BÖLÜM 22

17.7K 664 357
                                    

Bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım, destekleriniz çok önemli!

Bu bölüm biraz kısa olduğu için sonraki bölümü erken yayınlayacağım. Herkese keyifli okumalar, öptüm!

☾ ☾ ☾

"Oynak mı?" diye sordum, kafamı ona çevirerek. Konuşmasını böldüğüm için rahatsız olmuş gibi dilini hızlıca alt dudağında gezdirip dişledikten sonra gözlerini aynadan çekip o da bana döndü. "Evet," Gülmeye devam ederken kolyeme tekrar bakmaya başladım.

Bu sefer elimi kolyenin üzerinde ben gezdirirken Baran'ın söylediğinin aksine boynuma taktığı gerdanlığın abartılacak bir şey olduğunu tekrar anlıyordum. Parmak uçlarımın altındaki taşların hissi bana her şeyi anlatıyordu. İnanın, zihnim sürekli değerli olduğunu bana söylüyordu.

"Umarım üzerindeki kurt ve aslan iyi anlaşır."

Elimi biraz daha aşağı götürüp kurdun ve aslanın üzerinde gezdirdim. "Genelde kurtla kuzu olurdu. Hikayelerde falan?" Çoktan yanımdan uzaklaşmış, arkadaki koltuklardan birine serbestçe oturmuştu. "Dur ya... Aslanla kuzu! Filmde de vardı hani...-"

"Gelelim mi abi?" Çalışanlardan biri kapının arkasından seslendiğinde susmuştum. "Gelin."

"Baran al bunları, istemiyorum." dedim, ona dönerek. Çalışanlar tekrar yanımıza gelmiş sessizce ikimizi izliyordu. Baran sesli bir şekilde nefes alarak oturduğu yerden kalktı. Yanıma yaklaştığında ona arkamı dönüp son kez boynumdaki gerdanlığı izledim.

Saçlarımı nazikçe toplayıp omzumun önüne bıraktıktan sonra gerdanlığı boynumdan çıkartıp kutusuna yerleştirdi. "Bu kolye sende kalsın," dedi, harfli kolyeyi kast ederek.

"Hayır. İstemiyorum. Gerek yok." Benden biraz uzaklaşıp gerdanlığın kutusunu kilitledi. Beni duymazlıktan geldiğinde yanaklarımı şişirip ofladım. "Of, istemiyorum dedim işte!" Kolyenin ucunu boynumun önüne doğru çevirmeye başladım.

"Abla, çıkarma. Üzme abimi ya... Özel kolye o abla, işlemesini falan görmüyor musun? Sana da çok yakıştı bak." Ters bakışlarımı konuşan çocuğa çevirip kolyenin ucunu aramayı bıraktım. "Ne ablası be?! Sen benden kaç yaş büyüksün." Ben söylendiğimde diğer çalışanda biraz kıkırdayıp, Baran ile göz göze gelince kendini susturmuştu.

"Çok bir şey istemedim senden, takmak istemezsen takma." Baran benim hırçın halimin aksine yumuşak bir tonda konuştuğunda aynaya dönüp kolyeye baktım. "Nerede bu kolyenin ucu ya?"

Merdivenlerden sesler gelmeye başladığında aynanın önünden çekilip merdivene döndüm. Eşref amca görüş alanıma girdiğinde hemen gözleri kolyeme kaymıştı. "Beren yukarıdakileri beğenmemiş demek ki!" dedi, gülerek.

"Almayacağım Eşref amca, taktım öylesine." Eşref amcanın arkasından diğerleri de aşağı inmişti. Hande beni görür görmez yanıma yaklaşıp kolyeye doğru eğildi. "Ay, süpermiş bu da. Çok zarif. Aldı Eşref amca, aldı. Merak etme." Hande'yi yavaşça kendimden uzaklaştırıp sinirle kısa bir bakış attım.

"Hadi kızım, uğraştırma bizi. Hayırlı olsun." Dinçer amca araya girip söylendiğinde omuzlarımı düşürüp Baran'ın yanından ilerleyerek kapıya yaklaştım. "Teşekkürler Dinçer amca, her şey için." dedim, zoraki çıkardığım sesimle. Uğraşmanın anlamı yoktu. Kim dinliyordu ki beni zaten. Keşke boynumdaki gerdanlıkla görseydiler. Diğerleri çoktan aralarında konuşmaya başladıklarında derin bir nefes alıp gözlerimi onlardan kaçırdım..

Vücudumun tüm ağırlığını kapıya verdikten sonra çalışanlardan birine döndüm. "Açın şu kepenkleri de gidelim," dedim, sinirle. Çalışanlardan biri yerinde hızla kıpırdanıp bana doğru ilerlemeye başladı. "Abla vallahi beni korkuttun ya... Bir sinirlisin bir iyi... Bir neşelisin bir kötü,"

HERANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin