Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
--
Duyduğu kırılma sesleri ile gözlerini hafifçe açmaya çalışıp odasına bakmıştı. Odasında kırılan bir şey yoktu. Belli ki başka oda'da kırılmıştı, ve ya kırmıştılar. Kısa süre sonra sesler kesilmişti. Felix çıplak ayakla uyuduğu yataktan kalkıp gözlerini ovalayarak kapıyı açıp etrafa bakmıştı. Koruma yerde kırılmış olan parçaları topluyordu.
"Kwangsu hyung? Ne oluyor?"
"Yok bir şey efendim, siz odanıza girip kapıyı kapatın. Younghoon bey birazdan burada olur."
Felix tek kaşını kaldırmıştı. Younghoon'un ne alakası?
"Younghoon hyung neden burada olacak ki?"
"Hyunjin bey istedi."
Küçük beden omuz silkmiş ve korumaya yakınlaşıp yardım etmeye çalışmıştı.
"Efendim, siz odanıza geçin. Ben toplayacağım."
"Olmaz, çok fazla kırık var burada. Kim kırdı ki bunları? Siz yanlışlıkla kırdıysanız, problem yok tabikii!"
Koruma aniden nefes verip duraksamıştı. Gözleri yorgun ve bitkin duruyordu. Belli ki, Felix uyurken bir şey olmuştu.
"Yok bir şey efendim. Size çikolata getirmemi ister misiniz?"
"Kwangsu hyung, ne olduğunu söyle. Diğerleri nerede? Hyunjin nerede? Jihoon hyung nerede?"
Gözleri oda'da birilerini ararken sadece kırıkları bulmuştu. Kwangsu hyung ve Felix'ten başka biri yoktu evde.
"Efendim lütfen, odanıza geçin sadece."
Gözlerinde ki bitkinliğe dayanamayıp birkaç adım daha atmıştı Felix. Kırılan tek şeyler tabak, bardak gibi şeylerdi. Cam yoktu. Belli'ki kimse sofrayı dağıtmıştı.
"Ayağınızı keseceksiniz."
"Bir şey olmaz."
Ellerini önünde ki hyung'unun sırtına sarıp, sarıldığında Kwangsu hyung bir şey demeden karşılık vermişti. Kötü bir olay olduğu her şeyden belliydi.
--
"Younghoon hyung-ie!!"
Odasına giren Younghoon'a gülümserken, Younghoon'da ona gülümsemişti.
