"Ünlü iş adamı Erhan Atabeyli'nin oğlu Kerim Atabeyli, bu sabah saatlerinde hakkında çıkan, uyuşturucu ticareti yapmak suçundan dolayı gözaltına alındı. Aralarında iş adamı Baki Candaşlar'ın oğlu Emir Candaşlar'ın da olduğu ve diğer kimliği gizli tutulan beş kişinin de bu suça ortak olduğu bilinmekte. Bu sabah saatlerinde yapılan operasyonda, Kerim Atabeyli, Emir Candaşlar ve kimliği belirsiz beş kişinin karakola götürüldüğü, Kerim Atabeyli'nin ağabeyi Kutay Atabeyli'nin de avukatları ve korumaları eşliğinde karakola geldiği, suçlamalar için herhangi bir yorum yapmaması da dikkat çekti. Emir Candaşlar'ın son olayından sonra objektiflere gülerek bakması ise günün en çok konuşulan...-"
"Kapatın şunu ya," dedim, alnıma masaj yaparken. "İyi, yüzünüz çıkmamış. Gazetelere de baktık." diye konuştu Ezgi abla, televizyonun önünde dikilerken bana dönmüştü. Başım fena halde ağrıyordu. Hem çok içtiğim için hem de uykumu alamadığım için sanırım, ama evet. Konumuz bu değil.
"Bu arada babam kudurmuş gibi Emir'i aratıyor. Bulursa buraya yollayacak. Aptal bu çocuk. Hiçbirinizin adı geçmedi. Emir'in mal suratı tüm gazeteleri kaplamış bile." Ezgi abla hala konuşmaya devam ederken sadece sağır olmak istedim. O konuşmaya devam ettikçe panik atağım artacak gibi hissediyordum. Şuan bile kalp atışlarım normal değildi.
"Bence hemen geri dönelim. İfadeyi de verdik. Ailelerin kulağına gitmeden-" Hande, Ezgi ablanın aksine sakin bir tonda konuştuğunda Barkın abim Hande'nin sözünü kesmişti. "Şşş... Hiçbir yere gitmek yok. Haberlerden herkes görmüştür. Ailelerin kulağına gitmemesi zaten imkansız. Kutay ve abim de biliyor zaten. Dua edin de basında isimleriniz gizli." dedi Barkın abim. Omuzlarım umutsuzca aşağı indirdim. Birkan abim ve Kutay abim bizi de söyleyecekti tabi. Karakolun önünde Birkan abimle karşılaşmamış, Hande ile akıllık ederek Barkın abimin arabasına binmiştik. İkisi de basın oradayken arabadan inmeyi göze alamamıştı.
Ayağa kalkıp çantama doğru ilerledim. Çantamı açıp telefonumu bulmak umuduyla içerisini karıştırmaya başladım. "Barkın abi... Bence Hande'nin dediği doğru. Biz gidelim. İfadeleri verdik zaten. Yüzümüz de gözükmedi. Zaten Kerim'in suçsuz olduğu yarına kalmaz belli olur. Kızacak varsa da Kerim'e ve Emir'e kızsınlar. Biz işin içinden çıkalım. " dedim, şansımı deneyerek. Belki Birkan abimden tekrar kaçabilirdim.
"Durum sandığınızdan ciddi kızlar. Sizde akıl olsaydı önce buraya kadar gelmezdiniz. Kutay ve Birkan abim sizin burada olduğunuzu gördü bir kere. Havalanan uçağı indirirler. Benimde başımı belaya sokmayın." Barkın abim ciddiyetle konuşurken ayağa kalkmış, aradığım telefonu gözlerinin içinden ateşler çıkararak bana uzatırken bir şey olmamış gibi elinden telefonumu aldım. "Bak... Gözünün önünde şurada duran telefonu görmüyorsun. Sen kim, akıl kim..." dedi Barkın abim sinirle. Gözlerimi devirerek kendimi tekli koltuklardan birine attım.
"Barkın... Tamam artık. Gitme kızların üzerine. Babanların haberi var mı?" Ezgi abla sonunda araya girmeyi başarmıştı ama bu sefer bizi o kurtaramazdı. Barkın abim sıkıntıyla sigarasını yaktığında konuşmak için dudaklarını araladı. "Yok herhalde. Olsaydı şu an burada olurdu. Az sonra duyulur. Daha bunların Türkiye'de olduğunu abim sabah haberi alınca öğrenmiş. Ne bok yemeye geldiniz kızım siz? Dünya turunuz bitti şimdi Türkiye'ye mi sardınız? Moda mı oldu şimdi?"
Hande, abimin sigara paketine uzandığında abim ters ters ona bakıp paketini cebine koydu. Ezgi abla koltukta oturan abimin arkasına geçerek kollarını abimin boynuna doladı. "Sakin ol hayatım, şimdi Kutay ve Birkan abim gelir. Onlar zaten kızlara laf edecekler. Sen sakin ol, kızları koru." Hande, Ezgi ablaya öpücük gönderirken yine Barkın abimin ters bakışlarına maruz kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERAN
Romance"Sessizliğin bu kadar gürültülü olacağını senden önce bilmezdim." (Kitap yetişkin içeriklidir.) 02.12.21