Bölüm 45

220 10 0
                                    

Multimedia'da Scott var. Bölümün biraz geciktiğinin farkındayım ama bunda vote ve yorumlarında suçu var. Kısacası yeni bölümü en kısa zamanda istiyorsanız bol vote vermeniz ve yorum yapmanızı öneririm. Sevgiler ve kocamaaan öpücükler... xxx

"Vay vay vay küçük kız da buradaymış." dedi Bay Jones sırıtarak. Dünya küçüktü hayatta tesadüfler olurdu ama bu kadarı da fazlaydı.

"Seninle 17 dakika daha az görüşeceğim için çok üzgünüm baba!" dedi Chris. Baba kelimesi ağzından küfür gibi çıkmıştı. Plak şirketi sahibim Michael Jones alaycı bir gülüşle Chris'e baktı.

Chris yerine oturdu ve bu kadar koruma arasında dikkat çekmeyen garson gelip sandalyemi çekti. Ben bulunduğum ortamın şokundan çıkamamıştım. Gerçekten Chris'in babası Michael Jones muydu? Benim biricik düşmanım!

"Küçükle beni tanıştırmayacak mısın?" dedi Michael Chris'e doğru.

"Ona küçük deme!" dedi Chris. Sonra bir saniye dışarıya baktı. Burası küp gibi bir yerdi. Küçük ve her yanı camdan ibaretti. Beni korkutansa altımızda da camın olmasıydı ki yükseklik korkum dillere destandı. buna rağmen çam ağaçları ile çevrili bu camdan küp müthiş bir manzaraya tanıklık ediyordu.

"Kız arkadaşım, Blue." dedi Chris. Kız arkadaşım demişti? Nasıl kız arkadaş, arkadaş olarak mı sevgili olarak mı?

"Peki. Plak şirketi çalışmaların nasıl gidiyor Küçük!" dedi Michael ve tıslayarak güldü. Bu adam önceki hayatında kesinlikle bir yılandı. Başka bir açıklama bulamıyordum. Peki ne olmuştu da Chris ve Michael böyle düşman olmuştu. Bu olanlardan sonra birbirilerine yeniden bağlanmaları gerekmez miydi?

"Gayet iyi merak etmeyin yakında büyük bir rakibiniz olacak." dedim.

"Umalım da öyle olsun." dedi ve ağzına bir lokma daha aldıktan sonra Chris'e döndü. "Kız arkadaşın olmadığını zannediyordum. Ne oldu aşık mı oldun?" 

Bir an Chris'in annesine hak vermiştim. Böyle bir adamla asla beraber yaşanmazdı. Chris görünüş olarak babasına benziyordu ama iç dünyası tamamen ondan ayrılıyordu. Chris'e de hak vermiştim. Ne olursa olsun bu adamla baba-oğul ilişkisi yaşanmazdı.

"Seni ilgilendirmez." dedi Chris ve önümüze gelen balık tabağını itti. Bende yemek ile yememek arasında kalmıştım. Ama Chris'in tarafını tutup bende tabağıma dokunmadım.

"Ben senin babanım!" dedi Michael.

"Maalesef" dedi Chris ve bir an durdu. "Neden bana bunu hatırlatıyorsun ki? Babamın iyi kalpli bir dilenci olmasını yeğlerdim. Hem belki annemde iyi kalpli biri olur ve bende mutlu bir hayat geçirirdim." dedi Chris. İçimden bir ses burada olmamamı söylüyordu. Neden gelmiştim ki hem?

Michael sanki Chris bunları hiç söylememiş gibi yemeğine devam etti. "O zaman bu yanındaki de olmazdı." dedi. Benden bir malmışım gibi bahsetmesi hoşuma gitmemişti.

"Herkesi kendin gibi zannediyorsun değil mi! Fakir olan yanında duramaz sadece zenginler. Umarım bir gün iflas edersin ve dibe batarsın." dedi Chris. Adam Chris'in dediklerini hiç umursamıyordu. Gerçekten sinir bozucuydu. Bunları duvara söylesen aynı tepkiyi verir gibi hissediyordum.

"Söylesene kaç erkeği birden idare ediyorsun" dedi Michael yeni hedefine yani bana. Kaşlarımı çattım.

"Ne saçmalıyorsun!" dedim.

"Seni o çocukla görmüştüm barda, öpüşerek odalarınıza ayrıldığınızı zannediyorum." dedi. Siktir! Koca bir siktir!

"Ne! Saçmalama öpüşmedik!" dedim.

Yıldızların DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin