Madame de Renal, çok şükür pek heyecana kapılmış, pek şaşırmış, bir an içinde kendisi için dünyanın her şeyi, merkezi oluveren adamın budalalığını fark edemeyecek bir hale gelmişti; böyle olmasa Julien bütün şöhretin kaybediverirdi. Ortalığın ağardığını görüp de Julien'e artık gitmesini söylerken Madame de Renal:
– Aman Tanrım! kocam bir gürültü işitti ise ben mahvoldum demektir.
Hâlâ da parlak cümleler savurmağa vakit bulan Julien, şu cümleyi hatırladı:
– Yoksa yaşadığınıza esef mi ediyorsunuz?
– Bu anda çok ama pek çok esef ediyorum! Sizi tanımış olmakla bahtiyarım.
Julien odasına, ortalık iyice ağardıktan sonra ve hiç bir tedbire aldırmaksızın dönmeyi aklınca daha. Deneyimli bir adam gibi gözükmek düşüncesine, bu çılgınca düşünceye saplanmış, en küçük davranışlarını bile bir an olsun şaşmaz bir dikkatle ince eleyip ona göre iş görüyordu. Bunun bir tek yararı oldu: Madame de Renal ile sofrada karşılaştığında davranışı bir ihtiyatlılık şaheseri olup çıkmıştı.
Madame de Renal, ona her bakışında kulaklarına dek kızarıyor ve bir an bile ona bakmadan edemiyordu. Durumunda bir tuhaflık olduğunu kendisi de fark ediyor ve bunu gizlemek için gösterdiği her gayret heyecanını bir kat daha artırıyordu. Julien, ancak bir defa gözlerini kaldırıp ona baktı. Önce Madame de Renal, Julien'in bu tedbirli davranışına hayran oldu. Lâkin arası çok geçmedi, bu biricik bakışın bir daha tekrarlanmadığını görünce telâşa düştü: "Yoksa beni sevmiyor mu?" diyordu; "ben onun yanında yaşlı bir kadınım, ondan on yaş büyüğüm." Yemek odasından bahçeye çıkarlarken Julien'in elini sıktı. Böyle olağanüstü bir aşk izleri görmenin verdiği beklenmedik sevinç, Julien'in gözlerinde bir ihtiras ateşi gibi parladı. Yemekte Madame de Renal'i çok güzel bulmuştu ve.. gözlerini kaldırmamakla beraber, bütün vaktini onu süzmek, bütün güzelliklerini birer birer incelemekle geçirmişti. Bu ateşli bakışlar Madame de Renal'i avuttuysa da bütün endişelerini gidermedi. Kadıncağız, bu endişeler sayesinde kocasına olan ihanetinden duyduğu vicdan azabını unutuyordu.
Sofrada bu koca, bir şeyin farkına varmamıştı; ama Madame Derville çok şeyler sezdi: Bir an geldi ki, Madame de Renal'in düşüp bayılıvereceğini sandı. Bütün gün Madame de Renal, dostluğundan aldığı cüretle imalı imalı konuşmaktan kaçınmayan Madame Derville'in ağzından, düşmekte olduğu tehlikeyi en çirkin şekilde gösterip korkutacak sözler dinledi. Madame de Renal, Julien'le yalnız kalmak fırsatını içi yana yana kolluyordu; ona, kendisini hâlâ sevip sevmediğini soracaktı. Huyunun hiç değişmez uysallığına rağmen birkaç defa, az kaldı, Madame Derville'e, orada bulunmakla canını sıktığını hissettirecekti. Akşam bahçede Madame Derville, ne yapıp edip Madame de Renal'le Julien'in arasına oturdu. Julien'in elini sıkıp dudaklarına götürmeyi bütün gün özlemle hayal etmiş olan Madame de Renal, ona bir kelime bile söyleyemedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı ve Siyah
Fiction généraleStendhal'in yaşanmış bir ya da iki olayı birleştirerek kaleme aldığı bu romanın baş kahramanı Julien Sorel'in yazar ile birçok yönden örtüştüğü söylenir. Orta sınıftan bir genç olan Julien, papaz okuluna devam ederken çocuklarına ders verdiği beledi...