Bölüm 37

235 12 0
                                    

İnsanlarda ilk dikkat ettiğim şey eller ve gözler olmuştur. Çünkü ben hep şu gerçeğe inanırdım. Eller ve gözler asla yalan söyleyemez. Dil acımasızdı. Gerçekler daha acımasız. Bu yüzdendir belkide gözlerin ve ellerin bu kadar masum olması.

Karşımdaki sarışın çocukla basit bir çarpışma sonucu tanışmıştık. Aslında buna tanışma bile denemezdi. Bizim hikayemizin dolaylı bir tanışma öyküsü vardı. Bu çocuğa asla yaklaşmamalıyım demiştim. Bundan aylar sonra onunla öpüşüyordum.

Ona ilk baktığımda gözlerinde yer etmiş öfkeyi sezmiştim. O her ne kadar saklamak istede gözlerinde her zaman bir nefret ya da öfke bulunacaktı. Bu her mutluluğun arkasındaki nefret annesineydi. Öz annesine. Bu çocuğu nefretine bulayan karanlığın diplerine gömen de annesiydi. Hiç tanımasam bile o kadından nefret etmişim. Chris'i bu hale getirdiği için. Onu üzdüğü için.

Chris'in öpücüğü masumluğunu yitirmişti. O gözlerinde her zaman yer edinen öfkesinden dudaklarımda pay alıyormuş gibi hissediyordum. Elleri tişörtümü aşmış sırtımda dolanıyordu. Daha fazla ilerlemesini istemiyordum ama ona bunu söylersem beni bırakmasından korkuyordum. Nefes almak için ara vermişti. Nefesi burnuma değiyordu.

"Çok güzelsin" demişti fısıltıyla. Ama o kadar kısık sesle söyledi ki bir an söyleyip söylemediğinden endişelenmiştim. Dudakları yanağımda oyalandıktan sonra kulağımın arkasına yol aldı. Her zaman izlediği bu yol nefesimi kesiyor ve mideme kramplar giriyordu.

Kulağımın arkasına öpücükler bırakıyordu. Ellerim saçlarını çekiştiriyordu. Daha fazla ileri gitmememiz gerektiğini biliyordum ama bir şeyler buna engel oluyor gibiydi. Beynim ve kalbim ikiye bölünmüştü. Her zaman aklımı dinleyen ben bu sefer en doğru yolun kalpten geçiğini düşünüyordum. Ah Chris! Bana ne yapıyorsun?

Dudakları boynumdaki yerini almıştı. Hayır Blue! İz bırakmadan onu durdurmalısın! Hani evlenmeden olmazdı! Blue!

Onu hafifçe ittim. Normalde olsa yerinden kıpırdamayacak Chris bir iki adım gerilemişti.

"Ş-şey, film izleyelim mi? Yani ben film izlemeyi severim. Sen de seversen? Bir de burada film izleyebileceğimiz bir şey varsa. Evet güzel film izliyoruz!" dedim ve koşarak banyoya gittim. Yanaklarım kızarmış dudaklarım şişmişti. Yüzümü yıkadıktan ve kızarıklığın geçtiğine emin olduktan sonra banyodan çıktım.

Chris yatağa uzanmış kucağındaki bilgisayarı ile uğraşıyordu. Benim geldiğimi görünce kafasını hafifçe kaldırıp alaycı bir şekilde gülümsedi. Sonradan farkettim ki tişörtünü de çıkarmıştı.

Yanına bağdaş kurarak oturdum. Ne yaptığına bakmak için kafamı uzattım. Ama o bilgisayarı sakladı. Kaşlarımı çattım ve yeniden bakmaya çalıştım. Bilgisayarı kapatıp arkasına sakladı. Gülümsemesi tüm yüzüne yayılmıştı.

"Benimle oyun mu oynuyorsun?" dedim

"Belki." diye cevap verdi.

"Ne halin varsa gör" dedim ve odanın diğer ucundaki koltuğa oturdum. Bacaklarımı kendime çektim ve kollarımı bacaklarımın çevresine doladım. Yaklaşık 5 dakika camdan dışarı bakmış ve gelmesini beklemiştim. Ama o inatla gelmiyordu. 'Hıh!' diye bir ses çıkardım ve telefonumla oynmaya başladım. Annemlere bu akşam gelmeyeceğime dair bir mesaj atmıştım. Nedenini daha sonra onlarla konuşacağımı da bildirmiştim. Aslında elimde onların çocukluğumu yaşayamama sebep olduğuna dair bağırıp çağırmaktan başka sebep yoktu.

Dilimi çıkarmış o lanet arabayı geçmeye çalışırken biri beni kucağına aldı. Hafif bir çığlık atmış ve debelenmiştim. Chris bunların hiçbirini umursamayarak beni yatağa atmıştı. Evet baya atmıştı.

Yıldızların DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin