BÖLÜM 7

18.6K 745 189
                                    

"Bana bak," dedi sinirle. "Sakın bu akşam başına bela falan açayım deme, alkol sakın alma. Hele Dilan yanındayken!"

"Babam izin verdi bir kere! Sen ne karışıyorsun?" Bende onun gibi sinirli konuştum. "Başkaları varken seni reddedemeyeceği için bilerek sordun." dedi, gözlerini kısarak.

"Cevap bile vermeyeceğim. İyice saçmaladın," dedim gözlerimi ondan kaçırmaya çalışırken. "Beren, bu senin için bir fırsat. Her yaptığın şey değerlendirilecek. Bunu kafandan çıkarma. Tamam mı abim? O kız masum belli, siz gibi olamaz o kız. Düzgünce eğlenin, gelin." Barkın abime sadece gözlerimi devirdim. "Neyi unuttun sen? Niye çıktın?" diye sordu, beni inceleyerek.  

Derin bir nefes alıp konuştum. "Tuvalete! Ama korkuttuğun için kaçtı!" Barkın abim gülerek ellerini kafamın üstüne koyup saçlarımı karıştırmaya başladığında sinirle onu üzerimden itip dağıttığı saçımı düzelttim. "Dediğimi unutma," dedi, işaret parmağını bana sallayarak. "Tamam," diye söylendiğimde arkasını dönüp babamın odasına ilerlemeye başlamıştı.

Bende işime geri dönüp mutfağın yolunu tuttum. Birkaç adım attıktan sonra elindeki tepsinin üzerinde bir sürü boş bardak taşıyan Neboş'u gördüm. "Neboş!" dedim ona yaklaşırken.

"Beren? Ne yapıyorsun kızım burada?" dedi, beni karanlık koridorda gördüğü için korkmuştu. "Neboş, söylediğim şişeleri sakladınız mı? Meloş'a söylemiştim." Kafasını yukarı doğru kaldırıp 'cık' sesi çıkarmıştı. "Yok vallahi, Fatma ile baktık, bulamadık."

"Meloş?" diye sordum bir umutla. "O da bilmiyor. Çetin Bey aldı herhalde. Haydi tutma beni, abinler bardak istedi," Omuzlarım hayal kırıklığıyla aşağı indiğinde bende yolumu çevirdim. "Bekle, bende geliyorum," 

Neboş'un önüne geçip suratsız ifademle kapıyı açtığımda Neboş, içeri girip bardakları babamın masasına dizmeye başladı. Kapıyı kapattığımda Birkan abim gülümseyerek aradığım iki şişeyi de masanın altından çıkarıp masaya sesli bir şekilde koyup bana baktı. "Bunları mı unutmuştun Beren?" dedi abim gülümserken. Hazal abla ve Ezgi abla abime gülerken bende yapmacık bir gülümsemeyle ona döndüm.

Don Julio ve Dom Perignon şişelerine baktığımda resmen 'Biz sana aitiz Beren!' diye bağırıyordu. Masanın en yakınındaki tekli koltukta oturan Baran, yavaşça koltuğa yayılmıştı. Keyifli gibi gözüküyordu. "Bunlar ne abiciğim?" dedim, yanına giderken. "Daha önce hiç görmemiştim böyle güzel şişe!" Abim Dom Perignon'u açıp Neboş'a uzattığında Neboş, şampanyaları iki yıl önce aldığım kadehlere doldururken Emir araya girdi.

"Kızım, Dom Perignon işte, elini yıkıyorduk ya senin," aniden Emir'e döndüğümde susmuş, yüzündeki aptal gülümsemeyi de silmişti. Herkes ne olduğunu anlayıp gülerken Neboş'a döndüm. "Neboş, notlara yazar mısın? Emir öldürülecek." dedim, şımarık bir ses tonuyla. 

Babamın koltuğunda oturan abimin arkasına geçip sarıldığımda abim konuşmaya başlamıştı. "Nebahat teyze, Beren'in bir numaralı askeridir." dedi Birkan abim keyifle. "Kurmuşsun teşkilatı Beren," dedi Serena. Barkın abimde bana bakarken araya girmişti. "Abimle benim evdeki yardımcılarımız da onun askeri. Herkes Beren'e çalışıyor,"

"Oğlum nasıl söz öyle," dedi Neboş kaşlarını çatarak. Neboş, şişeyi masaya bırakıp servis etmeye başlamıştı. Cihan, Serena ve kendi için kadehleri aldıktan sonra Neboş, Dilan'a döndü. Dilan kadehini eline alıp teşekkür ettikten sonra bir yudum almıştı. Demek ki alkol kullanıyordu. 

"Ben almayayım, teşekkürler." dedi Baran, Neboş'un tepside uzattığı şampanyayı almayarak. "Viski var Baran, içer miyiz?" dedi Birkan abim, babamın masasının altındaki mini buzdolabını açarken. "Olur," diye cevap verdiğinde abim çekmeceden iki tane bardak alıp viskiyi doldurmaya başladı.

HERANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin