54|Çınar Köşkü

545 45 16
                                    

Oy ve yorumlarınız için çok teşekkürler ❤️

Keyifli okumalar!

Sona doğru büyük bir hızla ilerliyorduk fakat bu bizim sonumuz mu yoksa İzciler'in sonu mu olacaktı, bilmiyordum. Yekta'yı daha önce hiç bu kadar kendini kaybetmiş halde görmemiştim. Salonun içinde bir aşağı bir yukarı yürüyor, gözleri burada değilmiş gibi bakıyordu.

Egehan "Sakin ol, Yekta. Şimdi ne olduğunu anlarız." diyerek mutfağa doğru ilerleyerek kamerayı bir dolabın üzerinden aldı. "Belki de hava almaya çıkmıştır. Hemen kötü düşünmeyelim."

"Hayır. Çıkmaz." derken kendi kendine konuşuyor gibiydi. "Başı belada, biliyorum. Onu kaybedemem."

Ayağa kalkıp "Ben Pelin'e bakayım. O mutlaka ne olduğunu biliyordur." diyerek odaya doğru giderken Pelin başını ovup sendeleyerek yatak odasından çıktı.

Işıktan dolayı yüzü buruşurken gözlerini yapabildiği kadarıyla üzerimizde gezdirdi. "Ne oldu? Herkes neden gergin?"

"Pelin-" diye başladığımda Yekta araya girerek telaşla ve umutla "Yaprak nerede Pelin? Onu gördün mü?" diye sordu.

Pelin önce kaşlarını çatıp anlamsızca baktı, ardından kısaca düşündü. "Hayır, sanmıyorum. Ben yeni uyandım. Ne oldu ki?"

Egehan, Pelin'in yanına gidip elindeki kamerayı ayarlayarak videoyu başa sararken "Şimdi göreceğiz." dedi. Merakla yanına gidip görüntüleri izlemeye başladığımda Yekta da hemen yanımda durup bakışlarını endişeyle ekrana dikti.

Fabulasium'a gidişimizin ardından Pelin sendeleyerek yatak odasına geçmişti. Bundan sonraki bir saat yirmi dakikalık süreçte hiçbir şey olmadı. Daha sonra Yaprak Fabulasium'dan döndü ve önce çevreye göz atıp sonra Pelin'e seslenmeye başladı. Pelin büyük ihtimalle aşırı sarhoş olduğu için onun seslenişini duymamıştı.

Yaprak önce mutfağa doğru ilerledi. Bir dakika içinde de salona dönüp yatak odasına yöneldi ve ne olduysa o anda oldu. Yatak odasından çıkan Orkun'u görerek şaşkınlıkla donakaldım. Şu an yanımdaki herkes aynı şaşkınlığı yaşıyordu.

Egehan'ın gözleri Pelin'e dönerken yüzünde sadece endişe vardı. Yekta ise çok daha farklı bakıyordu Pelin'e. Şüpheyle.

Bakışlarımı tekrar kameraya çevirdim. Yaprak büyük bir şaşkınlıkla Orkun'a bakarken Orkun'un yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. "Yolun sonuna geldin Yaprak."

Aramızdaki hain gerçekten oydu. Peki neden bize ihanet etmişti?

Yaprak yüzündeki tüm ifadeleri silerken güçlü bir sesle "Demek gerçekten senmişsin o peşimizdeki kişi. Pelin nerede? Ona bir şey mi yaptın yoksa?" diye sordu.

Orkun gülerek "Size ihanet eden birini hâlâ korumaya çalışman ne kadar tatlı." dediğinde kaşlarımı çattım. Ne saçmalıyordu? Pelin de şaşkınlıkla kayda bakıyordu. O da neden bahsettiğini bilmiyor olmalıydı.

Yaprak ifadesini bozmadan "Ne demek istiyorsun? Ne ihaneti? Pelin bize ihanet etmez. Aramızı bozmaya çalışıyorsun." dedi.

"Buraya nasıl girdim sanıyorsun? Pelin'in yardımıyla. En başından beri bana yardım ediyor. Şu an evde olmamasının sebebi de bu. Ben seni aldıktan sonra içeri girecek ve saatlerdir derin bir uykuda olduğunu ve hiçbir şey duymadığını söyleyecek. Arkadaşların da aptal gibi ona inanıp güvenmeye devam edecekler. Böylece hepsini kolayca ele geçirebileceğiz." dedi Orkun.

Yaprak'ın yüzündeki ifadesizlik kırılmaya başladığında Pelin "Hayır! Yalan söylüyor!" dedi.

"Tabii ki yalan söylüyor Pelin. Bunu biliyoruz, sakin ol." dedim fakat Yekta "Biliyor muyuz gerçekten? Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Ya yardım ettiyse ona?" diye sordu suçlayıcı bir ifadeyle.

Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf DövmecisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin