23.BÖLÜM: Acı

2.1K 210 39
                                    

''Beni koruyamadın. Beni saklayamadın.''

Hızla başımı iki yana sallayarak elini tutabilmek ve af dilenebilmek için ona yaklaştım. ''Affet beni anne. Denedim. Yemin ederim seni korumayı denedim.''

Gözbebeklerinin içi gerçek anlamda alev alev yanıyordu. Dudakları tek bir çizgi halinde, kaşları çatıktı. Öfkeyle bağırdı. "Sen lanetlisin! Senin yüzünden öldürüldüm. Hepsi senin suçun!''

Ağlayarak yine başımı iki yana salladım. ''Hayır, ben bir şey yapmadım. Beni bağışla. Beni bağışla.''

Arkasındaki kalabalık topluluk elinde meşaleler ve tırpanlarla üstüme gelmeye başladıklarında çığlık attım.

''Bırakın beni! Ben bir şey yapmadım!'' Büyük bir hışımla uyandığımda gözyaşlarım yanaklarımdan sel misali akıyordu. ''Anne,'' diye fısıldadım karanlık odanın içine onu görebilme umuduyla. Fakat bu imkansızdı. Uyanmıştım.

''Beatrice.'' İri bedeni karanlığın içinden çıktı. Gelip yatağıma oturdu. ''Sen iyi misin?''

Hıçkırarak başımı iki yana salladım. ''Hepsi benim suçum. Benim yüzümden ikisi de öldü.''

Terden alnıma ve enseme yapışmış saçlarımı eliyle benden uzaklaştırdı. ''Sana bir şey göstermeliyim. Kalk hadi.''

Bana metal bir kadehin içinde su verdiğinde derin nefesler alarak yudumladım. Biraz sonra ağlamam durduğunda daha iyiydim. Lakin annemi kaybettiğim günden beri göğsüm cayır cayır yanıyordu.

''Babam nasıl?''

Aldous çıktığımız koridorda dönüp bana baktı. Koyu renk gözlerinin tanıdık olmasından dolayı kendimi uzun süredir hissedemediğim güven duygusu içinde buldum. Hiç değilse onunla biraz zaman geçirmiştik. Ve benim yanımdaydı. Önemli olan buydu. Yoksa günler öncesinde kafayı yemiş olurdum.

''Bunu konuşmuştuk. Hekimler başından ayrılmıyorlar. Sabırla beklemeliyiz.''

Yüzündeki derin bıçak izine kaydı gözlerim. Uzun koyu saçları da kendi gibi cüretkardı. Geniş omuzları, erkeksi çenesi ve yıkılmaz silüetiyle aylar önce olduğu gibi karşımdaydı.

Günler önce, annemin öldüğü günün gecesi, tutsak edildiğim kulede yine keman sesini işitmiştim. Sonra ben ne olduğunu kavrayamadan, ağlamaktan ve acı içinde çığlıklar atmaktan hiçbir şeyin farkında değildim, Maskeli Yabancı ve adamları kuledeki askerleri öldürüp beni kaçırmışlardı.

Uzak bir kaleye geldiğimizde Bayan Jehanna beni karşılamıştı. İşte o zaman her şey yerine oturmuştu. Benzerlikleri zihnime düşmüştü. Bayan Jehanna; Maskeli Yabancı'nın annesiydi. Oğlum diye bahsettiği kişi oydu. Ağabeyimin sadık dostu Maskeli Yabancı... Fakat ağabeyim ortalıkta yoktu. Onun konusunu hiç açmamıştık.

Bayan Jehanna, tutsak edilmeden önce eski hizmetkârıyla kendisine ilettiğim endişelerimden sonra oğlu Aldous'a haber yollamıştı. Plan yapıp Richard'ın babamı öldüreceğini düşünüp onu saraydan kaçırmışlardı. Hekimbaşı da onlara yardımcı olmuştu.

Richard'ın annemi öldürdüğü gün babamı bana sormasının nedeni buydu. Ve ne kadar aptalım ki Bayan Jehanna'nın böyle bir iyilik yapabileceği aklıma gelmemişti. Annemin hayatı karşılığında babamın yerini söylemediğim için annem katledilmişti.

Dört gündür buradaydım. Aldous bana kendi çapında destek olmaya çalışsa da hem yapısı gereği bunu tam olarak yapamıyordu hem de Percival'ın yokluğu bana inanılmaz zor gelirken ondan başkasında teselliyi bulamıyordum. Onu kaybettiğim gün onu nasıl sevdiğimi anlamıştım. Annem, babam ve ağabeyim Edward'tan sonra bu dünyada en çok sevdiğim insanın o olduğunu kavramıştım kavramasına ama onu da kaybetmiştim.

GAYRİMEŞRU PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin