Her günkü olayların tuhaf yanı gözlerimizi alır da
ihtirasların asıl felaketini görmez oluruz.
Barnave
M. de la Mole için hazırlanmış odanın, kral gittikten sonra, yine eski eşyasını yerleştirirken Julien, dörde katlanmış, gayet kalın bir kâğıt buldu. Birinci sayfasının altında şu satırları okudu:
Senato azasından, *** nişanları chevalier'si, v.s v.s., S. E. M. le Marquis de la Mole'e.
Bu, bir aşçı kadının elinden çıkmış gibi koca koca harflerle yazılmış bir dilekçeydi.
"Monsieur Le Marquis,
Bütün hayatım boyunca dinimizin buyruklarından ayrılmadım. Uğursuz 93 yılında Lyon şehri kuşatılıp üzerine bombalar yağdırıldığı zaman ben de Lyon'da idim. İbadette kusurum yoktur; her pazar mahallemin kilisesine, ayine giderim. Her yıl paskalyada, perhizde kusur etmem, uğursuz 93 yılında da perhiz tuttum. Yemeklerimi pişiren kadın, ihtilâlden önce çok uşağım, hizmetçim vardı, cuma günü et yemezdim. Verrieres'de herkesin saygısını kazandım, bu saygıya cidden layık olduğumu da söyleyebilirim. Dinî alaylarda sayvanın altında, muhterem pederle, bay belediye başkanının yanında yürürüm. Tören günlerinde, kendi paramla aldığım mumu yakıp elimde taşırım. Paris'te maliye bakanlığında, söylediklerimin doğruluğunu gösteren belgeler vardır. M. le Marquis'den, Verrieres piyango baş satıcılığının bana verilmesini rica ediyorum. Şimdiki baş satıcı pek hasta olduğundan yeri, her ne şekilde olursa olsun, açılacaktır; zaten seçimlerde liberallere oy verir vb.
De Cholin"
Bu dilekçede, De Moirod imzasını taşıyan ve: "Sadık tebaadan M. de Cholin'den dün de söz etmek şerefine erişmiştim" diye başlayan bir çıkma vardı. Julien kendi kendine: "Bak, Cholin budalası bile bana ne yoldan gitmek gerektiğini gösteriyor." dedi.
Kral, Agde piskoposu, Marguis de la Mole, on bin şişe şarap üzerine, Moirod zavallısının attan düşmesi ve nişan almak umuduyla tam bir ay yatıp evinden çıkmaması üzerine bir yığın yalanlar uydurulmuş, aptalca sözler söylenmiş, gülünç tartışmalara girişilmişti. Fakat kralın gittiğinin haftasında bütün bunlar unutulup yalnız kerestecinin oğlu Julien Sorel'in fahrî muhafız bölüğüne inat olarak sokulması, bu son dereceyi bulan hayâsızlık hatırlarda kalmıştı. Sabah, akşam kahvede sesleri kısılıncaya kadar eşitlik fikrini yaymağa çalışan zengin kumaş fabrikatörlerinin bu konuda söylediklerini bir dinlemeli idi! Bu edepsizce iş hep o Madame de Renal denilen burnu büyük kadının işi değil miydi? Neden yapmıştı? Anlamayacak ne var? O küçük Abbe Sorel'in güzel gözleri, pembe yanakları, niçin yaptığını istenildiğinden daha iyi anlatmıyor mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı ve Siyah
Ficción GeneralStendhal'in yaşanmış bir ya da iki olayı birleştirerek kaleme aldığı bu romanın baş kahramanı Julien Sorel'in yazar ile birçok yönden örtüştüğü söylenir. Orta sınıftan bir genç olan Julien, papaz okuluna devam ederken çocuklarına ders verdiği beledi...