Oy ve yorumlarınız için çok teşekkürler ❤️
Keyifli okumalar!
Tören, büyük bir ziyafetle devam etmişti ve bu ziyafetten krallıkta yaşayan halk da faydalanmıştı. Her şey tam olarak masallardaki gibiydi. Düğün sırasında olmasa da düğünden önce kötü bir karakter beni ziyaret etmiş ve huzurumu bozmaya çalışmıştı fakat benim masalımda o kötü karakterin tuzağına düşen bir iyi karakter olmayacaktı. Kimseye zarar gelmemesi için ne gerekiyorsa yapacaktım.
Yavaş yavaş buradaki zamanımın daraldığının farkındaydım. Bu yüzden Ayhan ve Eris'le bir köşeye çekilmiş sohbet eden Alkın'ın yanına giderek elini tuttum. Alkın'ın başı hemen bana dönerken sıcacık gülümsedi ve elimi sıktı.
"Yakında buradan ayrılacağız. Sadece, dikkatli olmanızı söylemek istedim. Sizi ne zaman almaya çalışacaklarını bilmiyorum ama tuzak hazırlamaya başlamışlardır. Sıradaki kişi Felix olabilir." dediğimde Egehan da yanımıza gelmiş fakat söylediğim cümleden hiç etkilenmemişti.
Alkın merakla "Nereden biliyorsun? Neden özellikle o?" diye sordu.
Egehan rahat bir şekilde "Sence? Varis hâlâ bana aşık olduğu için olabilir mi? Aslında ilk beni almasını beklerdim ama kardeşini daha çok seviyor sanırım." dediğinde alayla gülerek "Tabii." dedim. "Ayrıca sana aşık değil, saplantılı ve senin için bir planı var ama ne olduğunu öğrenemedim."
"Elinden geleni ardına koymasın." dedi Egehan.
Hafif bir sinirle "Saçmalama Felix, gerçekten tuhaf bir şey planlıyor. Senin ona döneceğinden çok emin." dediğimde Egehan elini havada 'boş ver' dercesine salladı. Bu çocuğun rahatlığı beni delirtecekti.
Eris içkisinden bir yudum alıp "Bu arada şu Kara Yılan nasıl biri? Tipi neye benziyor? Düğünden önce soracaktım ama fırsat olmadı." diye sordu.
Biraz düşündükten sonra "Sarışın ve yeşil gözlü. Oldukça yaşlı. Yüzünde sakal veya bıyık yoktu ve boynunda yılan şekilli bir broş vardı. Dikkatli bakınca ona çok benzediğini fark edebilirsiniz." dedim İdil'i kastederek. "Onunkisi gibi rahatsız edici bir havası vardı. Umarım görmezsiniz ama görürseniz de ne kastettiğimi anlarsınız."
Alkın donuk bir sesle "Onunla yüz yüze geldiğini bilmek çok rahatsız edici." dediğinde parmaklarımla elini okşadım.
Sıkıntıyla "Bence bebek hakkındaki kehaneti öğrendi. Onu almak istiyor." dediğimde Alkın dışındakiler şaşkınlıkla bakmaya başladılar.
Alkın'ın eli sıkılaştı. "Alacağı tek şey götüne bir tekme olacak."
Egehan ise "Kehanet mi? Ne kehaneti?" diye sorduğunda onlara bundan hiç bahsetmediğimi hatırladım.
"Bebek, bir kehanete göre, Karanlık Prens'miş. Yapacağı seçime göre yıkım getirebilirmiş. Çok güçlü olacakmış ve karanlık ona hizmet edecekmiş." diye açıkladım.
Egehan yüzünü buruşturarak "Zaten ikinizden normal bir şey çıksa şaşardım." dediğinde ters ters ona baktım.
"Ve sen bunu şimdi mi söylüyorsun?" diye sordu Eris ona aldırmayarak.
"Daha önceden söyleseydim ne yapacaktın Corvina?" diye sordum. Yapılacak bir şey olmadığının farkındaydım. Çeşitli önlemler alacaktık fakat bu önlemlerin ne kadar işe yarayacağı meçhuldü. Eris sertçe bakışlarını üzerimde gezdirirken gözleri elimde duraksadı.
"Damarların kararıyor." Alkın, Egehan ve Ayhan'ın da gözleri ellerime odaklandı. Şatoya gelmeden önce başlamıştı ve ara sıra azalsa da ilerlemeye devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf Dövmecisi
Viễn tưởngKaranlık sokakların birinde, kenar köşede kalmış bir dövmeci, yıllardır saklanan bir sırrı korumaya çalışıyordu. Burası normal bir dövmeci gibi görünen ama normallikle uzaktan yakından alakası olmayan bir yerdi. Dükkan göz önünde olmasa da kime sors...