1.Bölüm adalet

20.7K 615 86
                                    

Keyifli okumalar oy verip yorum yaparsanız sevinirim:)
__________________

Başlama tarihi?
__________________
Bölüm şarkısı model sarı kurdaleler
___________________

Büyük mahkeme salonunun ortasında, yan profili bana bakan adama bakıyordum içinde olan nefretle.

Ah pardon göstermeye korktuğum nefretle demek istedim.

Karşı tarafın avukatları -3 tane gelmişlerdi- beni haksız çıkarmak için yaşımın daha küçük olduğunu ve olayları idrak edemeyeceğimi öne sürerek Hakime bu pislik adamı savunmuştu.

Korkak bakışlarımı mahkeme salonunda gezdirip en sonunda yaklaşık 7 yıl sonra olacağım yere sabitledim. Bu sefer korkarak değilde kendime duyduğum gurur ile baktım savcı koltuğuna.

Ben kendimi savcı koltuğuna kaptırmışken karşı tarafın avukatı  -adının Yezra olduğunu öğrendiğim kadın- benim adımı söyleyip Hakimden konuşma izni istedi. Bütün odağımı Yezra avukata verip konuşacağı şeyleri bekledim. " Sayın Hakim Umut Arel yanında bulunan arkadaşlarını dolduruşa getirdiği Balın, Laçin ve Ceyda'nın da ifadelerinde bariz bir şekilde belli. Sizden  müvekkilimin tutuksuz yargılanmasını talep ediyorum" deyip geri koltuğa oturdu.

Ellerim titremeye başlarken  bir kez daha panik atağıma lanet ettim. Gözyaşlarım benden izinsiz akarken ağzımdan  bir hıçkırık kaçtı. Titreyen elimle zar zor ağzımı kapatıp ayağa kalktım. 

Mahkeme salonunun kapısnda duran 4 polisten kızıl saçlı olan kadın yanıma gelip Hakimden izin alarak beni dışarıya çıkardı. Onunla birlikte gelen esmer, orta boylardaki erkek polis nereden bulduğunu bilmediğim suyun kapağını açıp bana verdi.

Titreyen ellerim ile suyun bir kısmı siyah kapüşonlu ceketime dökülmüştü. Esmer polis zorlandığımı anlayıp suya alttan destek olarak rahat bir şekilde içmeme yardım edip "daha iyi misin?"dedi. Başımı onaylar biçimde sallayıp kapıya baktım.

Belki Çisem Hanım ile eşi Serkan Bey beni merak edip dışarıya çıkmıştır diye. Fakat kimse yoktu. Kızıl saçlı polis kız bana tebessüm edip "içeriye girmek ister misin güzelim?" dedi. Gözlerimi gözlerine dikip beni anlamasını bekledim.

Konuşmaktan korkuyordum fakat belki beni anlar diye acının en koyu olan siyah harelerim bütün yüzünde gezindi. En sonunda gözlerinde durduğunda birşey anlamadığını fark edip belli belirsiz bir tebessüm edip başımı salladım.

Mahkeme salonuna geri girdiğimizde Hakim Bey konuşup konuşamayacağımı sorunca titrek bir sesle konuşacağımı söyleyip ayağa kalktım.

Derin derin nefes alırken Serkan Bey ve Çisem Hanımların oraya bakamıyordum. Gözlerim çoktan dolmuştu gözlerimden akmaya hazır yaşlar bir bir dökülürken yine bir hıçkırık kaçtı ağzımdan.

Mahkeme salonunun tavanına bakıp ardı ardına derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştım.

Hakim bana bakarken önce adımı, yaşımı ve soyadımı söyledim ve ardından bana yaptığı ve inkar ettiği şeyleri bir bir anlattım " adım Umut... Umut Arel. 17 yaşındayım." deyip titrek bir nefes aldım. Etrafıma bakamıyordum.  Hakim Bey devam etmemi söyleyince zor da olsa kendimi toparlayıp " tarihi tam hatırlamıyorum, ifademde de beyan ettiğim gibi  Arslan Akel yaklaşık 2 yıldır beni taciz ediyordu. Birilerine söylemekten çekindiğim için hiç kimseye bu durumu anlatmadım, anlatamadım" deyip önümde olan su şişesinden biraz su içtim. " Ama artık tacizin boyutu git gide artarken buna katlanamayacağıma kanaat getirip bu durumu okul pisikoljik danışman ile konuştum. Bana bu durumu çocuk şubeye bildirmek zorunda olduklarını söylediler. İlk başta çok korksamda sonradan biraz da olsa korkumu yenebildim" deyip az do olsa geçen korkumla birlikte gözlerimi Serkan Beylerin oraya çevirdim.

