Dört yıl sonra
Genç kızın at kuyruğu yaptığı saçları dağılmıştı. Dağılan teller boynuna ve alnına yapışmışken içindeki adrenalinin yarattığı heyecanla kahkahasını bastıramıyordu.
"Dikkatimi dağıtıyorsun," diye söylendi Milo fakat sesinin tonundan onun da keyifli olduğu aşikardı.
Gloria kılıcını ona doğru salladı. "Şimdiden yenilgin için bahane mi sunuyorsun?"
"Sana yenilirsem ancak gurur duyarım." Milo her zamanki gibi alçakgönüllüydü. Kılıcını kaldırıp Gloria'nın hamlesini engelledi. "Kimdi o dünkü çocuk?"
"Anlamadım," diye mırıldandı prenses. Yalnızca dövüşe odaklanmıştı.
"Baloda dans ettiğin çocuktan bahsediyorum."
Milo'nun yüzüne birkaç saniye boş boş baktı. "Tanımadın mı? Dük Aaron'ın oğlu Stephen'dı."
Prens kaşlarını kaldırdı. "Büyümüş."
"Evet."
Prenses yeniden kılıcını savurduğunda Milo kılıcını elinden düşürecek gibi oldu. Etrafında hızlıca dönerek yeniden saldırıyı engelledi.
"Neden onunla dans ettin?"
Gloria omuz silkti. "Dansa kaldırmak istedi. Kırmak istemedim."
"Bir daha dans etme onunla," diye homurdandı Milo.
Gözlerini devirdi prenses. "Sen de Brandon gibi söylenme."
Genç adam kaşlarını çattı. "Ben Brandon değilim Gloria ve Stephen ile dans etmeni yasaklıyorum."
Söyledikleri kızı güldürdü. "Biliyorsun ki yasakları çiğnemek beni hep eğlendirmiştir."
Prens homurdandı. "Neden bir kez olsun sözümü dinlemiyorsun?"
"Sana saygısızlık yapmıyorum Milo, ancak sen beni yalnızca uyarabilirsin. Annem ve babam gibi bana kurallar koyamazsın."
Genç kızın söyledikleri Milo'yu gerdi. Sözünü dinlemesi için bir şeyler öne sürmeliydi. "Eminim halam da benimle aynı görüşte olacaktır."
Gloria şaşırdı, ardından kaşlarını çatıp bu sefer daha sert bir şekilde vurdu kılıcını kuzeninin kılıcına. "Eğer onunla bu konu hakkında konuşursan sana kırılacağımı bil. Yaptıklarıma müdahale edilmesinden hoşlanmıyorum."
"Bir prenses gibi davran o halde!"
Prenses tısladı. "Sakın bana nasıl davranacağımı söyleme!"
Kılıcını yere atıp saraya yöneldiğinde Milo da kılıcını attı ve peşinden koştu. "Gloria," diye seslendi arkasından fakat genç kız durmadığı gibi hızlandı. Milo onu kolundan yakalayıp durdurmaya çalıştı. "Pekala, özür dilerim."
Prenses yüzünü ona çevirdiğinde yeşil gözlerinin sinirle dolmuş olduğunu fark etti. "Herkes bana ne yapacağımı söyleyip duruyor. Ama kimse beni dinleyip kaale bile almıyor."
Milo kızın bir anda değişen ruh haline hayret etti. "Neden böyle düşünüyorsun? Sen herkesin gözdesisin."
Gloria kolunu kuzeninin elinden kurtarıp omuzlarını dikleştirdi. "Senin ve Brandon'ın yanında bir kıymetim yok benim. Bu sarayda sıkışıp kaldım. Kendi ülkemin kraliçesi olamayacağım için kimse beni ciddiye almıyor."
Milo'nun bakışları yumuşadı. Gülümsedi. "Nereden çıktı bu? Herkes sana hayranlık duyuyor. Kraliçemize olan benzerliğin..."
Prenses öfkeyle bağladığı saçlarını açmaya çalıştı. Bir yandan da söyleniyordu. "Ben annem değilim Milo! Onun kadar güçlü değilim. Onun gibi üstün liderlik vasıflarım da yok. Bir prenses olduğum için asla sizin gibi savaşlara katılamayacağım. Yalnızca sarayda oturup nedimelerle nakış yapacağım. Benden daha fazlası beklenmiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAYRİMEŞRU PRENSES
Historical FictionGayrimeşru bir prensesten kraliçeliğe gidilen meşakkatli bir yol... En büyük varisi ölen kral, kızını öldürmeye çalışan küçük oğlunu sürgün ediyor, eşi kraliçenin ise bütün haklarını elinden alıyor. Yıllarca halktan ağıza alınmayacak sözler işiten p...