Hocalar ve yöneticiler arasında yapılacak olan toplantıdan kaynaklı dershane iptal olurken tüm planım evde yatma ve televizyon izleme olarak kayda geçmişti.
Annem yine temizliğe gitmişken onun yüzünü çok az görebildiğim için açıkçası üzülüyordum.
Ama kadın da haklıydı. Tüm gün ev temizledikten sonra hali kalmıyordu ve benim dersim de geç bittiği için onu çok fazla göremiyordum.
İç çekerek kumandayla kanalı değiştirmemle kapı çalarken uyuşuk adımlarla ilerleyip açtığımda karşımda Altun vardı.
"Hoş geldin."
Selamlamamla içeriye girip direkt bana gülümserken eliyle odamı göstermişti.
"Git giyin abicim, Ceyhun abi arabayı bize verdi. Biraz dolaşıp geri geleceğiz."
Altun'un fazlasıyla istekli olması beni gülümsetirken elimi omzuna koyup hafifçe sıkmıştım.
"Oğlum benim ehliyetim yok, hem Ceyhun abi arabayı kullanmayacak mı niye versin ki bize?"
Dememle Altun elini omzuma atıp sarılır gibi yapmıştı.
"Geçen abimle birbirlerine girince ben korktum ya, onlara duygu sömürüsü yaptım. Şimdi evde abim, dışarda da Ceyhun abi dört dönüyor gönlümü almak için. Dolayısıyla rica ettiğimde de kıyamadı. Hem merak etme, benim ehliyetim var."
Hızlı hızlı konuşup tüm her şeyi özet geçen arkadaşımla kafamı 'Peki madem.' Diyerek salladığımda onu salona yönlendirip kendim de odama geçmiştim.
Sıcaklar devam ettiği için altıma yine bir şort üstüme de kısa kollu tişört giyerek odamdan çıktığımda Salonda bile yerinde duramayan Altun gülmemi sağlamıştı.
"Bu ne enerji oğlum, bir sabit dur lan."
Ona takılmamla o da güldüğünde "Hadi abicim, hadi." Diyerek omuzlarımdan tutarak beni itelemiş ve koştur koştur arabaya bindirmişti.
Arabaya binmemizle iç çektiğimde açıkçası Altun'un sürdüğü bir arabada olmak beni germişti. Yaradana sığınarak emniyet kemerimi bağladığımda hevesle gülümseyip motoru çalıştıran arkadaşıma dikkatli olması için birkaç kelime söylemekle yetinmiştim.
****
"Neredeler?"
Hassiktir.
Devran abinin soğuk sesini de duymamızla yanımda duran ve incindiği için sargıda duran koluma korku dolu bakışlar atan Altun'a baktığımda derin bir iç çekip sertçe yutkunmuştu.
O sırada perdenin çekilmesiyle karşımda işten çıkıp geldiği belli olan Devran abi ilk önce beni ardından da Altun'u gözleriyle taradığında ben sabit duruyordum.
Altun yüzündeki şapşal gülümsemeyle Devran abiye bakarken onun gözleri benim sargıdaki kolumda ve Altun'un alnındaki kapatılmış yarada gezmiş ve dişlerini sıkmaktan kaynaklı yanağı dalgalanmıştı.
"Arabayı süren kimdi?"
Sesi fazla sakin çıkarken ben direkt olarak Altun'a baktığımda Devran abi derin bir iç çekmişti.
"Koskoca duvarı nasıl görmezsin Altun?"
Altun kaçmak istercesine bana bakarken ban direkt olarak omuzlarımı kaldırarak kendimi geri çekmiştim. Hatalı olan kendisiydi üstelik kolumu da sargıya almışlardı amına koyayım. Hiç karışmazdım.
"Şey, abi... ben azıcık bir hız yapmışım, dönemeci de geniş alınca şey oldu."
Arkadaşımın can çekişen haline bakıp tebessüm etmemle Devran abinin sert bakışıyla karşılaştığımda hemen ciddileşerek önüme dönmüştüm.
"Size o arabayı veren Ceyhun'un da ağzına sıçacağım daha. Hadi yürüyün."
Hemen arkada bekleyen Ceyhun abi bir bize bir de Devran abiye bakıp kafasını sallarken Altun ve ben suçlu hissederek ilerliyorduk.
Alt tarafı eğlenmek istemiştik ama ağzımıza yüzümüze bulaştırdığımız da bir gerçekti.
"Kurallara uymadığınız sürece bir daha kimse size araba vermeyecek. Ayrıca arabada oluşan hasarı da siz ödeyeceksiniz. Abi ya da ablanızdan para almadan tabii."
Ben, Altun, Ceyhun abi arabaya binmişken sürücü koltuğunda oturan ve arabanın sahibi olan Devran abinin dedikleriyle hızla başımızı sallamıştık.
Zaten bu durumu biz de öyle değerlendirmiş ama Ceyhun abinin kesin itirazı sonucu susmak zorunda kalmıştık. Fakat şu an kimsenin Devran abiye karşı çıkma ihtimali yoktu, suratından bile ne kadar gergin olduğu belli olurken ben bile kuzuya dönmüştüm.
"Size geçiyoruz. Ablan akşam çeteyi yemeğe çağırdı."
Dikiz aynasından göz göze gelmemizle onu onaylayarak güldüğümde bu toplanma işini sevmeye başlamıştım.
Hep birlikte zaman geçirip oyunlar oynuyor, sıkı bir muhabbetin ardından da evlere dağılıyorduk. Bu etkinlikler de aşırı sarıyordu.
"Bu sefer okey oynar mıyız?"
Hevesle sorduğum soru Devran abiyi tebessüm ettirirken Ceyhun abi arkaya doğru dönerek bize bakmış ve kocaman gülmüştü.
"Oynarız tabi len. Önce size gidelim ben bi Alp'le Devran'dan dayağımı yiyeyim de."
Söylenmesi ve cümlesinin sonunda doğru ciddi bir suratla bize bakmasıyla ona da ayıp ettiğimizi yüzümüze vurmuştu.
Haberi ilk alan o olduğu için nasıl telaşlandığını tabii ki hayal edebiliyorduk. Üstelik bir de sanki arabayı o çarpmış gibi ona da söyleniliyordu, hem de hiç suçu yokken.
"Senin bir suçun yok abi. Altun senden yalvar yakar almış, hayır deme lüksünü sana sunmamış. Daha sonrasında da arabayı biz çarptık zaten. Ayrıca ciddi bir yaralanma da olmadı."
Özellikle bastıra bastıra konuşmamla Devran abi durduğu kırmızı ışık sayesinde gözlerime baktığında inatla ona bakmış ve Ceyhun abiyi kurtarmak için ciddi olduğumu göstermeye çabalamıştım.
"Bir daha kuralları çiğneyin ve yaralanın, ben o zaman görürüm sizi." Diyerek gaza basan Devran abiyle rahatça yerime yerleştiğimde bunun Ceyhun abiyi rahat bırakacaklarını söylemekle eş değer bir şey olduğunu anlamıştım.
En azından suçsuz birisi boşuna laf işitmeyecekti.
****
Sevgilerimle. 💞😽
11.9.21
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köşe Başı (bxb)
Teen Fiction---TAMAMLANDI--- Barış mahallede sessizce yaşayan bir çocuktu. Devran ise mahallenin ağır abisi. Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim. Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir. +18 içerikler, smut ve şid...