamış, biz de el mecbur köşeye çekilip oturmuştuk.

"Voleybol mu oynayacağız?"

Altun'un sorusuna kafamla onaylayarak cevap verirken gülümseyip hızla topa vurmuştu. Benim karşılamamla aramızdaki minik oyun başlarken arada bizim birbirimize bağırmamız alanda yankılanıyordu.

Tam sıra bana dönmüştü ki araya dalarak topa kafa atan Ceyhun abiyle birlikte bağırdığımda Devran abi bize bir bakış atmış sonra da yeniden oyunla ilgilenmeye Başlamıştı.

"Beni de alın len aranıza."

Ceyhun abi kafa attığı topu yere düşmeden tutarak kucağına aldığında gözleri ben ve Altun arasında gidip gelmiş en sonunda da gülümsemişti.

"Oyun bitti gençler, hadi gelin de yaptığımız köfteler soğumasın."

Araya giren Devran abi ile yemekten sonrası için sözleşerek hızla masaya oturduğumuzda fazlasıyla acıktığımı o an fark etmiştim.

Önüme tabağımı alarak köftelere göz gezdirirken bir anda tabağıma koyulan sucuk, köfte ve salatayla kafamı çevirdiğimde Devran abi bana hiç bakmadan tabaklara bakıyor, her şeyin en iyi pişeninden benim tabağıma dolduruyordu.

"Yeterli, çok bile oldu."

Sözlerimle durup tabağıma bakarak düşündüğünde o da yeteceğine karar vermiş olmalı ki beni onaylamış daha sonra da kendi tabağına yönelmişti.

"Gerek yoktu ama teşekkür ederim."

Yanımda olduğu için kısık sesle konuştuğumda bana boş boş bakarak tabağımı işaret etmişti.

"Onların hepsi bitecek."

Onun ağzından duyduğum tek söz bu olurken önüme koyduğu yarım ekmekle iç çekmiş ve aç olduğum için onu boş vererek direkt yemeğe gömülmüştüm.

*****

Sevgilerimle.

6.9.21

Köşe Başı (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin