33. Bölüm Hastalıklı Ruhlar Mahremi

595 29 18
                                    

Keyifli okumalar dilerim

__________________________________

"Onca kalabalığa rağmen bu nasıl bir yalnızlık."

iyi diyordu Gökhan Türkmen, dinlemeliydim vaktinde aklı diye... İşte, en büyük pişmanlığımdı bu, en büyük yanılgımdı aile olmaya çalışmak, Asal Karahanlı'nın beni sevdiğine inanmak... şimdi hiç bilmediğim bir şehirde üzerime yağmurlar yağarken acı içinde yanıyordum... Üstelik yağan her bir yağmur damlası daha bir yakıyordu canımı.

Dizlerim artık beni taşımak istemiyor gibiydi, sayısız telefon almıştım Asil abimden, sayısız mesaj gelmişti Uzra abimden. Fakat beklediğim kişiden ne bir mesaj vardı ne bir arama...
Evime adımlar kalmışken dizlerimin üzerine çöktüm.

Ben oradan çıkarken Asal Karahanlı'nın sesini duymuştum, 'bütün bu şeyleri yaşaması gereken sendin' demişti. Düşüncesi bile canımı yakarken abim bana bunu söylemişti.
Asal sevgisizliği hakkediyordu.

Gözyaşlarımı sildim, yerden destek alarak ayağa kalktığımda yağmur daha bir hızlanmıştı. Hızlıca apartmandan içeriye girdim. Merdivenleri koşarak çıktığımda bacağımın gün sonunda bana sorun çıkaracağını bile düşünmedim. 
Çantama attığım anahtarı uzun bir uğraş sonucunda bularak kapıyı açtım. Koridordaki fotoğraflara bakmadan odama girdim, valizimi alarak içine bütün eşyalarımı özensiz bir şekilde yerleştirdim. Valizimi kapatıp evden  çıktığımda yan evin kapısını çaldım. Çok geçmeden kapıyı açan Ahter karşısında beni görmeyi beklemediğini açıkça gösteriyordu.

"U...umut?" dedi, valizi elimden bırakıp ona sıkıca sarıldığımda Ahter başımın üzerine öpücük bıraktı "ne oldu güzel sevgilim?" dediğinde konuşmak istemediğimi belirtmek için başımı iki yana salladım. "Misafir var içerde" demişti valizimi alırken. Burnumu çekip açık bıraktığım saçlarımı arkaya ittim. "Kim gelmiş sevgilim?" dedim. "Erem ve Janset" demişti. Erem ve Janset'in Ahter'in çocukluk arkadaşları olduğunu, bir sorundan dolayı aralarının feci şekilde açıldığını biliyordum. "ben bunu odamıza  bırakayım sen yüzünü yıka" demişti. Başımı sallayarak tuvalete geçtiğimde buradaki her şeyin küçük küçük anısı olduğu gerçeği gözüme batıyordu.

Bazen, çok nadir -ki bir ayda iki kere kalmıştık anca- birlikte kaldığınızda dolu dolu geçiyordu zaman.
Musluğu açarak yüzüme şu çarptım. Tuvaletten çıktığımda doğrudan Ahter'in odasına girerek üzerimi değiştirdim. Salona geçtiğimde daha önce fotoğrafta gördüğüm iki genç vardı karşımda. "Merhaba, hoş geldiniz" dediğimde Erem başını salladı "hoş bulduk" demişti. Janset italyandı, Ahter anlatmıştı. Yani daha doğrusu yarı italyandı fakat Türkçesi İtalyancası kadar iyiymiş.

Hafif bir tebessüm ederek mutfağa yürüdüm Ahter kahve yapıyordu, arkadan ona sarıldığımda "sevdiğim" demişti iç açıcı sesiyle. "Söyle sevdam" dedim çıplak omuzlarına öpücük bırakarak. Üzerinde onu tam tutan siyah bir atlet vardı.

İç çekti "yıllarca bugünü bekledim be kızım" dedi önünü bana dönerken. Dudağımı öpünce kıkırdadım. "Artık seninle yaşayacağım" dedim ellerimi boynuna sararken "bu hayatımda duyduğum en en güzel haber be yavrum" demişti gülerken.

"Onlar neden gelmiş?" dedim gülerken, "aslında onlar buradayken senin burada olmanı hiç istemiyorum sevgilim ama yapacak bir şey yok" demişti. "Ben odamızda olurum zaten aşkım, uyurum biraz" dedim dudaklarını öperken. Ahter kahveleri bardağa döküp tepsiyi aldığında ben dolaptan bir çikolata alarak odamızda geçtim.

Kapıyı kapatıp çikolatayı yerken Asil ve Uzra  abime iyi olduğumu yazarak sohpetten çıktım.

Gözlerim kapanıyordu, bütün gece uykusuz kalmıştım. Yatağa girip gözlerimi kapattığımda aklımda sadece Asal vardı.

Özgürlük UmuduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin