Oy ve yorumlarınız için çok teşekkürler ❤️
Keyifli okumalar!
Acı çekerken zaman çok yavaş akıyordu. Sanki bir asırdır dişlerimi sıkıyormuş gibi hissediyordum. Odaya verilen gaz, parti gecesi salona verilen gazla aynı olmalıydı çünkü o zaman da dövmemde tıpkı böyle süründürücü bir acı hissetmiştim.
Dudaklarımdan engel olamadığım küçük bir çığlık kaçtı. Dövmemin sadece silindirle alınabileceğini bilmesem şu an tenimden kazınmaya başladığını düşünebilirdim. Bu gazı vermelerinin amacı neydi? Dövmeleri daha kolay alabilmek mi? Yoksa diğer evrene gitmemize engel olmak mı?
İkinci seçenek benim için gerçekten büyük bir sorundu çünkü işe yaramayacağını bilsem de Alkın'a nerede olduğumu açıklayabileceğim tek yerdi. Oraya gitmem gerekiyordu.
Ne kadar zamandır burada olduğumu bilmiyordum. Sabah olmuş muydu yoksa gecenin karanlığı hâlâ devam ediyor muydu? Her halükârda benim için her zaman geceydi. Loş, sarı bir ışıkla yetinmenin yanında yalnızdım da. Keşke en azından Yaprak'la aynı yerde tutuluyor olsaydık.
Kapının dışında adım sesleri duyduğumda kıvrıldığım yataktan zorlukla doğruldum. Bir süre önce odaya verilen gaz kesilmişti fakat omzumdaki korkunç yanma henüz dinmemişti.
Kapının kilidi iki kez döndü ve eski demir kapı yavaşça dışarı doğru açıldı. Yüzünde her zamanki itici gülümsemesiyle İdil içeri girdiğinde ona bıkkınlıkla baktım.
"Günaydın!" dedi son heceyi uzatarak. "İyi uyuyabildin mi kardeşim?"
"Niye geldin İdil? Bari ölmeden önce biraz huzur verseydin." diye karşılık verdim soğukça.
"Öldüğünde yeterince huzurlu ve sessiz bir yerde olacaksın zaten. Kalan vaktini biraz da olsa kardeşine ayırabilirsin, değil mi?"
"Değil." derken gözlerimi devirdim.
Kıkırdarken "Seni her zaman komik ve şakacı buldum. Bu haldeyken bile mizah anlayışın yerinde." dedi keyifle. Uzun koyu saçlarını omuzlarından geriye atarak kollarını göğsünde kavuşturdu. Rahatsız edici derecede donuk olan yeşil gözleri beni tararken "Ne istiyorsun İdil?" diye sordum.
"Aslında senden istediğim her şeyi aldım ama..." derken dudaklarını büzdü. "Yeteri kadar huzursuz görünmüyorsun. Bu hoşuma gitmedi."
"Beni neden cezalandırmaya çalışıyorsun?" diye sordum saf bir merakla. Bunu gece acıyla kıvranırken fark etmiştim. Bana karşı tavırlarında hep fark etmemi beklediği bir cezalandırma isteği var gibiydi. "Pelin'le olan arkadaşlığım yüzünden mi? Seni tanımıyordum ve o zamanlar yaşananlardan da haberim yoktu."
"Bu da bir etken tabii ki. Haberinin olup olmaması umrumda değil. Eğer her şeyi öğrendikten sonra onunla arkadaşlığını bitirseydin, sana yine de bir şans verecektim. Aynı kandan olmamız adına... Ama sen ona destek olmaya, yaptıklarını onaylamaya ve sevgilimle onun arasını yapmaya devam ettin." dedi. Son cümlede dişlerini sıkmıştı.
"Egehan artık senin sevgilin değil."
"Egehan hep benimdi ve benim olmaya da devam edecek! Kimse onu elimden alamaz! Evet, dikkati çok kötü bir şekilde dağıldı ama bana geri dönecek." dediğinde bu takıntısından ürkmüştüm.
"Bu düşünceye nereden vardın?" diye sordum sakin bir sesle.
İdil güldü. Gözlerinde tuhaf parıltılar vardı. "Bunu zaten biliyordum ama dün gece bana attığı mesajla tamamen emin oldum. Tekrar benimle olmak istiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf Dövmecisi
FantasiKaranlık sokakların birinde, kenar köşede kalmış bir dövmeci, yıllardır saklanan bir sırrı korumaya çalışıyordu. Burası normal bir dövmeci gibi görünen ama normallikle uzaktan yakından alakası olmayan bir yerdi. Dükkan göz önünde olmasa da kime sors...