İyi okumalar...
Oy verip yorum yapmayı unutmayın çiçeklerim...
Medya: Umut'un küçüklüğü...
_____________________
Kimsesizlik?
Kimsesizlik çok yakardı canı.
Öyle değil mi?
Peki benim canım yanıyormuydu?.... Bilmiyorum.
Yanımda, kusursuz bir şekilde oturan babam'a baktım.
Babam mıydı? Tabiki de değildi. Adam 5 dakika önce benden nefret ettiğini yüzüme vurmuştu.
Hangisi daha acıydı?
Psikolojik şiddet mi fiziksel şiddet mi? Şahsen ben oyumu psikolojik şiddetten yana kullanıyorum.
Bana açık açık onlardan sevgi beklemememi söylemişti ben mutluluk hayalleri kurarken hemde...
Üzülmemiştim ki zaten...Kimi kandırıyorum? Köpek gibi üzüldüm ama alışkın değil mıydım ben buna? Belkide bir başkasından duymak üzmüştü beni. Kim bilir?
İçinde bulunduğumuz oldukça lüks araba hareket etmeyi bırakınca içime dolan korkuya engel olamamıştım.
Ne olmuştu?
Araf Bey arabanın kapısını açıp inince çok kısa bir süreliğine açık kapıdan dışarıya çevirdim gözlerimi. Çok hoş duruyordu burası.
Sanırım Araf Bey'in evi olmalıydı. Vakit kaybetmeden hızla arabadan indim. Araf Bey arabanın yanında durmuş benim olduğum tarafa bakıyordu.
Başımı yere eğip yanına yürüdüm. Korkuyordum sanırım.
Araf Bey'in yakıcı bakışlarını bir kaç saniye üzerimde hissetmiştim. Hızlı adımlarla evin girişine yürümeye başlayınca derin bir nefes alıp etrafı incelemek için başımı kaldırdım.
Siyah, gri ve beyazın hakim sürdüğü dış yapısı çok büyüleyici görünüyordu. Bahçe oldukça büyük ve sayamadığım kadar çok koruma doluydu.
Zaman kaybetmeyip hızla Araf Bey'in yanına yürüdüm. Kapının 4 parmak sağında bulunan değişik düzenek dikkatimi çekmişti fakat sormaya çekindim.
Araf Bey işaret parmağını oraya okutup bir kaç sayı girince kapı açılmıştı.
Şaşkın bakışlarımı saklamaya çalışsam da pek başarılı olamamıştım bu yüzden hemen başımı eğdim.
Araf Bey bana bakarak " orada dikilmeyi mi düşünüyorsun? Gir içeri" dedi sert sesi ile. İrkilip hemen dediğini yaptım.
İçeriye girdiğinde başım kaldırıp etrafa hayranlık ile baktım. Aynı şekilde iç yapısı da siyah, gri ve beyazın uyumunu yansıtıyordu. Girişte pek bir şey yoktu çok hoş bir desene sahip camdan bir sehpa kapının sol çaprazına konmuş ve üzerinde Açelya çiçeği yerini almıştı.
En sevdiğim çiçek olan Açelyaları burda görmek yüzümü gülümsetmişti.
Yüzümdeki gülümseme Araf Bey'in buz gibi sesi ile yok olurken titremiştim. "Yeter artık! Geç"dedi.
Başımı hızla sallayıp önden yürüdüm.
Salona geldiğimde dizaynı çok hoşuma gitti. Giriş gibi burada da çok fazla eşya yoktu. Kapının karşısında gördüğüm Açelyalar yine beni gülümsemeye zorlarken dudaklarımı birbirine bastırdım. Karşı karşıya 3'lü gri koltuk takımı ve 2 tane siyah tekli koltuktan oluşuyordu. Koltuklar ile uyumlu olarak perdeler de gri ve siyah renkliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlük Umudu
Dla nastolatków17 yaşında olan Umut gerçek ailesine, evine alışabilecek mi? Karşımda duran, gözlerimin karalığını aldığım adama çevirdim gözlerimi. Çok sert bakıyordu? Ben mi birşey yapmıştım bilmeden? Beni korkuttuğunu bilse böyle yapmaya devam eder miydi? Sert...