Julien'i tekrar hapishaneye götürünce, ölüm cezası mahkûmlarına mahsus bir odaya soktular. Her zaman en küçük şeylerin bile farkına vardığı halde bu sefer kuleye çıkmadığına dikkat etmedi. Ölmeden önce bir kere daha Madame de Renal'i görebilir, bu bahtiyarlığa ererse ona ne söyleyeceğini düşünüyordu. Kadın elbette onu susturmak istîyecekti; o halde Julien'in daha ilk kelimede bütün pişmanlığını anlatabilmesi lazımdı. Böyle bir hareketten sonra benim onu, yalnız onu sevdiğime nasıl inanır? Hem benim onu öldürmek isteyişim gözümün yükseklerde olduğundan yahut da Mathilde'i sevdiğimden ileri geldi.
Yatağa girince çarşafın kaba bir bezden olduğunu farkedince aklı başına geldi. "Ha! dedi, ölüm mahkûmu olduğum için zindana atılmışım. Doğru."
Comte Altmira anlatmıştı: Danton kafası kesilmeden bir gün önce o kalın sesiyle: "Tuhaf! demiş, giyotine edilmek fiilinin her zamanı çekilemiyor; giyotine edileceğim, giyotine edileceksin deniyor da giyotine edildim denmiyor."
Julien devam etti: "Niçin denmesin? Bir ahret varsa, o da pekâlâ denir... Ama bir ahret var da karşıma Hıristiyanların Allah'ı çıkarsa yandığım gündür. O, müstebitin biri, müstebit olduğu için de hep öç almak peşinde; kitabı hep en ağır cezalarla dolu. Onu hiç sevmedim, hatta kimsenin onu samimî olarak sevdiğine inanamadım. (Hiç acıma nedir bilmez Kitabı Mukaddes'in birçok parçalarını hatırladı). Beni fena halde cezalandırır."
Ya karşıma Fenelon'un Allah'ı çıkarsa! O bana belki: "Sen çok sevdiğin için çok günahın bağışlanacak..." der.
Ben gerçekten çok mu sevdim? Evet, Madame de Renal'i sevdim ama ona karşı hareketim çok feci oldu. Her işimde olduğu gibi o işte de basit, mütevazı meziyeti bırakıp parlak olan şeylere koştum. Ama neler umabilirdim!.. Bir harp çıkarsa süvari alayı; sulh zamanında elçilik kâtibi; sonra elçi.. çabucak politika işini kavrar, o mevkie geçerdim... Bir budala bile olsam, Marquis de La Mole'un güveyi için korkulacak rakip mi bulunur? Bütün budalalıklarım hoş görülür, daha doğrusu birer meziyet sayılırdı. Değeri büyük, Viyana'da, Londra'da saltanat süren bir adam...
– Pek öyle değil, bayım, üç gün sonra giyotin.
Julien kafasında bir alay gibi beliren bu düşünceyi gülerek karşıladı. "Hakikati ararsan bir insanın içinde iki kişi vardır, dedi. O alaylı sözü de kim düşünüp söyledi?"
İçinde kendisine karşı çıkan ikinci kişiye: Evet, dostum, dedi, üç gün sonra kafam kesilecek. M. de Cholin, Abbe Maslon'la ortaklaşa bir pencere kiralayıp kafamın nasıl kesileceğini seyredecekler. Bakalım, pencerenin kiralanması işinde, bu iki sayın zatın hangisi öbürünü yere çalacak?
Rodtrou'nun Venceslas tragedyasından şu parça hatırına geliverdi:
LADlSLAS
![](https://img.wattpad.com/cover/294772411-288-k808962.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı ve Siyah
Ficción GeneralStendhal'in yaşanmış bir ya da iki olayı birleştirerek kaleme aldığı bu romanın baş kahramanı Julien Sorel'in yazar ile birçok yönden örtüştüğü söylenir. Orta sınıftan bir genç olan Julien, papaz okuluna devam ederken çocuklarına ders verdiği beledi...