Keyifli okumalar... Sevgiler...
Düzenlendi.
Bölüm 1
Nisan 2016 - New York
Her şeyin başladığı yerdeydi şimdi. Yüksekliği, yerden bakanın boynunu ağrıtacak, yukarıdan bakanı hayran bırakacak kulelerle bezenmiş şehir bomboş görünüyordu. Yapayalnız, kırık dökük... Artık hiçbir şeyin anlamı yoktu. Tıpkı devasa bir şekilde semaya yükselen bu beton yığınları gibi ruhsuzdu. Kemiğe giydirilmiş deriden ibaretti bedeni... Ne hisler kalmıştı, ne yaşama arzusu... Ölümü bile talep etmeye mecali yoktu. Öylece bekliyordu.
Bulunduğu kulenin kenarında, şehrin siluetini izlerken gözlerinin önüne birkaç ay önceki hali geldi. Ne kadar da tasasız, mutluydu! Aslında diye mırıldandı kendi kendine, aslında şimdi de hiçbir tasam yok... Derin bir nefes aldı, şimdi hiçbir şeyim yok...
Bakışları donuklaştı, artık izlediği şehir manzarası değil, geçmişiydi...
Günümüz - California
Minik, dikdörtgen bir masa, etrafında üç sandalye... Penceresiz, karanlık odayı aydınlatan bir iki mum masanın üzerine damlıyor. Mumların yaydığı aydınlık, mahzeni andıran odanın taş duvarlarında titrek gölgeler bırakıyor.
Amir olduğu belli, gözlerinden görmüş geçirmişlik akıtan, kirli sakallarına hafif ak düşmüş bir adam, karşısındaki iki gence talimat veriyor. Yeni bir görev. Önemli olduğu kadar tehlikeli. Olayın detayları konuşuluyor, görev dağılımı yapılıyor. Yaşlı adam yeni kimliklerini veriyor gençlere. Onlar artık evli bir çift. Memnun olmasalar da, itiraz etme şansları yok, kabulleniyorlar. Görüşme bitiyor, belgeler yok ediliyor, mum kalıntıları temizleniyor. Artık onlar yok...
**********************************************************************************
Günümüz - New York
"Umutlarını yıkmak istemem Mr. Parker, ancak daha öncede belirttiğim gibi, size anlatabileceğim hiç bir şey yok. Tabi siz konuşmak isterseniz can kulağıyla dinleyeceğimden emin olabilirsiniz."
Çürük tahta bir sandalyenin üzerinde, elleri ve ayakları hafif yıpranmış urganlarla bağlı oturan genç kız, cümleleri rahatça sarf ederken kaygısız bir görüntü sergiliyordu. Sağ ve sol çaprazlarında üzerlerinde envai çeşit silah bulunduğuna emin olduğu beş adam ve patronları, saygın iş adamları camiasında ismi en tepelerde anılan James Parker'a rağmen istifini bozmamıştı.
Ünlü bir iş adamı olmasının yanı sıra mafya babası olduğunu bilmeyen yoktu James'in. FBI ve CIA başta olmak üzere pek çok gizli servisin aranılanlar listesinin ilk sıralarını işgal etmiş ve suçları kanıtlanmış bir kaçaktı. Beş farklı ülkede aranıyor olması da cabası. Tüm bunlara rağmen hala peşindekilerden ustalıkla sıyrılmayı başarmış biri...Yani biriydi, ta ki bugüne kadar.
Elindeki kadehi, üzerinde birkaç dosyanın da bulunduğu, yer yer küflenmeye yüz tutmuş ahşap masaya bıraktı. Hemen yanı başında lüks kristal şişede bulunan kehribar rengi yıllanmış viskiden özenle bardağa doldurdu. Aheste aheste birkaç yudum içti, iyice özümsemek istercesine gözlerini yumdu. Beğendiğini belirten mırıltılar döküldü dudaklarından. Acele etmeyerek kızın yanına adımladı. Yaklaştı, yaklaştı ve tam ayakuçlarının dibinde durdu.
"Neden olmasın? Bilmek isteyeceğin pek çok şey anlatabilirim. Belki de birbirimizle anlaşabiliriz ha, ne dersin? Sen bana istediklerimi ver, bende sana öğrenmek istediğim her ne varsa anlatayım." Dedi sakin bir ses tonu ile. Bir süre gözlerinin içine baktı ve alayla devam etti... "Tabii ölmek istiyorsan!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKSİYON MÜHENDİSİ (Tamamlandı)
ActionÇizgi meselesini bilir misiniz? Hani dark side falan... Yoldan çıkmak, yer altına inmek... Doğru ile yanlış arasındaki o ince çizgiden bahsediyorum evet. Uzatmadan günün sorusuna gelelim öyleyse; bir şey kime göre iyi-neye göre kötüdür? Bir çoğumu...