Oy ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim😊
Keyifli okumalar!Babamın gri renkli arabası tenha sokaktan uzaklaşırken peşinden içimdeki renkleri de götürüyordu. Kısa süre için kavuştuğum tüm renkler uzaklaşmaya başlamıştı. Babam beni yine hayal kırıklığına uğratmıştı ve ikisi hakkında elim yine boş dönecektim.
"Simay!" Alkın'ın öfkeli sesini duysam da bir tepki veremedim. "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Niye tek başına dışarı fırladın?" diye sorarken yanıma gelip sinirden koyulaşan mavi gözlerini yüzüme dikti.
Gözlerim dolmaya başladığında "İdil'i gördüm. Nereye gittiğini öğrenmek istedim." dedim. Ardından gözyaşlarımı parmaklarımla silerek "Babamın arabasına bindi." dedim. Sesim titremişti ve ben bundan nefret ediyordum.
"Artık her şeye tek başına atlayıp olanları çözmeye çalışamazsın. Tehlikede olduğunun farkında değil misin?" diye sordu azarlarcasına.
Sinirlenmeye başlayarak "Farkındayım Alkın. Belki de herkesten daha çok farkındayım hatta." dedim.
"Öyle mi? Hiç öyleymiş gibi davranmıyorsun çünkü." diye karşılık verdiğinde dümdüz bir şekilde yüzüne baktım.
"Hayatımda sadece bir tane sorun yok. Sen bunun farkında mısın peki?" diye sordum.
Alkın sertçe "Gayet farkındayım." dedi. Ardından derin bir nefes alıp ellerini saçlarından geçirdi. "Bak Simay, senin için endişelenmek istemiyorum. Tek başına bir şey yapma. Babanı takip etmeye birlikte başladık, birlikte devam edelim." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Bana babamdan mı zarar gelecek? Endişelenmene gerek yok. Ayrıca daha fazla bana katlanmak zorunda değilsin. Yanımda olmanın canını çok sıktığını görebiliyorum." dedim.
Alkın'ın çenesi kasılırken "Nereden çıkardın bunu?" diye sordu.
"Bugün yüzüme bile bakmadın. Ayrıca çok soğuk davranıyorsun ki haksız da değilsin zaten. Bu yüzden karşına sürekli çıkarak seni daha fazla zorlamayacağım, merak etme." dedim.
"Saçmalama Simay." dediğinde kaşlarım çatıldı.
"Beni dinlemek zorunda değilsin. Yanımdan gidersen saçmalamamı da duymamış olursun." dedim fakat aniden neden böyle sinirlendiğimi anlayamamıştım. Her şey üst üste gelmeye başladığından sinirlerim bozulmuş olmalıydı.
Alkın derin bir nefes alarak "Saçmalamaya devam ediyorsun ama yanından gitmeyeceğim." dedi. "Seni en son yalnız bıraktığımda ne olduğunu gördük."
"Merak etme, artık tehlikenin farkındayım. Beni korumaya çalışmana gerek yok." dediğimde Alkın soğuk bir şekilde gülümsedi.
"Sence bunun farkında olman korunmak için yeterli olacak mı? Çember daralıyor artık. Tek başına hiçbir şey yapamazsın Simay." dedi.
Bu soğukluğu beni yeterince rahatsız etmişti. Bu yüzden konuyu değiştirmeye karar verdim. "Beni boş ver. Asıl kendini düşünmen gerek. Mesela Fabulasium'da ortalıktan kayboldun. Neredesin? Başın dertte mi?" diye sorduğumda kollarını göğsünde kavuşturdu.
"Bilmiyorum." dedi kısaca.
Kaşlarımı çatarak "Alkın, seni kurtarmaya çalışıyorum. Bana tavır yapmayı birkaç saniye için kesip nerede olduğunu söyler misin?" diye sordum.
"Bilseydim söylerdim ama bilmiyorum." dedi.
"Nasıl yani? Neden?"
Omuz silkerek "Hiçbir şey hatırlamıyorum. Seni yırtığın çıkışında bırakıp gittiğimi hatırlıyorum ama devamı yok." diye cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf Dövmecisi
FantasyKaranlık sokakların birinde, kenar köşede kalmış bir dövmeci, yıllardır saklanan bir sırrı korumaya çalışıyordu. Burası normal bir dövmeci gibi görünen ama normallikle uzaktan yakından alakası olmayan bir yerdi. Dükkan göz önünde olmasa da kime sors...