Çetin Sanberk, oldukça karışık ve birbirleriyle harmanlanmış ailenin en büyüğüydü. Herkes ondan akıl alır, halini hatırını düzenli olarak sorar, ziyaret eder, sayarlar ve severlerdi. Ailedeki durum, babamın kariyerinde de geçerliydi. Bu yüzden elleri ve kolları her yere, herkese uzanırdı. Ünlü bir iş adamıydı. Birden fazla sektörde ismi sadece birinci sırada geçerdi. Abilerim de büyüdükçe babama yardımcı olmaya başlamışlardı. Sanberk Holding'in hisseleri iki abime de işe başladıkları gün paylaştırılmış, şirkette söz sahibi olmuşlardı.
Bu arada babamın en büyük hayallerinden biri, bir kız çocuğunun olmasıymış. İki başarısız girişimden sonra ben doğduğumda abilerimin ve annemin söylediğine göre babamı bu kadar mutlu görmemişler. Ben her zaman onun tek göz ağrısıydım. Medyada bile tanınmıyordum. Medya için, Çetin Sanberk'in bir kızı vardı ama kim olduğu, ismi ve görüntüsü bilinmiyordu. Bazı basın mensupları beni bilir, babamı tanıdığı için fotoğrafımı çekmez, haberimi paylaşmazlardı. Ki bunlar yaşanırsa, babam cezalarını en ağır şekilde keserdi. Beni fazlasıyla koruyup kollamaya çalışırdı. İki abimin de en az babam kadar koruyucu olması işlerimi her zaman zorlaştırıyordu.
Annem ise babamla her zaman bu konu için tartışırdı. Annem, abilerime sözünü geçirebilse bile babamda zorlanırdı. Babam eski kafalı bir insandır. Sürekli eskilerden bahseder, geleneklerini ve göreneklerini korumaya, uygulamaya çalışır ve bizi de ona göre yetiştirmeye çalışıyordu. Annem ise babamın tam tersiydi. Babamın kurduğu bir markanın yüzü olmak için Londra'dan Türkiye'ye gelen o zamanlar modellik kariyeri olan annem, babamla tanıştıktan sonra Türkiye'de kalmaya karar vermiş ve yine babam için modellik kariyerini sonlandırıp babama işlerinde yardımcı olmaya başlamıştı. Ayrıca kendi yürüttüğü vakıflar, dernekler ve yardım ettiği hayır kurumları var.
Bu konuda magazinin farklı görüşleri vardı. Babamın sert ve geleneksel bir adam olduğunu herkes biliyordu. Bu yüzden babamın zorla anneme mesleğini bıraktırdığı yazılmıştı. Bu gerçek değildi. Babam, annemi bu konuda hiçbir zaman zorlamamış ama annemin kariyerinden vazgeçmesi de onun işine geldiği için halinden memnundu. Annem de yazılanlara çok fazla takılmıyordu. Hala ara ara bu konular medyada tekrar gündeme gelse de annemin ya da babamın umurunda olmuyordu. Açıklama yapmaya bile gerek duymazlardı çünkü birbirlerine hala aşıklar. Kimin ne söylediğini okumazlardı bile.
"BEREN!"
Babamın beni bu kadar olayın üzerine birde abime bağırırken yakalaması çok hoş bir görüntü olmamıştı. Çetin Sanberk'in kurallarından en önemlisi, saygıda kusur etme, özellikle büyüklere.
Abimden birkaç adım uzaklaşıp ona doğru döndüm. "Baba?" dedim sanki konuşmayı yeni sökmüş bebekler gibi. "Ne bu haliniz? Hem suçlusun, hem de abine mi bağırıyorsun?!" dedi babam, sinirle ceketini çıkartmaya çalışırken göbeği buna engel oluyordu.
Fatma teyze arkasına geçip babama yardım ettiğinde sonunda ceketini çıkartabilmişti. Gerginlikle elini cebine götürüp sigara paketini çıkarıp içinden bir dal aldı. Sigarasını yakarken odanın ortasında dikilip kutuyu sehpaya attığında hepimiz onu sessizce izliyorduk.
"Biraz korkmuşlar baba. Kerim için endişeliler. Sinirden ne yaptıklarını bilmiyorlar," dedi Ezgi abla, sessizliği bozup bizim arkamızda durmaya çalışırken. Barkın abim ters bir şekilde ona baktıktan sonra Ezgi abla susmuştu.
"Korkmuşlarmış... Nasıl haber vermeden gelirsiniz, ya başınıza bir şey gelseydi diyeceğim... Geldi bile!" dedi babam sigarasından nefes alırken. "Baba, gel otur şöyle. Tansiyonun çıkacak." dedi Birkan abim koltuğu işaret ederek. "Tansiyon mu kalmış oğlum bende?! Siz neden kardeşinize bakmıyorsunuz? Birde uyuşturucuya mı başladınız?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERAN
Romance"Sessizliğin bu kadar gürültülü olacağını senden önce bilmezdim." (Kitap yetişkin içeriklidir.) 02.12.21