Oy ve yorumlarınız için çok teşekkürler ❤️
Keyifli okumalar!Nefes nefese ıssız sokakta koşarken yanmaya başlayan ciğerlerim ve bacak kaslarım bana durmam için yalvarıyorlardı fakat şu an onları dinleyemezdim.
"Hadi! Çabuk ol!" Peşimizdekilerin bağırış sesleri hâlâ duyuluyor olsa da bize yakın değillerdi. Önümüzdeki duvarı da aşarsak onlardan kaçmayı başaracaktık. İki metrelik duvarın üzerine çıktığında bana baktı ve elini uzattı.
Bakışlarım onun eli ve yüzü arasında giderken sadece üç saniye düşündüm ve elini tuttum. Beni duvarın üstüne çektiğinde saniyeler sonra karşı tarafa atlayıp karanlığa karışmıştık.
Üç gün önce|
Yatağımın üzerinde ceset gibi uzanırken saatler süren ağlamam sonunda durmuştu. Bu öğrendiğim yeni bilgi babamın katil olması kadar ağır olmayabilirdi fakat yine de böyle bir şeyi kabullenebilmem mümkün değildi. Bir kardeşim vardı ve o kişi İdil'di. Artık daha kötü ne yaşayabilirdim ki?
Gece boyunca telefonum sürekli titremişti. Bir sürü arama ve sayamadığım kadar çok mesaj gelmişti fakat ben hiçbirine bakmamıştım. Hayattan tamamen soyutlanmak istiyordum.
Annem geldiğinde uyuma taklidi yapmış ve benimle konuşmasına engel olmuştum. Birkaç kez odama uğramıştı fakat uyku numarama devam etmiştim. Yeterince üzgündüm, bir de onun üzülmesini kaldıramazdım.
Bu uyku numarası sabah olduğunda işlemeyecekti ve annemle konuşmak zorunda kalacaktım. Peki ona ne söyleyebilirdim? Bak anne, şimdi söyleyeceklerime çok takılma ama babamın öldü sandığımız çocuğu yaşıyor; ha bir de babamın katil olması gibi küçük bir detay da var mı diyecektim?
Aslında neden çekiniyordum? Babam bütün bunlardan utanmıyorsa benim de anlatmaya çekinmeme gerek yoktu. Sonra yaşanacaklar da benim sorumluluğumda değildi. Derinlere saklamaya uğraştığım ispiyoncu kişiliğim yüzeye çıkmak için can atmaya başlamıştı. Ben burada tek başıma acı çekerken babamın hiçbir şey yokmuş gibi annemin yüzüne bakmaya devam etmemesi gerekiyordu.
Sabah anneme her şeyi anlatmaya karar vererek huzursuz bir uykuya dalarken aklımda ne yazık ki kan bağımın olduğunu öğrendiğim İdil vardı.
<<<•>>>
"Simay annene hiçbir şey anlatamazsın!"
Sabah babamın odaya girip beni uyandırmasıyla başlayan kötü günüm, aynı kötülükte devam ediyordu.
"Neden anlatamıyorum baba? Annemin tüm bu olanları bilmeye hakkı var bence." dedim sinirle.
Babam öfkeyle gözlüğünü düzeltirken "Sence ben keyfimden mi saklıyorum? Eğer en küçük şeyden bile haberi olursa hayatı tehlikeye girer, farkında değil misin?" diye karşılık verdi. "Seni korumayı başaramadım, bari anneni korumama izin ver."
Hissettiğim kırgınlıkla ona baktım. Belki haklı olabilirdi fakat kendimi annemin yerine koyunca bu isteğini doğru bulmuyordum. Bir benzerini ben de yaşamıştım ve ciddi anlamda ihanete uğramış gibi hissediyordum.
"Sen bu işlere nasıl bulaştın baba? Onun annesi yüzünden mi?" diye sordum İdil'in annesini kastederek.
Babam derin bir nefes alıp verdi ve yatağımın kenarına oturup ellerimi kavradı. "Hayır, Verda ölene kadar yaşanan pek çok şeyden haberim bile yoktu. Ayperi'nin dövmeli olduğunu Verda ölmeden bir süre önce öğrenmiştim ve onu korumak istedim ama Ayperi izin vermedi. Ben de daha fazla kurcalamadım. İdil'in varlığını altı sene önce öğrendiğimde çok büyük bir şok yaşadım. Verda'nın hamile olduğunu biliyordum fakat öldüğünde bebeği de kaybettiğimi sanmıştım. En azından Verda'nın babası öyle söylemişti." dedi. Yüzünde pek ifade olmasa da gözlerinde özlem ve acı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf Dövmecisi
ФэнтезиKaranlık sokakların birinde, kenar köşede kalmış bir dövmeci, yıllardır saklanan bir sırrı korumaya çalışıyordu. Burası normal bir dövmeci gibi görünen ama normallikle uzaktan yakından alakası olmayan bir yerdi. Dükkan göz önünde olmasa da kime sors...