Multimedia Buğra Denizer
*********
Düzenlendi.
Bölüm 17
Dilim lâl... Organlarım beynime itaat etmeye hazır ama beynim işlevini yitirmiş olabilir. Hala Buğra'nın kollarında, sarmaş dolaş duruyorlardı odanın ortasında. Birisi bu durumu çözebilir mi? Pekala, hemen toparlanmalıyım!
Melisa derin bir nefes aldı, amacı kendine gelmeye çalışmaktı ki, bunun iyi bir fikir olmadığını anlamakta gecikmedi. Adamın kokusu iliklerine işlemişti çünkü. Her zaman erkek parfümlerini hoş bulmuştu Melisa, ama bu kokuyu tanımlamak için doğru kelime kesinlikle hoş olamazdı. Belki etkileyici denilebilirdi veya büyüleyici. Yine de yeterli gelmiyordu sanki. Sanırım gerçeğe en yakın olan tanım nefes kesiciydi. Evet evet kesinlikle nefes kesici. Aldığım oksijeni dışarı salamıyor olmamın tek mantıklı açıklaması bu. Onun kokusu nefesimi kesiyor.
Sonunda beynine laf geçirmeyi başardı, komutayı duygularından mantığına teslim etti. Ve sıcacık kollarından zorda olsa sıyrıldı adamın. Karşılıklı koltuklara oturduklarında sordu Melisa. "Sen burayı nasıl buldun?"
Buğra gayet rahat bir tavırla yerinde yayıldı. "Bağlantılarım sağ olsun. Hem kabul et bulmak o kadar da zor değil."
"Şu "bağlantılar" kısmını biraz daha açsan diyorum." Dedi Melisa, kinayeli kinayeli. Kollarını göğsünde kavuşturdu ve arkasına yaslandı.
Tavrını bozmadı Buğra ve umursamaz ifadesiyle devam etti. "Ne gerek var. Ayrıntılarla vakit harcamayalım bence."
Üstelemedi genç kız. "Öyle olsun bakalım. Ne içersin?" diye sorarken diyafona uzandı.
Buğra kaşlarını çattı. "İstanbul'a şirket odasında kahve keyfi yapmak için gelmedim ben." Ayağa kalkarak sözlerini tamamladı. "Dışarı çıkıyoruz."
Genç kız huysuz bir şekilde alayla karşılık verdi. "Emredersiniz paşam. Başka arzunuz?"
Kızın huysuzluğu Buğra'yı zerre kadar etkilememişti, kapıya doğru yavaşça adımlarken konuştu. "Şimdilik bu kadar. İlerleyen vakitlerde isteklerimi söylerim."
"Misafirsin dua et. Bugünlük ukalalıklarını görmezden geleceğim." Diyerek uyarır bakışlarını adamın üzerine dikti Melisa ve tek kaşını kaldırdı. Buğra kapının yanında durdu ve bakışlarını kıza odakladı. Ukala bir tebessümle söze girdi. "Güzel. E hadi ne bekliyoruz, çıkalım."
Somurttu Melisa, yerinden kalkarken çemkirircesine konuştu. "Aman iyi be! Sen in aşağı, ben asistanıma yapılması gerekenleri anlatıp geliyorum."
Buğra'yı odadan postaladıktan sonra asistanı Eda'yı çağırdı kız, işleri ona devredip aşağı indi. Buğra üstü açık, gri, ford mustang'in şoför koltuğuna kurulmuş, sırıtıyordu. "Atla bakalım bebek." deyip çapkınca güldü Melisa'ya. Elindeki rayban gözlükleri taktı. Genç kız sırıttı, oda gözlüklerini taktı. Kapıyı açmadan arabanın ön koltuğuna zıplayarak oturdu. Müziği son ses açarak yola koyuldular. Nereye gittikleri hakkında hiçbir fikri yoktu Melisa'nın. Nasıl olsa öğreneceğim diye sormadı ve kendini müziğin akışına bıraktı.
***
"Pekala, beni at çiftliğine yarış yapmaya getirmeni beklemiyordum."
Mutluluk ve hayret içeren bakışlarıyla önce çevresini süzdü ve ardından gözlerini genç adamın parlayan gözlerine sabitledi.
"İnsanları şaşırtmayı severim." Diye yanıtladı Buğra. Sesindeki sımsıcak tını içini titretmişti Melisa'nın. Ne ironi ama! Eksi 40 derecede bile hiç zorlanmadan yaşadığımı bilirken, o her zerremi aynı anda hem titretmeyi hem de eritmeyi nasıl başarıyor? Aldığı tüm duygu kontrol eğitimlerini devreye soktu genç kız ve muzur maskesini takınarak konuştu. "Sürprizlerle dolusun yani."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKSİYON MÜHENDİSİ (Tamamlandı)
AzioneÇizgi meselesini bilir misiniz? Hani dark side falan... Yoldan çıkmak, yer altına inmek... Doğru ile yanlış arasındaki o ince çizgiden bahsediyorum evet. Uzatmadan günün sorusuna gelelim öyleyse; bir şey kime göre iyi-neye göre kötüdür? Bir çoğumu...