"Sen o günkü, bana hayvan diyen adam.."
"Kısık sesle konuş."
Felix yutkunmuş ve etrafa bakmıştı.
"Beni rahat bırak!! Beni asla Hyunjin'in yanından ayıramazsın! Seni küçük kertenkele tipli!"
Adam iç çekerken yanında ki boş kalan sandalyeye oturup yüzüne yakınlaşmıştı.
"Buraya geldiğimi Hyunjin'e dersen, sonun iyi olmaz. Anlaşıldı mı?"
"Hayır diyeceğim!!!"
Adam onun kolunun derisini iki parmağıyla tutup ezdiğinde, Felix kolunda oluşan acıyla gözlerini kapatıp açmıştı.
"Sen bilirsin. Eğer dersen ilk önce Hyunjin ile olan işimi bitiririm. Seninde ailen yok sonuçta, Hyunjinde olmayacağı için kimsesiz yurtlarında kalırsın."
Adam daha kısık bir sesle dediği için korkutucu bir ses tonu olmuştu.
"Younghoon abim var benim birkere! Hem Hyunjin'e hiçbir şey yapamazsın!!"
"Younghoon mu? Ahah, sen cidden safsın. O tam bir hergele."
Felix kaşlarını çattığında adam gülmüştü.
"Ayrıca seni kimsesiz yurduna bırakacak kişinin kendisi de tam olarak o. Onun sana bakacağını mı sanıyorsun? Baksa bile, en fazla 1 ay bakar daha sonra bıkıp yurda gönderir. O yaşlı. Sana bakacak yaşı bile yok."
Adam gülerek dediğinde Felix, aklına gelen şeylerle gözü dolmuştu. Hyunjin onu bu dünya da seven tek insandı. Ailesi onu öldürmesi için tutsa da onu öldürmemişti. Hatta ailesinden daha iyi bakmıştı. Felix onunla birlikte mutluydu. Eğer o giderse hayatı yeniden mahv olurdu. Hatta kimsesiz yurduna düşerse.. Felix zaten kimsesiz yurduna düşmesin diye babasına bir şey diyemiyordu. Ama şimdide düşme ihtimalı geri gelmişti.
"Ağlayacak mısın? Komik."
"Defol benim masamdan!"
"Hey hey, tamam genç adam, sakinleş. Şunu demeye gelmiştim, yarın için hazır ol. Seninle iyice eğleneceğiz."
Dedikten sonra ayağa kalkıp gözleri dolu olan bedene bakıp gülümsemişti zevk alır bir şekilde. Daha sonra ikonik beyaz maskesini takıp onun masasından ayrılmıştı. Felix onun neler dediğini içine sindirmeye çalışırken, garson belirmişti önünde.
"Efendim, yemeğinizi yediyseniz Hyunjin bey sizi araba da bekliyor."
--
"Beğendin mi yemeği?"
"Hıhı."
Felix pencereden dışarı bakarken, Hyunjin gülümsemiş ve elini beline atarak belini okşamıştı.
"Eve gidince film izleyelim mi?"
"Hayır, uyumak istiyorum."
Felix yüzüne bakmadan dediğinde Hyunjin gözlerini kısmıştı.
"Benim bebeğimin uykusu mu gelmiş??"
Elini kafasını koyup omzuna yaslarken dediğinde, Felix bir şey demeden ellerini onun beline sararak gözlerini kapatmıştı.
"Sen hasta mısın? Ateşin var sanırım."
Hyunjin fark ettiği sıcaklıkla onun kafasını kaldırıp gözlerinin içine bakmıştı. Gözleri cidden yorgun gözüküyordu. Öğlen gelseler bile restorandan gece çıkmışlardı. Bu yüzden bunun uyku mu, yoksa üşütmemi olduğunu çözememişti.
"Sanırım üşüttün."
"İyiyim ben, uykum var sadece."
Felix mızmızlanarak derken, Hyunjin nefes vermiş ve şoför'e eğilerek bir şeyler demişti. Şöför ise dikiz aynasından Felix'e bakıp, kafa sallamıştı. Cebinden bir ilaç çıkararak Hyunjin'e uzatmış, ve Hyunjinde ondan alıp paketini açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pyrrhic / Hyunlix Daddykink ✔
Fiksi Penggemar-Pyrrhic : Bedeli ağır- ❥ ⚠️⚠️⚠️ °yetişkin içerik °düz yazı °daddykink °tamamlanmış hikaye