Merhaba!
Umarım hikayeyi okurken eğleniyorsunuzdur. Fikirleriniz benim için çok değerli. Eğer yorum yapabilirseniz çok ama çok mutlu olurum.Keyifli okumalar!
Karşımda değişimini tamamlayan Egehan'a bakarken gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Küçük, göbekli ve bıyıklı bir dayıya dönüşmüştü. Koca burnuna hafifçe kelleşmiş kafasının üzerindeki büyük lekeler eşlik ediyordu. Biraz trole benziyordu fakat tam olarak değildi.
"Ne var? Çok mu kötü?" diye sordu kalın çatlak sesiyle. Kendimi daha fazla tutamayarak kahkaha attığımda Yekta da gülmemek için dudaklarını sıkmaya başlamıştı. "Böyle bir şey çıkacağını tahmin etmemiştim." dedi gülmemeyi başararak.
Egehan suratını asarak aynaya doğru yürüdü ve küçük kara bilyelere benzeyen gözlerini aynaya çevirdi. Gözleri kocaman açılırken donakaldı.
Bir süre sonra heykele dönmüş bedeni çözülmeye başladığında "Olamaz..." dedi acı dolu bir sesle.
Benden daha beter olmuştu ve ben bunu ona sürekli hatırlatacaktım. "Hadi fazla oyalanma küçük Gargamel, artık buradan gitmeliyiz." dediğimde öfkeli bakışlarını bana çevirdi.
"Tüm bunlara senin için katlanıyorum, biliyorsun değil mi? Bu yüzden - zor olacak ama - benimle dalga geçme." dediğinde sırıttım. Evet, zor olacaktı.
Egehan aynanın karşısından çekildiğinde Yekta ellerini arkasında bağlayarak "Bundan sonra uzun ve zorlu bir yolunuz var. Gideceğiniz köy, çeşitli yaratıkların uğrak noktası. Belki yolculuk için gerekli malzemeleri onlardan temin edebilirsiniz. Ayrıca orada bir han var. Bir gece orada kalın. Oradan bir şekilde binek hayvanı da bulsanız iyi olur yoksa yolunuz daha da uzar." dedi.
Bence en iyi binek hayvanı Alkın olurdu. Hem hızlıydı hem de uçuyordu ama maalesef düşmanımızdı.
"Tamam, sağ ol." diye karşılık verdim. "Ah, sormayı unutuyordum. Bu iksirin etkisi ne zaman geçiyor? Ya da geçiyor mu?" diye sordum.
Yekta gülümseyerek "Güzel soru. Her iksir gibi bunun da etkisi geçer. Bu yüzden Topaz Köy'den Topaz taşı almanız gerekiyor. Topaz taşı doğruluk ve bilgelik taşıdır fakat manipüle edilebilir. Topaz taşına içtiğiniz iksirden bir damla damlattığınızda artık taşın gördüğü doğru, o iksirin gösterdiği şey olur. Sonra o taşı boynunuza takmalısınız. Çıkardığınız an eski görüntünüz geri gelir." dedi.
Egehan "Peki ya oraya gidene kadar dönüşürsek?" diye sordu.
"Merak etmeyin, bu iksir sizi üç gün idare eder. Burası köye çok yakın. Bu yüzden geç kalmazsınız." diye cevap verdi.
Aklıma gelen şeyle birlikte hevesle "Peki bizim özel güçlerimiz var mı?" diye sordum. Bunun olmasına gerçekten ihtiyacım vardı çünkü herkes bir şekilde olağanüstü şeyler yapabilirken ben yapamıyordum.
Yekta güldü. "Üzgünüm ama hayır. Tabii özel güçten kastın fantastik şeyler yapabilmekse." diye cevap verdiğinde yüzüm düştü. Yine hayallerim yıkılmıştı.
"O zaman artık gidelim. Her şey için teşekkürler." dediğimde Yekta başını salladı ve gülümsedi. "Rica ederim. Tekrar görüşene kadar kendinize iyi bakın. Bol şans." diye karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf Dövmecisi
פנטזיהKaranlık sokakların birinde, kenar köşede kalmış bir dövmeci, yıllardır saklanan bir sırrı korumaya çalışıyordu. Burası normal bir dövmeci gibi görünen ama normallikle uzaktan yakından alakası olmayan bir yerdi. Dükkan göz önünde olmasa da kime sors...