Elimdeki çantayı yere bırakmamla gözlerim artık çokça göreceğim eşyaların ve yatağın üzerinde gezindiğinde hemen yanımda duran sevgilimle gülümsemiştim.
"Şimdi bir hafta buradayız ha."
Ona döndükten sonra gülümseyerek konuştuğumda elleriyle belimi kavrayıp arkama geçmiş ve hafif eğilerek kafasını omzuma yaslamıştı.
"Aynen öyle bebeğim."
Sesindeki huzurlu tonla içim ısınırken derin bir nefes alarak ona doğru dönmüş ve yanağından sıkıca öpmüştüm.
"Alp abi ve Kemal abi en son dil bilgisini kim anlatacak kavgası yapıyordu."
Aklıma gelen sahneyle gülerken en son Kemal abinin "Tamlama yaparak seni yerden yere, duvardan duvara vururum Alp." Kelimeleri zihnimde dönmüştü. Tabii ki burada geçen vurma kolundan tutup yapıştırma anlamı taşımıyordu ama işte... Gelin görün ki erkeler arasında dönen esprilerde açık açık konuşmalar her zaman olmuyordu.
"Genelde benimle çalışacağın için diğerleri istediği kadar kavga edebilir bence."
Omuz silkerek olaydan bağımsızlığını ilan eden Devran ile kafamı iki yana salladığımda mutluydum.
Arkamı dönerek kollarımı boynuna dolamamla Devran'ın elleri belimi sıkıca kavrarken beni kendisine çekmesiyle aletini karnımda hissederek derin bir nefes almıştım.
"Bir haftanın çok güzel geçeceğine eminim."
Ellerim saçlarının diplerini okşarken konuşmamla Devran burnunu burnuma sürterek güldüğünde kafamı ona doğru kaldırarak dudaklarımızın buluşmasını sağlamıştım.
Dudaklarımı anında sahiplenen sıcak ve kalın dudaklarla karnım karıncalanırken alt dudağımı usulca emen dudaklara elimden geldiğinde karşılık veriyordum.
Ağzımı aralayarak Devran'a izin vermemle onun sıcak dilini hissederken dilimle buluşan dili ona daha sıkı tutunmamı sağlamıştı.
Belimdeki ellerinin yavaşça kalçama inerek onları sıkıştırdığını hissetmemle inlediğimde daha sıkı sarılan Devran ile karnımdaki sertliğini daha çok hisseder hale gelmiştim.
"Durmalıyız."
Hafifçe geri çekilen Devran gözleri kapalı ve kaşları çatık bir şekilde konuşmasıyla dişimi alt dudağıma geçirdiğimde nefes nefese duruyordum.
Durmalıydık ama durmamalıydık da bence.
"Bebeğim."
Devran kalçamdaki elini yüzüme çıkartıp dişlediğim dudağımı kurtarırken gözlerimi açmamla koyulaşmış Yeşilleriyle karşılaşmıştım.
"Imm, hadi içeriye gidelim!"
Utanmış bir şekilde Devran'ın kolları arasından çıkarak kapıya yöneldiğimde arkamdan verdiği derin nefesi duymuş ve titreyen ellerimle kapıyı açmıştım.
Birbirimizden bu kadar etkilenirken geçireceğimiz bir haftayı düşünmek nefesimin kesilmesine neden oluyordu.
Anne... Abla... Barış'ınız elden gidiyor...
***
"Be koduğumun salağı yirmi üçle kırk beşin toplamı yetmiş sekiz mi eder?!"
Alp abi Ceyhun abiye dönüp bağırırken yine Alp abi eliyle sakallarını çekiştirmiş arada sessizce olayı izleyen ben ve Altun da gergince cevabı beklemiştik.
"Kaç eder ya habeş maymunu! Allah'ım bu gereksiz bir de çocuklara ders anlatacak! Siktir git şuradan."
Ceyhun abinin bağırmasıyla Alp abi Altun ve bana dönerken Altun telefonundan yaptığı işlemi Ceyhun'a göstermiş ve yanıldığını anlamasını sağlamıştı.
"Ben seni denemiştim ki! Hemen de küfrediyorsun, çocuklara olumsuz örnek vallahi."
Alp abi sinirli gözlerle direkt olarak Ceyhun abiye bakmaya başladığında son yarım saattir böyle gerilip durduğumuz için yerimden kalkıp üçlüye bakmıştım.
"Ben tuvalete gideyim."
Hızlı hızlı konuştuktan sonra direkt olarak odasında takılan Devran'ın yanına ilerlediğimde kapıyı bir anda açarak kapatmamla sevgilimin şaşkın gözleri bana dönmüştü.
"Kurban olayım gel şu içeriye. İkisi de birbiriyle yarışmaktan bir bok anlatamıyor."
Daha ilk günden böyle davranmaları fikrin iyi olup olmadığını düşünmemi sağlarken Devran bana gülümsemiş ardından da kollarını iki yana açarak beni yanına çağırmıştı.
Adımlarımı ona doğru atarak yatağa çıktıktan sonra hemen kolları arasına girmemle dudakları saçlarımın arasına derin bir öpücük bıraktığında huzurla gülümsemiştim.
"Zaten o ikisinin Kimya anlatmakta iyi olduğunu asla düşünmemiştim."
Mırıltı şeklinde çıkan sesiyle kafamı onaylar anlamda salladığımda hafifçe geri çekilip suratına bakmıştım.
"Tuvalete gidiyorum diyerek kaçtım oradan. Geri dönemem lazım ama sen de gel."
Büyük elini iki elimle birlikte tutarak hafifçe sallamamla kaşları havalanıp hafifçe tebessüm ettiğinde uzanıp dudaklarının üzerine minik bir öpücük koymuştum.
Ne? Adamın dudaklarını bir kez öpünce bağımlılık yaratmıştı resmen ve ben her seferinde onları öpmek istiyordum.
Geri çekildiğim an Devran'ın içten gülümsemesi ile karşılaştığımda ellerimi sıkıca tutup kalkmak için hareketlenmişti.
"Gel bakalım, yanımda da tartışacaklar mı?"
Kıkır kıkır gülmemle ayağa kalktığımızda elini omzuma atarak benimle birlikte yürüyen Devran kalbimin hızlanmasına neden oluyordu.
Salondan içeriye adım atmamızla sesler kesilirken Altun, Ceyhun abi ve Alp abi Devran'a bakarak yeniden işlemlere dönmüşlerdi.
"Şimdi de kavga edin de göreyim sizi." Diyerek fısıldayan Altun'a kötü bakışlar atan ikiliye gülerek yerime geçtiğimde artık en azından birbiriyle yarışarak bize ders anlatmayı unutan ikili yoktu.
Ne zaman ortalık karışacak olsa Devran'ın araya girip "Ders anlatacaksanız anlatın anlatmayacaksanız da siktirin gidin." Demesi ikisine de yetiyor ve yeniden derse odaklanıyorlardı.
Tabii ben de arada Devran'a minik öpücükler yolluyor ve sevimli sevimli kıkırdıyordum.
Ders çalışmak ne güzeldi canım!
****
Aylar sonra nihayet ilham geldi aq... Gecikme için üzgünüm ama cidden yazacak bir şey bulamıyordum. Artık ateşli geceler başlıyoooor!
8.1.22
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köşe Başı (bxb)
Teen Fiction---TAMAMLANDI--- Barış mahallede sessizce yaşayan bir çocuktu. Devran ise mahallenin ağır abisi. Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim. Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir. +18 içerikler, smut ve şid...