Verrieres'de de bir gözükmek gerekiyordu. Papazın evinden çıkarken Julien, tesadüfün bir cilvesi olarak M. Valenod ile karşılaştı. Aylığının artırıldığını ona da anlatmak fırsatını kaçırmadı.
Vergy'ye dönünce bahçeye, o da ancak ortalık tamamıyla karardıktan sonra indi. Bütün gün duyduğu o çeşit çeşit birbirinden üstün heyecanlarla gönlü yorulmuştu. Kadınların karşısına çıkacağı aklına geldikçe "Onlara da ne demeli?" diye düşünüyordu. Ruhunun o sırada, kadınların genellikle ilgiyle karşıladıkları küçük olaylar düzeyinde, tam o düzeyde olduğunun farkında bile değildi. Çok zaman Julien'i Madame Derville de, hatta Madame de Renal de anlamazdı; o da bu kadınların söylediklerinin ancak yarısını anlardı. Gözü pek yükseklerde olan bu gencin ruhunu altüst eden ihtiras dalgalarında işte böyle bir kuvvet, hatta tabir caizse böyle bir büyüklük taslama vardı. Bu garip delikanlının içinde hemen hemen her gün fırtına eserdi.
Julien, o akşam bahçeye inerken o iki güzel kuzinin düşüncelerini can kulağıyla dinlemek niyetindeydi. Onlar da Julien'i sabırsızlıkla bekliyorlardı. Her zamanki yerine, Madame de Renal'in yanına oturdu. Az sonra göz gözü görmez oldu. Julien, deminden beri yanında gördüğü, bir iskemleye dayanmış beyaz bir eli tutmak istedi. Kadın biraz tereddüt etti, sonunda elini, kızgınlık gösteren bir hareketle çekiverdi. Julien, bunu ilk ve son ihtar diye karşılamaya hazırdı; tam o sırada M. de Renal'in sesi duyuldu. "Talihin pek şımarttığı bu herifle en iyi alay, ona en iyi hakaret, onun yanında karısının elini tutmak olmaz mi? Ben, o kadar küçümseyerek baktığı ben, bunu yapacağım" dedi.
Yaratılışına pek de uymayan sakinliği o anda dağıldı. Madame de Renal'in elini vermeğe razı olmasını kalbi çarparak, başka bir şey düşünmesine imkân bırakmayacak kadar kalbi çarparak temenni ediyordu.
M. de Renal, öfkeli öfkeli politikadan söz ediyordu: Verriercs sanayi adamlarından iki üçü zenginlikte onu geride bırakmağa başlamış, belediye seçimlerinde de ona güçlük çıkarmak istiyorlardı. Madame Derville bu sözleri dinliyordu. Julien ise belediye başkanının nutkuyla büsbütün kızıp iskemlesini Madame de Renal'inkine yaklaştırdı. Karanlık bütün hareketleri gizliyordu. Julien elini, açık elbisenin örtemediği güzel kolun yanına götürmeğe cüret etti. Düşüncesinin ciddiyeti bozuldu, artık düşüncesini idare edemez oldu, yanağını o güzel kola yaklaştırdı ve dudağını ona değdirmek cesaretini gösterdi.
Madame de Renal heyecandan titredi. Kocası burnunun dibindeydi. Kadın elini hemen Julien'e verdi ve onu biraz öteye itti. M. de Renal, soysuz insanlar ve para kazanan Jacobinlerc küfürler yağdırırken Julien, avucu içindeki eli ateşli buselerle okşuyordu. Bilmem o öpücükler cidden ateşli, ihtiraslı mıydı? Herhalde Madame de Renal onları öyle diye karşılıyordu. Halbuki kadıncağız, kendi kendine bile itiraf etmeden çıldırasıya sevdiği adamın, başka bir kadında gönlü olduğu için daha o gün, o kötü gün, şüpheye meydan bırakmaz bir şekilde öğrenmemiş miydi? O gün Julien evde değilken Madame de Renal içinde sonsuz bir bahtsızlık duymuştu ve bu kendisini hayli düşündürmüştü,
![](https://img.wattpad.com/cover/294772411-288-k808962.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı ve Siyah
Ficción GeneralStendhal'in yaşanmış bir ya da iki olayı birleştirerek kaleme aldığı bu romanın baş kahramanı Julien Sorel'in yazar ile birçok yönden örtüştüğü söylenir. Orta sınıftan bir genç olan Julien, papaz okuluna devam ederken çocuklarına ders verdiği beledi...