Herkese merhaba!
Yavaş yavaş finale doğru ilerlediğimiz bu bölümde çoğu sır nihayet çözülüyor.Oy ve yorumlarınız için çok teşekkürler ❤️
Keyifli okumalar!
Öfke, gerçekten tehlikeli bir duyguydu. Eğer kontrol edilmezse peşinden zarar getirebilir ya da daha tehlikeli bir duygu olan tutkuya dönüşerek aklımızı başımızdan alabilirdi.
Alkın beni yumuşak yatağa yatırdığında kendime gelmeye başlamıştım. Bu yaptığımız hiç doğru değildi. Şu an pek sağlıklı düşünebildiğimiz bir anda değildik ve ileri gidersek ikimiz de pişman olabilirdik. Avucumu üzerime eğilen Alkın'ın yanağına koyup okşadım ve "Alkın, dur." dedim.
"Ne oldu bebeğim? Bir sorun mu var?" diye sorarken nefes nefese gözlerime bakıyordu.
"Bence önce elini sarıp aramızdaki sorunları çözmemiz gerek. Bu sefer sakince konuşalım. Birbirimizi anlayarak, olur mu?" dedim yumuşak bir sesle.
Alkın'ın gözleri yüzümün her noktasında gezinirken ben de ay ışığı düşmüş gözlerine bakıyordum.
"Haklısın. Ben...özür dilerim. Kendimi kaybettim." dediğinde gülümsedim.
"Ben de." Üzerimden doğrulurken beni de kendisiyle birlikte yataktan kaldırdı. "İlk yardım malzemeleri var mı?" diye sorduğumda odadan çıktı.
Onu takip ederek hâlâ ışıkları yanan salona girdim. Yerde büyük cam parçaları vardı. Toplamak için eğilirken Alkın "Dur, dokunma. Elini kesersin. Ben hallederim." dediğinde doğruldum.
Ben toplardım fakat önce eliyle ilgilenmem gerekiyordu. Koltuğa oturup elini kucağıma çektim ve yüzüm buruştu. "Çok acıyor mu?" diye sordum. Korkunç bir öfke patlaması yaşamıştı ve o an büyük ihtimalle bir şey hissetmemişti fakat şu an canı çok kötü yanıyor olmalıydı.
"Hayır, düşündüğün kadar değil."
Elinin içinde cam parçaları olup olmadığına bakarken Alkın "Söylediklerim seni kırdıysa çok özür dilerim Simay. Ben bu günlerde çok gerginim." dedi.
Kesikler neyse ki çok derin değildi. Pamuğa batikon dökerken "Biraz kırıcı ve ürkütücüydü ama en kötüsü, o anlarda Toprak'a çok benziyordun. Beni asıl o korkuttu." diye karşılık verdim.
Alkın sıkıntıyla iç çekti. "Ona benzemek...Haklısın sanırım. Ben tekrar özür dilerim. Seni korkutmak istemedim, asla istemem."
"Ben de özür dilerim. Söylediklerinin çoğunda haklısın. Ben o kadar çıkmazda hissediyorum ki kurduğum planlar bana mantıklı geliyordu ama hepsi çok tehlikeli. Beni korumak istemeni anlıyorum. Sanırım sen bunları yapsaydın ben de aynı şekilde hissederdim." dedim.
Alkın sıcak bir şekilde gülümsedi. "O zaman iyi miyiz?"
Gülümsemesine karşılık vererek "İyiyiz." dedim. Elini sarmayı tamamladığımda malzemeleri kutuya koyup ayağa kalktım ve cam kırıklarına doğru ilerledim.
"Simay ben hallederim. Dokunma."
"Hayır, asıl sen dokunma. Bir şey olmaz, merak etme." diyerek büyük parçaları dikkatle toplamaya başladım. Alkın da yanıma gelip toplamaya başladığında ters ters ona baktım. "Söz dinleme konusunda zorluk yaşıyorsun sanırım."
"Ben dağıttım, ben toplamak istiyorum." dedi hafifçe gülümseyerek.
İç çekip toplamaya devam ederken "Buraya yeni bir sehpa alalım. Çok ayıp olacak." dediğimde Alkın güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf Dövmecisi
FantasiaKaranlık sokakların birinde, kenar köşede kalmış bir dövmeci, yıllardır saklanan bir sırrı korumaya çalışıyordu. Burası normal bir dövmeci gibi görünen ama normallikle uzaktan yakından alakası olmayan bir yerdi. Dükkan göz önünde olmasa da kime sors...