Bütün bunlar nasıl olmuştu aklım almıyordu. Babamın sıhhati gayet yerindeyken bir anda nefesi kesilmişti ve üstüme doğru yığılmıştı. O telaşla çığlık çığlığa muhafızlara seslenmiştim. Hekimler babamı odasına alırlarken neler olduğunu anlayamadığım için öylece kapısının önünde beklemekten başka elimden bir şey gelmemişti. İki saattir sadece bekliyordum.
''Zehir mi?''
Richard'ın zikrettiği şeyle kaşlarım çatılırken hekimbaşının sözlerine kulak kesildim. "Hayır prensim. Ne olduğunu henüz anlayamadık lakin kralımızın zehirlenmediği konusunda diğer hekimlerle hemfikiriz.''
Ellerim şakaklarıma gitti ve ağrıdan çatlayan başımı tuttum. "Nefes alamıyordu. Göğsünü tutuyordu. Kalbi rahatsız olabilir mi? Yahut ciğerleri?''
Hekim gözlerini yere indirerek birkaç saniye düşüncelere daldı. ''Olabilir prensesim. Şu an nefes alıyorlar fakat uyanmıyorlar.''
''Sen yaptın!''
Richard'ın bana bağırmasıyla şaşkınlıkla ona döndüm. Ağzım kocaman açılmıştı. "Ne diyorsun sen?''
Üstüme doğru sert adımlar attı. ''Kralımız senin odandayken fenalaşmış. Onu son gören sensin. Senden önce benim yanımdaydı ama gayet iyiydi. Ona ne yaptın? Söyle!"
Ellerim titremeye başladığında sözlerine hayret ettim. Beni nasıl suçlardı? "Delirdin mi sen? O benim babam! Ona nasıl zarar verebilirim?''
Hizmetliler, nedimeler ve muhafızlar etrafımızda toplandığında yutkunmaya çalıştım. Herkesin gözü önünde bilerek beni itham ediyordu.
''Babam veliahtı olarak beni seçtiğinden beri onun yüzüne bakmıyordun. Anlaşılan onu bu kararından dolayı öldürmek istedin!''
İyice burnumun dibine girip bana üstten üstten bağırmasına dayanamadım ve onu var gücümle ittim. Birkaç adım gerileyip arkasındaki duvara sırtını çarpıp acıyla inledi.
''Sen kimsin de beni babamı öldürmeye çalışmakla itham ediyorsun? Sence senin tahta geçeceğini bilerek onun ölmesini ister miyim?'' Etrafımızdaki kalabalıkta gezindi gözlerim. İnsanlar bize korkarak bakıyorlardı. "Hepsini sen planladın! Babamla aramın kötü olduğunu bilerek onu öldürüp suçu üstüme atmak istedin! Onunla benden önce sen görüşmüşsün. Belki de yanıma geleceğini bilerek ona zarar verdin. Ve her şey benim odamdayken vuku buldu.''
Richard'ın dudakları bir anlığına yukarı kıvrıldı fakat hemen ifadesini düzeltti. Hain! Bunu babama yapan oydu. "Anlaşılan ikimizin de sinirleri bozuk kardeşim. En iyisi biraz hava alman olacak.''
Alayla güldüm. ''Tabii ya, gidip hava alayım. Sende babamın hakkından gel! Ben hiçbir yere gitmiyorum!''
Hekimbaşı aramıza girerek gözlerime güven vermek ister gibi baktı. "Lütfen prensesim, sakin olun. Ağabeyinizin de dediği gibi hava almak size iyi gelecektir. Biz hekimlerle içeride olacağız. İçiniz rahat olsun.'' Başımı reddedercesine iki yana salladığımda derin bir nefes vererek Richard'a döndü. ''Siz de prensim, siz de hava almalısınız. Kralımıza bir şey olursa size haber göndereceğim.''
Richard hızla yanımdan geçip gittiğinde sağımda bir nefes hissettim. Döndüğümde Maira'yı gördüm. "Biraz bahçeye çıkalım, Prenses Hazretleri. Şu an için yapabileceğimiz bir şey yok.''
Sonunda omuzlarımı düşürmeyi başarmışlardı. Bu saraya gelirken anneme ve kendime söz verdiğim gibi başım dik, omuzlarım yukarıdaydı. Lakin burada ne kadar aramız kötü de olsa varlığıyla bana güç katan bir babam vardı. Kraliyete kabul edildikten sonra her şey daha kolay olacak sanarken babamın ölebilecek olması gerçeğiyle yüzleşiyordum şimdi. Eğer ona bir şey olursa bu sarayda tek başıma ne yapacaktım? Nasıl hayatta kalacaktım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAYRİMEŞRU PRENSES
Historical FictionGayrimeşru bir prensesten kraliçeliğe gidilen meşakkatli bir yol... En büyük varisi ölen kral, kızını öldürmeye çalışan küçük oğlunu sürgün ediyor, eşi kraliçenin ise bütün haklarını elinden alıyor. Yıllarca halktan ağıza alınmayacak sözler işiten p...