Keyifli okumalar!
Hayatımızda bazen ne söyleyeceğimizi bilemediğimiz anlar olurdu. Dilimiz düğümlenir, aklımız suskunlaşırdı. İşte şu an tam olarak öyle bir anın içindeydim. Pelin'in gözlerindeki duygular şaşkınlıktan korkuya, oradan da hayal kırıklığına evrilirken ne diyeceğimi bilemiyordum.
Pelin bilinçsizce bir adım gerileyerek duvara yaslandığında ağzı açık bir şekilde bana bakmaya devam ediyordu. Hiçbir şey söylemiyordu ya da belki de söyleyemiyordu.
Sağ elim havaya kalkıp ona doğru uzanırken titremeye başlamıştı. "Pelin, açıklamama izin ver lütfen. Şu an neler hissettiğini biliyorum, sakin ol." dedim. En yakın arkadaşım bana böyle bakarken içimde bir kaybetme korkusu oluşmaya başlamıştı.
"Ne hissettiğimi biliyor musun? Nasıl bilebilirsin ki?" diye sordu sonunda konuşabildiğinde.
"Biliyorum. Bir süredir bu anı düşünüyordum." dedim.
Pelin'in mavi gözleri kocaman açıkken "Simay sen biraz önce tavanda açılan bir boşluktan düştün, farkında mısın?" diye sordu.
Sıkıntıyla derin bir nefes alarak "Evet, farkındayım. Açıklayacağım." dedim.
"Bunun nasıl bir açıklaması olabilir ki?" diye sordu Pelin. Yüzünde hayatındaki en saçma şeyi duymuş gibi bir ifade vardı.
"Sadece dinle." dedim. Nasıl açıklayacağımı bilmiyordum fakat artık bunu Pelin'den saklayamazdım.
Pelin yatağıma oturarak sırtını yatak başlığına yasladı ve kollarını göğsünde kavuşturup beklentiyle bana baktı. Gergin bir şekilde karşısına oturduğumda bakışlarımı ellerime çevirmiştim.
"Bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama önce şunu bilmelisin; bunu senden saklamayı hiçbir zaman istemedim. Yani ilk zamanlarda zaten kendim bile inanmakta zorlanmıştım ve sana bunu anlatırsam delirdiğimi düşüneceğinden korktum." dedim bakışlarımı gözlerine çevirerek. Merakla beni dinliyordu fakat hiçbir şey söylemeden bana bakmaya devam ettiği için gerginliğim azalmamıştı.
"Ben başka bir evrene gidiyorum. O dövme yüzünden." dedim. Pelin'in yüzünde soru dolu bir ifade oluşurken kısa süre içinde neden bahsettiğimi anladı.
"Başka bir evren mi?" diye sordu. Ardından "Benimle birlikte yaptırdığın dövme mi?" diye ekledi şaşkınlıkla.
"Evet. Başka da dövme yaptırmadım zaten." dedim.
"A-ama bana öyle bir şey olmadı? Sana neden oldu?" diye sordu. Bunu söylersem hayal kırıklığına uğrar mıydı? Onu üzmek istemiyordum. Üstelik sevdiği çocuk da oraya giderken kendisinin gidememesi onu dışlanmış gibi hissettirebilirdi.
"Bu biraz karışık." dedim. "Sebebini tam olarak ben de bilmiyorum ama bir kapı var. Başka bir evrenle bizim dünyamızı birbirine bağlıyor. Diğer evrene gidecek kişileri o kapı seçiyormuş ve Dövmeci'nin söylediğine göre beni de o kapı seçmiş. Uzun bir süre orayı reddettim ve kurtulmak için yollar aradım ama bunun geri dönüşü yokmuş."
Pelin dikkatlice beni dinlerken beklediğim o soruyu sordu. "Peki o kapı neden beni de seçmedi?"
Sıkıntıyla derin bir nefes alırken "Bilmiyorum. Beni neden seçtiğini de bilmiyorum ama Dövmeci bunun oraya gitmeye hazır olmakla ilgili olduğunu söylemişti." dedim. Bunu bana aslında Dövmeci değil, Egehan söylemişti fakat şimdilik bunu bilmesine gerek yoktu.
Pelin'in gözleri dalgınlaşırken "Hâlâ inanamıyorum. Bu bana çok imkansız geliyor." diye mırıldandı. Buna ben bile yeni yeni alışmaya başlamışken böyle düşünmesi çok normaldi.
![](https://img.wattpad.com/cover/245311301-288-k255495.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf Dövmecisi
FantasyKaranlık sokakların birinde, kenar köşede kalmış bir dövmeci, yıllardır saklanan bir sırrı korumaya çalışıyordu. Burası normal bir dövmeci gibi görünen ama normallikle uzaktan yakından alakası olmayan bir yerdi. Dükkan göz önünde olmasa da kime sors...