"İnanabiliyor musunuz? Kendi evlerimiz olacak!" diye çığlık attı Lily
"Ve şu an normal insanlar gibi kendi paramızla kahve alıyoruz ve bir kafede oturuyoruz!" dedim.
"Artık normal insanlar gibi olacağız, kendi evimiz olacak ailelerimizi istediğimiz zaman arayabileceğiz ve görebileceğiz,kendi telefonlarımız olacak evet!" dedi Sammy
İşte burada bu kafede oturduğum bu insanlar hayatımı karanlığımı paylaştığım insanlardı. Onlarda benim gibi 5-6 yaşlarında koparılmışlardı sevgiden. Belkide birbirimiz olmasak sevgi ya da kardeşlik duygularını tadamayacaktık.
Lily, aramızda ki en otoriter kişimizdir.Ama çoğu zaman çok cana yakın ve sevecendir. Hepimiz klasik müzik eğitimi aldığımızdan o da yan flüt eğitimi aldı.Sevgili (!) müdürümüz onun yazılarını geliştirmesini düşündüğü için vogue dergisine yazar olması için gönderdi.
Samantha aramızdaki en neşeli ve uysal olandır.Kendisi çok iyi çello çalar. Bazen mutluyken anında mutsuz olabilir.O da bir tasarım şirketinde çalışıyor.
Arbnora başka bir deyişle Nora aramızdaki Arnavut kız. 5 yaşında Arnavutluktan geldikten sonra sokulmuştu bu lanet sınava, aramızdaki en çalışkan olandır.Çok güzel dans edebilir.Keman çalar.Şu an bir mimarlık ofisinde çalışıyor.
Vee aramızdaki en saçmalayan en şakacı en sinir bozucumuz Matthew. Kendisi sinirlerimizi bozmakta ustadır.Her zaman kafanızı şişerebilir.
"Ne düşünüyorsun Blue, sessizleştin" dedi Nora
"Hiç sadece nasıl oldu da bu oldu diye düşünüyorum.Hayatım boyunca o salaktan-müdürden- korktum ve şimdi basit bir isyan çıkkardık diye adam bizi cehennemimizden çıkardı"
"Belkide korkmuştur, yani kaçmamızdan onu öldürmemizden falan" dedi Matt
"Saçmalama! Bence burasının daha kötü olduğunu düşündürecek bize ama bu imkansız hiçbir yer o lanet yer gibi kötü olamaz." dedi Lily.Haklıydı orası karanlıktı.Gökyüzünü görmüyordu...
"Neyse nerde kalıcağız kendimize ev bulmamız lazım" dedi Nora
"Ah! Kızlar sizinle kalmayı çok isterdim ama başka birine sözüm var." dedi Matt egoist bir sesle
"O başka biri Tom değilse benim adım Blue değil" dedim
"Senin adın zaten Blue değil" dedi Matt yeni bir şey keşfetmiş gibi, Ona dil çıkararak cevap verdim.
"Benim işe gitmem gerek siz keyfinize bakın" dedim aslında bir saat sonraydı ama biraz yürümek ve hava almak istedim.
İşe giden yol sahilin yakınından geçiyordu. Sonbahar aylarındaydık ve hava kapalıydı. Bu yüzden sahilde kimse yoktu. Deniz bana her zaman huzur vermiştir. Herkes için bu geçerlidir aslında. Okuldan ilk çıktığımızda denize yani adıma koştum. Deniz benim için bir gölgeydi, gökyüzünün gölgesi gökyüzü ise saflıktı.
Böyle düşünerek x factor arenasına varmıştım. Binlerce insan burda ünlü olmak için bekliyordu.Ünlü olmak bu kadar önemli miydi onlar için. Yıldız olmak bu kadar mı önemliydi. Belkide onlar da sevgiye muhtaçtı ve insanların onları sevmesini bekliyorlardı.Benim gibi.
Simon'ın arkasına oturmuş adayları izliyordum.Kendime göre cevaplar veriyordum.Bende o sahnede olmayı hayal ettim. Piyano çalıyordum. İyi kötü dans edebiliyordum. Bu zamana kadar kimseye şarkı söylememiştim.Sesim bence pek de iyi değildi. İdare edebilir seviyesindeydi. Ünlü olmak o kadar da kötü değildi belkide binlerce insan ne yaparsan yap seni seviyordu.
"Adın ne?" dedi Louis -X factor de başka bir jüri-
"Chris Jones" dedi çocuk havalı bir şekilde. Aslında çocuğun yüzü çok tanıdıktı. Ama daha şehre çıkalı 1-2 gün olmuştu nerde görebilirim ki diye düşündüm. Beynimi zorluyordum ama cevap bulamıyordum.
Ben bunları düşünürken çocuk şarkısına başlamıştı. Gitar çalıyordu sesi fazla iyiydi.(Söylediği şarkı multimediada) Üstelik yakışıklıydı.Şarkının sonuna doğru göz göze geldik.Yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu ama iki saniye sonra ciddileşti. Bu alaycı gülümsemeyi hatırlamıştım bu bana dün çarpan çocuktu. Ağzım kocaman bir o ya dönüşürken çocuk üç jüriden de evet almıştı."İşte şimdi yandım" diye fısıldadım, çocuk sahneden çıkarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Dansı
Подростковая литература"Adın ne?" diye sordu kadın sert bir sesle. Kız bir süre düşündü hangi adını söylemeliydi. Gerçek adını mı? Yoksa okulda ona zorla koydurdukları o ad mı? Kız ismini unutmuş olamaz ya diye düşündü kadın. Acaba beni duymadı mı diye düşündü. Aslında İn...