Bölüm 58

87 8 0
                                    

Blue'nun performansı multimedia'da video Türkçe altyazılı ona da bakabilirsiniz.

Ölüm, son, yeni başlangıç, yeni bir dünya, hayatta kalma arzusu, bildiklerine ihanet etmek, arzularını bir kenara fırlatmak, çıkış yolunu kapamak...

"Ben çok güçlüyüm." dedim kendi kendime.

"Yalanlar kentinin başrol oyuncusu, kraliçesi benim. Kimse benim yerime bu kadar kısa sürede gelemez." Arabanın içinde derin kahkaham yayıldı.

"Herkes olduğum yeri arzuluyor, herkes beni arzuluyor. Benim sahip olduklarıma sahip olmak istiyor. Ama yapamazlar, hiçbiri benim kadar güçlü değil." Şoför arabayı durdurdu ve kapımı açtı. Ben ayağımı yere basar basmaz çığlıklar yükselmeye başladı. Kısa dar bir elbisemin Üzerindeki pırıltılara baktım. Bu gecenin yıldızı bendim. Bu hayatın yıldızı bendim.

Flaşlar patlıyor herkes beni görmek için kafasını uzatıyordu. Yanıma gelen görevli kadın gülümseyerek kendini tanıttı ve beni hayranların olduğu yere yönlendirdi. Kızlar en fazla benden bir iki yaş küçük olmalıydılar ve hüngür hüngür ağlıyorlar fotoğraf çekinmek istiyorlardı. Bana uzattıkları ne varsa imzalıyordum. Yanımdaki kadın bu sefer beni fotoğrafçıların olduğu yere götürdü. Patlayan flaşlar gözümü alıyordu. Bir süre sonra gözüm ağrımaya başlamıştı ama yine de yalancı gülümsememi yüzümden silmemiştim. Kadın tekrar yanıma geldi bu sefer yanında Matt'de vardı. Beraber oturacağımız yere geçtik. Saçma sapan şeylerden konuşuyorken onunla göz göze geldim. 2 hafta aradan sonra ilk defa. Onun bana baktığını fark ettiğimde hemen kafamı sahneye çevirdim Matt'e dönerek.

"Şimdi en iyi arkadaş pozisyonuna uyarak bakıyor mu diye bakıyorsun." dedim ve muhteşem gülüşümü ona gösterdim.

"Bakıyor." dedi ve el salladı. Bu çocuk kesin beni sınamak için dünyaya gelmişti. Salak öyle hemen bakılır mı? El sallanır mı? Gerizekalı!

Kalktı ve onun yanına gitti. Bu sırada arkamızda oturan One Direction arenaya giriş yaptı. En önde duran Harry'e gülümsedim ve onun yanına gittim. Sarılarak yanağıma öpücük kondurdu.

"Seni özledim." Dedi. Kıkırdadım ve diğerleri ile tanıştım. Harry ile çıkıyordum. Bu çok saçma olabilirdi ve saçmaydı da onu sevmiyordum ama onu kullanıyordum. Onun adına üzülüyordum ama sarhoşken de o beni kullanmış ve beni öpmüştü. Tamam bu yüzden kendimi iğrenç hissediyordum kabul ediyorum hatta berbat ama belki de Harry'i sevebilirdim.

Matt yanıma geldi ve beni yanına çekti. Gergin olduğu çok belliydi.

"Iyi misin?" dedim Matt'in kulağına eğilerek.

"Sayende hayır." Kaşlarını çatmıştı. Sonrasında MTV müzik ödülleri başlamıştı.

5 dalda adaylığım vardı. Ve hepsi çok dişli rakiplerleydi. Gözlerin üzerimde olduğundan emindim. 17 yaşımdaydım ve inanılamayacak kadar çok şey başarmıştım. Ed Sheeran sahneye çıktığında Styles kulağıma fısıldadı.

"Çıkışta beraber gidelim." Kafamı çevirdim. Çok fazla yakındık. Yavaşça kafamı salladım. Ve gamzesinden öptüm. Ben onu öpünce Matt yanımda kasıldı ve Chris'e doğru döndü. Bende o tarafa baktım. Çok sert bakıyordu. Gözünden binlerce şey görebiliyordum. Yüzlere duygu, düşünce hepsi gözlerinden geçiyordu.

5 ödülün hepsini almıştık ve sahne sırası bana gelmişti Matt ile sahne arkasına geçtik. Tüm kadro oradaydı.

"Kalkmana gerek yok sadece sesin ile bile büyüleyeceksin." dedi Frank. Ona kafa sallayarak cevap verdim.

Lily bir şeyler anlatıyor PJ ile Sam bana elbisemi getiriyordu. Yarım saat içinde hazırlanmış ve sahne de yerimi almıştım. Bugün tarih yazacaktım. Ve tüm şarkı tüm bu hazırlıklar kimse bilmese de Chris içindi sadece benimle gurur duyması için.

Yıldızların DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin