37|Zor Bir Gece

1.1K 118 34
                                    

Keyifli okumalar!

     Dağınık salona büyük bir sessizlik hakimdi. Yaprak'ın artık gözünü açık tutacak kadar bile hali kalmamıştı ve Egehan tam anlamıyla çökmüş görünüyordu.

Bundan sonrası bence bizi kesinlikle aşardı. "Başına bela almadan annene haber vermemiz gerekiyor Yaprak." dedim. Alkın sertçe bana bakarken Pelin "Simay haklı. Bundan sonrası fazlasıyla tehlikeli." diyerek bana katıldı.

Eris kollarını göğsünde kavuşturarak "Ve tuzak dolu." diye ekledi.

Yaprak halsiz bir şekilde "Olmaz. Nasıl söyleyeceğim ona 'oğlun öldü hem de ben öldürdüm' diye? Ben giderim. Siz gelmeyin, yeteri kadar tehlikeye girdiniz zaten." dedi.

"Konu bizim tehlikeye girip girmememiz değil. Buradaki hedef sensin ve şu an seni tuzağa çekmek istiyorlar. Ayrıca...annen sandığından daha fazla şey biliyor olabilir." dedim.

Yaprak gözlerini aralayarak "Ne demek istiyorsun?" diye sordu.

Kısaca Alkın'a baktığımda gözlerinde uyarı dolu bir ifade gördüm fakat umursamadım. Bence artık birbirimizden bu konuda bir şey saklamamalıydık. "Biz Alkın'la bir şey duyduk. Annenle onun babası İzciler'den haberdarlar ve Toprak'ın İzci olduğunu biliyorlar. Biz de onlar konuşurken öğrendik. Seni ve Alkın'ı Toprak'tan korumaya çalışıyorlarmış bir süredir." diye açıkladım.

Egehan acıyla güldü. "İzci ne demek ya? Toprak neden ikizini tehlikeye atsın?" diye sorduğunda bu sefer Yaprak halsizce güldü ve "Bu ilk seferi değil." dedi. "Toprak'ı tanımıyorsun Egehan."

"Bunca yıldır rol mü yaptı yani?" diye sordu Egehan.

"Sana nasıl davranıyordu bilmiyorum ama bu gece ben onu öldürmeseydim o beni öldürecekti. Daha önce yapmayı denediği gibi." dedi Yaprak kısık sesle.

Yutkunmaya çalıştım fakat duyduklarım bunu zorlaştırıyordu. Toprak gerçekten de bize üç yıldır rol yapmıştı. Yaprak'ın sessizliğinden dolayı ona kolaylıkla inanmıştık.

Egehan ağzında bir küfür mırıldanırken bize arkasını döndü. Onun için her şey çok daha zordu. Ben son zamanlarda Toprak'tan uzaklaşmaya başlamıştım fakat Egehan'da böyle bir durum yoktu. Hâlâ onun en yakın arkadaşıydı.

Yekta Yaprak'ın kolunu sıvazlarken "Gitmeyelim. Bunun tuzak olduğu çok açık ama öyle olmasa bile Toprak'ı görmek sana iyi gelmeyecek." dedi.

Yaprak zorlukla ayağa kalktı. Yekta tutmasa her an bayılabilirmiş gibi görünüyordu. "Oraya gideceğim. Tuzak olup olmaması umrumda değil. Toprak'ı son kez görmem gerek." dedi.

"Tamam. Ben de seninle geliyorum." dedi Alkın. "Siz gelmeyin. Eğer bizden haber alamazsanız babamla Meltem Teyze'ye haber verirsiniz."

"Saçmalama. Sadece ikiniz mi gideceksiniz? Sizi hemen yakalarlar." dedim sinirle.

Alkın sıkıntılı bir nefes vererek "Hepimizi ele geçirmelerinden iyidir. Ayrıca dikkatli olacağız." diye karşılık verdi. Buna tabii ki izin veremezdim.

"Kimse bu konuda anlaşamayacağına göre hepimiz gidiyoruz." dedi Eris. Zaten Alkın'ı asla yalnız bırakmayacağını biliyordum. Benim gibi.

Başımı sallayarak onayladım. Ardından Pelin'e "Pelin senin gelmen çok tehlikeli olur. Senin bizi bildiğini bilmiyor olabilirler. Öğrenirlerse seni kullanmak isteyeceklerdir. Lütfen eve git." dedim. Gözlerindeki ifade tam tersini haykırsa da kısık sesle "Tamam. Haklı olabilirsin. Kimseyi tehlikeye atmak istemem." diye karşılık verdi.

Yanına gidip sarılarak "Önce kendini düşün. Benim yüzümden tehlikeye girersen kendimi asla affetmem." dedim.

Pelin ayrıldı ve mavi gözleri doldu. "Saçmalama kızıl. Biz ölümüne kankayız, unuttun mu? Her zaman yanında olurum. Çok dikkatli ol ve bana ihtiyacın olursa hemen ara. Telefonum hep açık olacak. Beni merakta bırakma." dediğinde başımı sallayarak onayladım ve gülümsedim.

Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf DövmecisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin