BÖLÜM 25

23.2K 714 657
                                    

Merhaba, bu bölümde yazarın anlatımıyla, şimdiye kadar yaşananları farklı bakış açılarıyla okuyacaksın. Zamanda yolculuklar yapacağız bu bölümde. Bazı şeyler belki mantığına yatmayacak ya da anlamayacak olabilirsin, endişelenme. O kısımları da başka bir zaman yolculuğunda okuyacaksın.

Unuttuğun yerler olursa, eski bölümlere göz atabilirsin.

Çok uzun bir bölüm oldu, bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutma lütfen, paragraf aralarında buluşalım

Keyifli okumalar, öpüldün


☾ ☾ ☾



Sanberk Holding, Çetin Sanberk'in Ofisi


"Hayır Çetin amca. Ben... Of, bunu neden bana söylediniz ki!" Kerim, uzun toplantı masasına elini vurduktan sonra sandalyeyi de savurarak ayağa kalktı. Avuçlarıyla çenesini kavrayıp bir müddet dışarıyı izledikten sonra tekrar masaya döndü. Ayağa kalkıp düşünmek istemişti ama mümkün olmamıştı. Eli ayağına karışıyor gibiydi, ne söyleyeceğini, ne yapacağını hesaplayamıyordu. "Ben yapamam. Hatta gider ben söylerim. Emir'e bırakmam."

"Kerim. Eğer böyle konuşacaksan, bende konuşmamı değiştireceğim oğlum." Çetin Sanberk, her zamanki gibi masanın en başında, sandalyesinde arkasına yaslanmış rahatça oturuyordu. Kerim'in böyle konuşması canını sıksa da dışarıya belli etmiyordu. Herkesten aynı tepkiyi görmüştü ama her defasında da canı sıkılıyordu. "Sen nasıl tamam diyorsun Birkan abi? Hani koruyacaktık Beren'i? Hani engel olacaktık? Bizi boşuna mı toplayıp uzun uzun konuştun?" Çetin söylenenleri ilk kez duysa da şaşırmamıştı.

Birkan, gerildiğinde dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini Kerim'in alev saçan gözlerinden çekti. Hala doğru kararı verdiğine emin değildi. "Beren hepimizi yakar, size söylüyorum. Of, neden bana söylediniz ya! Allah'ım çıldıracağım!" Kerim, sinirle ellerini saçlarından geçirdi. Haberinin olmaması daha iyiydi. Şimdi kendini taraf tutmuş gibi hissediyordu. Hissetmiyordu da. Taraf tutmak zorunda olduğunu biliyordu.

"Ben elimden gelen her şeyi yaptım. Kurallar böyle." dedi Birkan, sonunda sessizliği bozarak. "Hay sikeyim kuralınızı be!"

"Kerim! Laflarına dikkat et." Çetin Sanberk kendini zor tutarken birde Kerim'in küfürlerini dinlemek hoşuna gitmemişti. "Kusura bakmayın, ben söyleyeceğim Beren'e. Ben yokum, ne yaparsanız yapın." Kerim'in karşı çıkmaya çalışmasını öngörmüştü Çetin. Diğerleri gibi o da ilkinde ters konuşacaktı.

"Kerim, babamı dinle. Sen böyle yaparsan Emir'de gaza gelecektir." Birkan, tüm soğukkanlılığıyla Kerim'i ikna etmeye çalışırken Cihan ise onların arkadaşlık bağlarından etkilenmiş gibiydi. "Gelsin, umurumda değil. Bu son damla oldu Çetin amca, Beren zaten bir yerden çatlak arıyordu. Ben söylediğimde kaçacak yer arasanız iyi olur."

"Kendi kızımdan mı korkacağım Kerim?!" Çetin en sonunda sinirlenmiş ve sesini yükseltmişti. Cihan, Çetin'in yükselen ses tonuyla birlikte şimdi araya girmenin iyi olacağını düşündü. Ortamı biraz sakinleştirmek istiyordu. "Kerim, abim de elinden geleni yaptı. Abim bile bozamadı."

"Bunu sadece ben mi öğrendim? Başka kim biliyor? Hande? Emir? Abim? Barkın abi?" Kerim, Cihan'ı duymamış gibi Birkan'a döndü. Baran Kamranoğlu umurunda değildi.

HERANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin