"Bitti işte bitti hepsi!! Şirket batıyor!"
Hyunjin telaş içinde koşturan Younghoon'a göz devirip, kahvesini dudaklarına götürmüştü.
"Sakin ol, Younghoon."
"Hepsi bir asistan yüzünden oldu. Lanet olsun.."
Younghoon hızla alnını tutup gözlerini sertçe kapatıp açmış ve kahve içip kitap okuyan Hyunjin'e dönmüştü.
"Burda kaç yıllık arkadaşının şirketi batıyor, sen de orada kitap oku anca."
"Sanki çok mu telaşlanıyorsun, Younghoon? Asistanı tehdit eder, tüm işi bitiririz. Her şeyin çaresi vardır bu kadar telaşlanma."
Dedikten hemen sonra kahveyi dudaklarından uzaklaştırmıştı.
"Tamam haklısın."
Nefes vererek sandalyeye oturmuş ve iç çekmişti yeniden. Hyunjin ise göz ucuyla ona bakıp kitabını kapatmıştı. Kahvesini de masaya bırakıp Younghoon'a dönmüştü.
"Yanında olan benden başka kimse yok. Neden kimseyle yakınlaşmıyorsun?"
"Sen de Kang Yu bey gibi başlama kardeşim, biliyorsun istemiyorum."
Gözlerini Hyunjin'e çevirmeden konuşup arkasına yaslanmıştı. Hyunjin ise elini onun omzuna koyup patpatlamıştı.
"Öyle olsun. Nasıl istersen."
Dediğinde, Hyunjin'in odasının kapısı açılmış ve Felix gözlerini kaçırarak ikisine bakmıştı. Kapının sesini duyan iki beden de bakışlarını Felix'e çevirmiştiler.
"Ne zamandan beri oradaydın?"
"Şey.. çok oldu.."
Younghoon elini yüzüne vurmuş, Hyunjin ise kafasını olumsuz anlamda iki tarafa sallayıp eliyle gel işareti yapmıştı.
"Hepsini duydum. Younghoon abinin şirketi batıyor mu? Younghoon abi ile bir daha görüşemeyecek miyiz?"
Dolu gözlerle Hyunjin'e bakarken, Younghoon onun bu tatlılığına gülümsemişti. Hyunjin ise ayağa kalkıp onun yanına doğru adımlamıştı. Yanında geldiğinde, elini onun göz altına koyup okşamıştı.
"Öyle bir şey olursa bile, Younghoon abine bağlı kalmamalısın."
"Ama ben Younghoon abiyi seviyorum, o benim en yakın arkadaşım!!"
Felix geri çekildiğinde, Hyunjinin eli boşta kalmıştı. Hyunjin'de boşlukta kalan elini yumruk yapıp sıkmış ve indirmişti.
"Lütfen bizden ayrılmasın!!"
"Abicim, biz şirkete gidip asistanla konuşacağız ve hepsi bitecek. Tamam mı?"
Younghoon da Felix'i rahatlatmak için konuştuğunda, Felix gözlerinde tuttuğu yaşları bırakmış ve hıçkırmıştı.
"Beni.. b-ırakmayacaksın.. hık.. değil m-i.."
Younghoon bir Hyunjin'e, bir de Felix'e bakarak gülümsemiş ve o da Felix'e adımlayarak hıçkırıp ağlayan küçük bedene sarılmıştı. Felix'de anında karşılık vermişti.
--
"Ama o asistan görür gününü, Jisung!! Younghoon hyung'uma nasıl suç atabilir ki!!"
Telefondan sürekli bağırarak konuşurken, sonunda montunun tamamını giymişti. Bu sırada ise koruma dikiz aynasından tekrar tekrar Felix'i izliyordu.
"Ya bir ara da Sua asistanı için yapmıştın bunu. Sen aklını mı kaçırdın lan?"
"Öyle değil, Jisung!! Hem ben geldim bile, sonra konuşuruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pyrrhic / Hyunlix Daddykink ✔
Fanfic-Pyrrhic : Bedeli ağır- ❥ ⚠️⚠️⚠️ °yetişkin içerik °düz yazı °daddykink °tamamlanmış hikaye