Multimedia'da Chris var!
İleriye doğru bir adım attım. Ağzımı açmalıydım sessizlik korkutucuydu hele ki Harry ölümcül bakışlarını Chris'in üzerinde kullanırken.
"B-ben.." diyecek oldum. Harry bir anlık bana baktı. Sonra bir anda Chris'in üzerine atladı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Chris'in elmacık kemiğine yumruk atmıştı. Chris gülümsedi. Harry başka bir hareket yapacakken Chris sol eliyle Harry'nin elini tuttu. Sağ eliyle Harry'nin yüzüne yumruk attı. Çığlık atmıştım. Harry sendeledi. Chris tekrar ve tekrar ona vurdu. Oysa ki sadece 10 dakika önce öğrenmiştim boksör olduğunu. Ve şimdi aman tanrım!
Harry gücünü yitirmiş ve yere yığılmıştı. Ağlamaya başlamıştım. Böyle olmamalıydı. Yılın ilk dakikalarıydı serbestken arkadaşlarımla eğlenirken mutlu geçmeliydi.
"Lütfen Chris lütfen! Bırak!" diye çığlık atmıştım. Chris'in elini tuttum. Gözlerinden ateşler saçarak bana baktı. Harry'nin üzerinden kalktı yanıma geldi.
"Gerçekten bana onu mu savunuyorsun? Lanet olsun onu mu savunuyorsun!" daha fazla ağlamaya başlamıştım.
"Özür dilerim." dedim çaresizce. Harry'e değer veriyordum onu öldürmesine izin veremezdim. Harry'nin yanına doğru yürüdüm. Chris'in küfrettiğini duyuyordum. Sonra hırsla yanımızdan geçti ve gitti.
"Teşekkürler" dedi Harry. Gülümseyerek ona baktım. Lily ve Matt hala şaşkınlık içinde bakıyorlardı.
"Ne bakıyorsunuz öyle yardım edin!" dedim. Matt koşarak yanımıza geldi. Harry'nin koluna girerek kalkmasına yardımcı oldu.Yüzünde gözle görülür bir çürük vardı.Kaşının üzerinde açık bir yara vardı. Onun dışında bir şey farketmemiştim ama daha fazlasının olduğuna emindim.
Matt'in arabasıyla onların evine gitmiştik. Matt buz torbası getirmişti. Bense ihtiyacımız olacak türden yara bandı, sargı bezi gibi şeyler arıyordum. Lily uzak kalmıştı. Bu kadar adrenalin ona göre değildi.
Harry'nin kaşına yara bandı yapıştırmıştım. Buz torbasını yanağındaki çürüğe koyduğumda hafifçe inledi. Sonra buz torbasını ona verdim.
"Biz gitsek iyi olur size iyi geceler." dedim. Bir şey söylemesini beklemeden çantamı alıp dışarı çıktım. Lily'de hemen gelmişti.
"Anlatmaya başlar mısın yoksa gazetenin üçüncü sayfasına haber vereyim mi?" dedi tehtidkar bir sesle.
"Tamam, habere gerek yok anlatıyorum." dedim. Ve her şeyi tüm ayrıntısıyla anlatmaya başladım. Hikayemizin sonuna geldiğimizde eve varmıştık.
"Ve sen hiç bize anlatmadın sana inanamıyorum Blue!" dedi.
"Ne bileyim anlatamadım beni yanlış anlarsınız zanettim."
"Seni neden yanlış anlayalım Blue. Aşk güzel bir duygudur."
"İşte bu ona aşık değilim. Eğer ona aşık olsaydım Harry'i siktir eder ve onunla giderdim değil mi?"
"Blue, Blue, Blue kendini kandırıyorsun her zamanki gibi"
"Yarın saat 8'de stüdyo gezisi var benimle geleceksin yapımcı ile tanışacağız ve Nora'ya söyle dansçım olacak eğer dansçı olmayı istemezse sahne çizimi yapabilir. Sam kuaförümle çalışacak bazende stilistlerle iş yapar. Çok yorgunum. Hadi iyi geceler!" dedim son heceyi uzatarak.
Odama gidip üstümü değiştirdikten sonra telefonuma baktım. Ne beklediğimi bilmiyordum. Sadece bakmıştım.Belki bir mesaj ondan.
"Saçmalama Blue!" diye kendime kızdım. Ve yatağıma uzandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Dansı
Novela Juvenil"Adın ne?" diye sordu kadın sert bir sesle. Kız bir süre düşündü hangi adını söylemeliydi. Gerçek adını mı? Yoksa okulda ona zorla koydurdukları o ad mı? Kız ismini unutmuş olamaz ya diye düşündü kadın. Acaba beni duymadı mı diye düşündü. Aslında İn...