Bu nasıl olurdu? Ağabeyim bana bunu nasıl yapardı? O mührü ona vermesi için kendi ellerimle çalıp Aldous'a teslim etmiştim. Hepsi benim hatamdı.
Nefes alabilmek için kendimi zorluyordum fakat ciğerlerim bana yardımcı olmuyordu. Gözlerimden yaşlar düşmeye başladığında gözüm karardı.
"Prensesim? İyi misiniz?"
Bacaklarım zangır zangır titrerken ayakta duramadım. Vücudum geriye doğru düştü. Anthony beni sıkıca tutarak kucağına aldığında başımı iki yana salladım.
"O öldü," diye fısıldadım gözlerim kapanırken. Çünkü gerçekten ölmüş olması benim canıma kastetmesinden daha az acı verirdi bana.
"Prensesim? Prensesim uyanın!"
🏹🏹🏹
Gözlerimi araladığımda revirdeydim. Aklıma gelenlerle yataktan kalkmaya çalıştığımda babamı gördüm.
"Kızım, sonunda uyandın," dedi sevinçle. Gözleri dolu dolu bakıyordu bana.
Elimi tuttuğunu fark edip hızla elimi çektim elinden. "Dokunma bana!"
Etrafıma baktığımda ayak ucumda Aldous'u ve Percival'ı görmeyi beklemiyordum. Aldous merakla gözlerini üstümde gezdirirken Percival'ın tanıdık endişesini görmek beni bir an için rahatlattı. Ondan başkasına güvenemezdim.
"Kızım neden bayıldı Anthony?"
Babamın sorduğu soruyla hızla başımı sağıma çevirdim. Anthony gözlerime bakarken kaşlarımı kaldırıp indirdim. Hiçbir şey söylememeliydi. Hele ki Aldous buradayken.
Aldous bu hareketimi görüp kuşkuyla gözlerini kıstığında ne yapacağımı bilmiyordum. Resmen ağabeyim onu yanıma bilerek göndermişti. Beni öldürmesi için. Aklıma gelenlerle sessizce gözyaşı akıtmaya başladım kendimi tutamayarak. O da mı beni sevmemişti Richard gibi?
"Anthony, söylesene!"
Babamın sesini yükseltmesiyle Anthony babama baktı. "Sanırım balodan dönüyorlardı. Koridorda karşılaştık prensesimizle. Ağlıyorlardı. Sonra da bayıldılar. Neden olduğunu bilmiyorum."
Rahatlayarak derin bir nefes verdim ve ellerimle gözyaşlarımı silmeye çalışarak yatakta oturur pozisyona geldim.
"Neden ağlıyordun güzel kızım?" Babam saçımı okşamaya başladığında başımı yana doğru çekerek bana dokunmasına engel oldum.
Ona öfkeyle baktım. Yaklaşık dört ay geçmişti her şeyin üstünden fakat ben onu asla affedemiyordum.
"Neden mi?" Güldüm. "Hain oğlunuz annemi diri diri yaktırdığı için olabilir mi?" Sözlerimle irkilerek geri çekildi. "Sizin verdiğiniz yanlış kararlar yüzünden onu kaybettim! Artık dayanamıyorum bu acıya!"
Gözlerinden yaşlar akmaya başladığında koluyla gözyaşlarını silmeye uğraştı. "Affet beni kızım. Richard'a güvendiğim için çok pişmanım. Annene aşıktım. Ölümünden beri acılar içinde kıvranıyorum."
Alayla güldüm acıma rağmen. "Sen anneme aşık değildin baba. Sen sadece kral olmaktan sıkılıp kendine eğlence aradın. Annemle gönül eğlendirdin. Asıl acılar içinde olan benim." Ellerimi yumruk yapıp yatağa bastırdım. "Ölümünün sorumlusu senken seni nasıl affedebilirim? Seni hayatım boyunca affetmeyeceğim!"
Babam hüngür hüngür ağlıyordu şimdi. Kral olduğunu umursamadan, çekinmeden... "Özür dilerim Beatrice. Çok özür dilerim," dedi ve arkasını dönerek revirden çıktı.
"Kralımızın fazla üstüne gidiyorsunuz prenses."
Dinmeyen öfkem ve üzüntümle Percival'a çevirdim başımı. "Senin haddine mi karışıyorsun? Çıkın dışarı!" Percival da öfkeyle revirden çıktığında Anthony ve Aldous da çıkmak üzereyken seslendim. "Sen kal Aldous." Anthony çıkarken Aldous kaşlarını kaldırarak bana döndü. Burukça gülümsedim. "Sana ihtiyacım var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAYRİMEŞRU PRENSES
Historical FictionGayrimeşru bir prensesten kraliçeliğe gidilen meşakkatli bir yol... En büyük varisi ölen kral, kızını öldürmeye çalışan küçük oğlunu sürgün ediyor, eşi kraliçenin ise bütün haklarını elinden alıyor. Yıllarca halktan ağıza alınmayacak sözler işiten p...