10k okunmaya ulaşmışız! Okuyan, oy veren ve yorum yapan herkese çok çok teşekkür ederim❣️
Keyifli okumalar!Karşımda duran kahverengi saçlı, sarı gözlü adama bakarken ne hissedeceğimi bilemiyordum. Aslında içten içe yoklayan bir öfke, damarlarımda yükselmeye başlamıştı. Aradığımız kişi bunca saattir yanımızda mıydı yani? Alkın'ın ruhu saniyeler geçtikçe daha da karanlığa hapsolurken o bizden saatleri çalmıştı.
Öfkeyle yumruklarımı sıktım. "Bu yaptığın bencillikti. Zamana hiç olmadığı kadar çok ihtiyacımız var ve sen dalga geçer gibi bizi oyalayıp kendi işlerini yaptırıyorsun." dedim.
Sarı gözlü adam gülümsedi. "Sizi ilk defa görüyordum ve doğal olarak size güvenemezdim. Belki size yardım ettiğim an kaçıp gidecek ve bana yardım etmeyecektiniz. Bu riski göze alamazdım." dedi. Haklı olabilirdi fakat bu bencil olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
Eris sabırsızca "Peki yardım ettik. Şimdi bize orayı nasıl bulabileceğimizi söyle." dediğinde sarı gözlü adam güldü.
"Önce tanışmaya ne dersiniz? Sonuçta aramızda bir etkileşim oldu, değil mi?" derken yoğun bakışları Eris'in üzerindeydi.
Eris dişlerini sıkarak "Vaktimiz yok!" dediğinde sarı gözlü adam tek kaşını kaldırdı.
"Ben başlayayım o zaman. Adım Amedeo." dedi.
Egehan fısıldayarak "Sana onu kendi haline bırakalım, manyağın teki dememiş miydim? Allah'ım tam bir insan sarrafıyım." dediğinde iç çektim.
"Haklısın, belki de seni dinlemeliydik." dedim. Vaktimiz daralıyordu fakat adam hâlâ durumun ciddiyetinin farkında değildi.
Eris öfkeyle bakmaya devam ederken Amedeo devam etti. "Yirmi bir yaşındayım. Lanetten önce bir şövalyeydim."
Adam sanırım çok yalnız kalmıştı ve zorla bizimle tanışmaya çalışıyordu. Kendimi dizginlemeye çalışarak "Corvina adını söyle hadi." dediğimde Egehan kaşlarını çatarak bana baktı.
Eris bana dönüp küçümseyerek "Bu yükü omuzlarımdan aldığın için sağ ol." dediğinde Amedeo güldü.
"Demek adın Corvina. Ne hoş bir isim." dedi bakışlarını Eris'ten çekmeyerek.
Egehan "Bizimkileri de öğrenmek istemiyor musun?" diye sorduğunda Amedeo gülümsedi ve "Açıkçası ilgilenmiyorum. Benim ilgimi daha çok kaosun elçisi çekiyor." dedi. Sarı gözleri tekrar Eris'e dönmüştü. "Ama tabii adınızı söylemek isterseniz sizi engellemem. Siz de görgü kurallarını yerine getirmiş olursunuz."
Sıkıntıyla inledim. "Ben Meira, o da Felix. Lütfen artık bize o lanet giresice evin yerini söyler misin?" dedim. Sesim istemsizce yükselmişti fakat umrumda değildi.
Amedeo iç çekerek sarı gözlerini bana dikti. "Söylerim tabii ama bu, oraya girebileceğiniz anlamına gelmez. Karanlık Ruhlar Evi'ne girmek de oradan çıkmak kadar zordur." dedi.
"Ne yapmamız gerekiyor?" diye sordum.
"Ölecek kadar depresif ve karanlık bir ruh haline girmeniz gerekiyor." dediğinde kalbime bir sancı girdi. Alkın böyle mi hissetmişti? "Aradığınız kişi büyük ihtimalle böyle hissetti." dedi aklımı okuyarak.
Eris kaşlarını çatıp "Birini aradığımızı nereden biliyorsun?" diye sorduğunda Amedeo "Oraya birini bulmak dışında başka neden girmek isteyesiniz ki?" diye karşılık verdi.
"Oraya girmenin başka bir yolu yok mu yani?" diye sordum umutsuzca.
Amedeo başını sallayarak "Yok. O ev, karanlık süvariler ortaya çıktığında kısa bir süreliğine görünür. Süvarilerin ortaya çıkması için de ruhunuzdaki derin acıyı hissetmeleri gerekir. Bunun için de büyük bir acı yaşamanız şart." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf Dövmecisi
FantasyKaranlık sokakların birinde, kenar köşede kalmış bir dövmeci, yıllardır saklanan bir sırrı korumaya çalışıyordu. Burası normal bir dövmeci gibi görünen ama normallikle uzaktan yakından alakası olmayan bir yerdi. Dükkan göz önünde olmasa da kime sors...