Acemi bir kuyumcu, bu elması yontarken en parlak kıvılcımlarından birkaçını mahvetmiş. Orta çağda, o kadara da gitmeyelim, daha Richelieu zamanında, bir Fransız, isteme kuvveti olan bir adamdı.
MIRABEAU
Julien, Marquis'yi ateş püskürür bir halde buldu. O büyük soylu kişi ömründe hayatında belki de ilk defa olarak nezaket, terbiye dışına çıktı. Julien'e, ağzına gelen küfürleri yağdırdı. Julien şaştı, sinirlendi ama duyduğu minnettarlık hissi sarsılmadı. "Çoktan beri seve seve kurduğu ne güzel hülyaları vardı; zavallı adam bir anda hepsinin yıkılıverdiğini görüyor! Ama bir cevap vermeliyim, susmam öfkesini büsbütün artırır." Vereceği cevabı, ezbere bildiği Tartufe rolünde buldu.
– Ben bir melek değilim... Size iyi hizmet ettim, bunun karşılığını bana cömertçe verdiniz... Size minnettardım ama yirmi iki yaşımdayım... Bu evde benim düşündüklerimi anlayan bir siz vardınız, bir de o sevimli....
Marquis bağırdı:
– Canavar! Sevimli! Sevimli! Siz onu sevimli bulduğunuz gün, bu evden kaçmalıydınız.
– Kaçmak istedim; o zaman sizden Languedoc'a gitmek için izin istedim.
Marquis ateş püskürerek dolaşmaktan yorulmuş, ıstıraptan kımıldayamayacak bir hale düşmüştü; bir koltuğa yığıldı; öylece kaldı. Julien onun kendi kendine: "Hayır, kötü bir insan değil!" diye söylendiğini duydu. Hemen diz üstü düşerek:
– Hayır, ben size karşı kötü bir insan değilim.
Bu davranışından son derece utanıp hemen ayağa kalktı. Marquis gerçekten şaşkın bir halde idi. Julien'in bu hareketini görünce yine, bir arabacı ağzına yakışacak pis pis küfürler savurmaya başlamıştı. Böyle ilk defa olarak bu kadar bayağı sözler söylemek, bilinmez, belki de ona bir eğlence oluyordu.
– Kızımın adı Madame Sorel olacak ha! Kızım bir duchesse olmıyacak ha!
Bu iki fikir kafasında böyle açıklıkla belirince M. de La Mole ıstıraptan kıvranıyor, artık hislerine, hareketlerine hâkim olamıyordu. Julien dayak yiyeceğinden korktu.
Marguis biraz aklı başına geldiği zamanlarda felâketine alışır gibi oluyor, o zaman Julien'e, oldukça mâkul sitemlerde bulunuyordu:
– Kaçmalıyınız, Monsieur, kaçmalıydınız. Göreviniz kaçmaktı... Siz, dünyanın en aşağılık adamısınız...
Julien masa başına gidip bir kâğıda şu mektubu yazdı:
"Çoktan beridir hayat benim için dayanılmaz bir şey oldu, kendi elimle ona artık son veriyorum. Ölümüm yüzünden konakta çıkacak rahatsızlıktan beni affetmesini Marguis cenaplarından, en derin saygı, en hudutsuz minnettarlık hislerimle rica ederim."
![](https://img.wattpad.com/cover/294772411-288-k808962.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı ve Siyah
Ficción GeneralStendhal'in yaşanmış bir ya da iki olayı birleştirerek kaleme aldığı bu romanın baş kahramanı Julien Sorel'in yazar ile birçok yönden örtüştüğü söylenir. Orta sınıftan bir genç olan Julien, papaz okuluna devam ederken çocuklarına ders verdiği beledi...