Percival'la kısa bir süre dans etmiştik ki babam müziği kestirerek civar soylular için bir konuşma yaptı. Beni yanına çağırıp herkese taktim ettiğinde tanımadığım onca göz üzerime kitlenmiş ve bir grup insan etrafıma toplanmıştı.
''Henüz çocuk sanıyordum, fakat o bir genç kız çıktı.''
''Gözlerini kralımızdan almış.''
''Sonunda hak ettiği değeri görmesine sevindim.''
Benim için iyi söz söyleyen kadına merakla baktım. Neredeyse annemin yaşında, uzun siyah saçlarına birkaç tel beyaz düşmüş, duruşunda asalet olan, siyah saray elbisesi giymiş bir kadındı bu. Krallıkta benim ve onun gibi koyu saçlı yerli pek olmadığından biraz şaşırdım. O da annem gibi göçmen olabilirdi.
Benim hakkımda güzel şeyler söylediği için ona gülümsedim. İlgiyle beni süzen gözlerini kaçırdı ve arkasını dönerek etrafımdaki küçük gruptan ayrıldı. Arkasından baktığımda insanların içinde kaybolmuştu.
''Geleneksel saray dansımız devam edebilir!''
Babam coşkuyla kadehini kaldırdığında herkes maskesini takarak partnerleriyle balo salonunun ortasına yürümeye başladı. Beklentiyle babama döndüm. Fakat o kraliçeyi dansa kaldırıyordu. Percival ise az önce balodan ayrılan bir soyluyu geçirmeye gitmişti.
Maskemi yüzüme geçirerek başımı yere eğdim. Kimsenin yalnız kaldığımı düşünmesini ve benimle alay etmesini istemedim. Kendime sardığım kollarımla kenardan kenardan yürürken önüme geçip duran bir çift ayak gördüm.
''Pardon,'' diyerek yanından geçmeye çalıştığımda yeniden önümü kesti.
''Nereye gidiyorsunuz?''
Şimdiye kadar duymadığım kadar etkileyici erkeksi sesle şaşırdım. Başımı ağır ağır sesin sahibine kaldırdığımda gördüğüm yüzde siyah maske vardı. Omuzlarına değecek kadar uzun koyu saçlı, keskin bakışlı, dolgun dudaklı bu adamdan burnuma adaçayı kokusu geldi. Uzun boyundan dolayı onu daha iyi görebilmek için birkaç adım geri çekileceğim sırada beni belimden kavrayıp kendisine çekti.
''Ne yapıyorsunuz?''
Hırıltıyla güldü. ''Sizinle dans ediyorum.''
Beni salonun ortasına doğru yürütürken tanımadığım yabancıya homurdandım. ''Ne kadar kabasınız! Ben size müsaade etmediğim halde beni dans etmeye zorluyorsunuz.''
Sağ elimi boynuna sardığımda yakınıma girerek belimi tuttu.
"Sizin de istekli olduğunuz aşikar.''
Omuz silkip sol dirseğimi kırarak belime koydum. Biz usulüne uygun dans etmeye başladığımızda yabancının gözleri yüzümdeydi.
''Siz gelmeseydiniz yalnız kalacaktım. Maalesef kavalyem henüz gelmedi,'' diye iç çektim balo salonunun kapısına bakarken.
Sesi sert çıktı. ''Yoksa bir başkasının mı eşiydiniz?''
Gözlerimi ona çevirdiğimde yüzünü maskesinden pek göremesem de kaşlarını çatmış olduğunu fark ettim.
Omuz silktim. ''Emin değilim. Belki de sadece bir dans için beni kaldırmıştı.''
Diğer dans edenler gibi etrafımızda dönerken güldü. ''Emin olun çok şey kaçırdı.'' Merakla ona baktım. ''Dans, gözlerinizi yakından görebilmek için bahanem oldu.'' Utanarak başımı eğdim. ''O gece kral neden maske takmış, biliyor musunuz?''
Önce ne dediğini anlayamasam da Percival'dan henüz öğrendiğim krallığımızın kuruluş hikayesi hemen geldi aklıma.
''Kral kraliçeyle ikisinin dans ederken tanınmasını istememiş.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAYRİMEŞRU PRENSES
Historical FictionGayrimeşru bir prensesten kraliçeliğe gidilen meşakkatli bir yol... En büyük varisi ölen kral, kızını öldürmeye çalışan küçük oğlunu sürgün ediyor, eşi kraliçenin ise bütün haklarını elinden alıyor. Yıllarca halktan ağıza alınmayacak sözler işiten p...