Gözlerinde gördüğüm saf nefret canımı bir kez daha yakarkek Hakim Beyin " tam olarak sana ne yaptı onu anlatır mısın?"demesi üzerine önüme geri döndüm. " Bundan yaklaşık 2 ay önceydi sanırım tam hatırlamıyorum okulda, sırada oturuyordum. Arslan Akel matematik öğretmenimdi ve o gün sıranın arkasına geçip ellerini göğüslerime koydu ve bir müddet çekmedi. Ben rahatsız olduğunu belirtmek için arkadaşımın tarafına kaydıkça daha fazla diretti ve en sonunda beni bıraktı" dediğim anda karşı tarafın avukatından yaşlı olan adam " belki sen yanlış anladın? Arslan Akel belki öyle dokunmak istememiştir?"deyip beni muhattaplıktan çıkarıp Hakim Beye döndü "sonuçta sayın Hakim o küçük bir kız çocuğu ve ilgi için böyle bir şey yapmış olamaz mı?"dediğinde ellerim tekrar titremeye başlamıştı.

Bu zamana kadar annem ve babam yani Serkan Bey ve Çisem Hanım her fırsatta bana ilgi çekmek istediğimi vurgu yaparak söylüyordu. Bu dava için bile gereksiz deyip avukat tutma zahmetine girmemişlerdi. Devletin görevlendirdiği bir avukat beni savunuyordu güya.

Fakat savunmaktan çok herşeyi yaptığı belliydi. Adıma yalan bir dilekçe yazarak ailem ile anlaşıp belirli bir miktar karşılığında karakola vermek istemişlerdi. O gün hayatta benden beklenmeyecek bir cesurluk yapıp Çisem Hanımın karşısına dikilip şikayetimi asla geri çekmeyeceğimi onlara uygun bir dille anlatmıştım. Fakat sonrasında gelen tokatlar ve tekmeler yerini kan ve sızıya bırakmıştı.

Ailemin söylememem için üç hafta peşimde dolanıp ondan sonrada dayakla vazgeçirtmeya çalıştığı ifadeyi şimdi verecektim hemde ses kaydı ile birlikte.

Çok yorulmuştum. Bu Arslan pisliği hakkettiği cezayı almak zorundaydı zira o bugün ceza almaz ise benim adalete olan bir gramlık inancım bu mahkeme salonuna gömülecekti.

Yüzüme yerleştirdiğim gülümseme ile " sayın Hakim izniniz olur ise devam etmek isterim ve ifademi verdikten sonra ise size bir şey vermek isterim" deyip Hakim Beyden gelecek cevabı gekledim.

Hakim Bey  dediğim şeyleri kafası ile onaylarken anlatmaya başladım.

" Çok net hatırlıyorum 3-4  hafta önce Arslan Akel'in ailesi ve ondan 2 hafta sonra ise arkadaşları evime geldiler.

İlk önce ailesi evime gelip bir kutu baklava ve kurabiye getirmişti. Arslan Akel'in babası bana; 'oğlum yaptı bir cahillik büyüklük sende kalsın kızım şikayetini çek biz senden çok özür diliyoruz. Bak eğitim masraflarının hepsi benden her şekilde yardım etmeye hazırız sana kızım. Bak 5 parmağının birini kesip atsan canın acımayacak mı?' dedi.

Ardından  iki  hafta sonra 4-5 arkadaşı evime gelip üstü kapalı bir şekilde beni tehdit etti.

Bana 'okula gidiyorsun maazallah yolda başına bir şey gelir ve bundan ailenin haberi olmayabilir' dedi."dedim.

Karşı tarafın avukatları dumura  uğrarken Serkan Bey ve Çisem Hanımın onlara benim hakkımda anlattıkları geldi aklıma.

'Biz bir şekilde Umut'u ikna ederiz siz hiç merak etmeyin o zaten çok korkar bizden biz bir iki gözünü korkuturuz. Ortaklık için ne zaman imza atıyoruz?'

Demişler ve üzerine de bunun benim ilk tacizim olmadığını ve alışkın olduğumu söylemişlerdi. Ben,  beni yine haksız çıkaracaklarını bildiğimden bütün hepsinin seslerini kaydetmiştim.

Hakim Beye dönüp "söyleyeceklerim bu kadar Hakim Bey teşekkür ederim. Ses kaydım var, telefonumda buyurun" deyip telefonu yanımızda duran ve ilk geldiğimde benimle baya bir sohpet eden  pedagog Selim Beye uzattım.

Selim Bey telefonu savcı Beye verirken gülümsedim.

Hakim "duruşma 21 Ekim 2018 tarihi saat 13.30'a ertelenmiştir" deyip ayağa kalktı.

Duruşma bu gündü yine.  Ve yaklaşık 2.30 saat vardı.

Başımı çevirip Serkan Beylerin olduğu tarafa baktığımda büyükçe yutkundum beni hiç iyi şeyler beklemiyordu anlaşılan...

_______________________

İkinci kurgumun ilk bölümünü yayınladım umarım beğenirsiniz:)

Özgürlük UmuduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin