#40

2.5K 238 23
                                    

Düzenlendi.

***

Bölüm 40

Şaşkınlıkla pörtletilen gözler ve açık kalan ağızlar eşliğinde hala Usta Jeun'a bakmaya devam ediyorlardı. Ortamdaki sessizlik rahatsızlık verici bir boyuta ulaştığında Genç kız silkindi, kendine gelmeye çalıştı. Biraz olsun toparlanınca Usta Jeun'un buradan rahatlıkla kurtulabileceği aklına gelmişti, bu bir kaç adamın onu durduramayacağı... Şüpheyle gözlerini etrafında gezdirdi. Neal'da kendisiyle aynı fikirde olacak ki, gözleri kesiştiğinde ondaki şüpheyi de açıkça sezmişti. Uzun bir bakışmanın ardından ne yapmaları gerektiğini kararlaştırdılar, temkinli ve yavaş adımlarla sırt sırta verdiler. Adamların bir şey anlamasına fırsat vermeden seri bir şekilde giriştiler. Melis karşısındaki adamın boşluğuna yumruğunu geçirdiğinde acıyla iki büklüm oldu. Sertçe ensesine dirseğiyle vurarak onu saf dışı bırakmıştı. O sırada saçlarına yapışmış adamın kasıklarına dizini geçirdi ve o yerde kıvranırken bir başkasına döndü. Yüzüne gelen darbeden başını yana eğerek sıyrıldı ve adamın yumruğunu yakalayıp bileğini çevirdi. Gelen çıtırtıyla kolunun kırıldığını anlarken adamı yere itip acımasızca suratına tekmesini gömdü. Yere bağdaş kurarak Neal'ın geri kalan üç adamı haklamasını zevkle izledi. Biri çoktan yeri boylamıştı. Neal ensesinden yere doğru eğdiği adamın yüzüne dizini geçirirken kız sırıtarak konuştu. "Yardım lazım mı?"

Neal göz kırptı ve sırıttı. "Sadece izle."

Havaya zıplayarak önünde kalan son adamın boynuna uçan tekme savurmuştu. Adam yere yığılırken Melis kahkaha attı ve: "Şov yapmasan olmaz değil mi?"

Kıza doğru yürüdü Neal, önünde durdu. "Başka türlü tadı çıkmıyor ki."

Genç kız sahte bir hayıfla başını iki yana sallarken yerden kalktı. Usta Jeun'a yöneldiklerinde zincirlerden kurtulmuş, kollarını arkada birleştirmiş, yüzünde ciddi bir ifadeyle kendilerini izlediğini gördüler. Adamları onun ayarladığını anladığında kız somurtarak konuştu. "Bir oyun çevirmeden görüşsek olmuyor sanki! İlla zora sokacaksınız."

Usta ciddiyetini bozmadı. Neal'a bakarak söze girdi. "Aferin. Paslanmamışsın. Güzel dövüştü." Kıza döndü. "Fazla acımasızsın. Uzun vadeli hasarlar veriyorsun. Biz kötülerden değiliz, bunu unutma!"

Kız pervasızca cevap verdi. "Meleklerin tarafında olmam, onlardan olduğum anlamına gelmez."

Melis'in umursamaz tavrına karşın kaşlarını çattı, bakışları iyice sertleşti Usta'nın. Neal kızın duyacağı şekilde mırıldandı. "Sherlock hayranlığını sonraya sakla. Aksi takdirde senin yüzünden ikimizi de boğazlayabilir."

Kız omuz silkti. Korkusuz bakışlarıyla ustaya bakmaya devam etti. Jeun ciddiyetini bozmadan lafı değiştirdi. "Neyse, ne öğrenmek istiyorsunuz? Anlatın bakalım."

Direk konuya girdi Melis. "Biz değil, siz anlatacaksınız. Ryan dayımın ailem hakkında neden yalan söylediğinden başlayabilirsiniz."

Jeun bir şey söylemeden yere oturup bağdaş kurdu. Onlara da oturmalarını işaret ettiğinde ikiletmediler ve önüne çömdüler. Bakışlarını ikisinin arasında gezdirdi, kızda sabitledi ve: "Anlaşılan o ki, öğrendiklerin seni sarsmış. Devamını dinleyebileceğine emin misin?" diye söze girdi.

Kız kararlı bir şekilde başını sallamakla yetindi. Derin bir nefes aldı Usta ve devam etti. "Dayın tehdit ediliyordu. Annen sandığın kadın tarafından. Ellie ile çocukluk arkadaşı olduklarını biliyorsundur. Şizofreni hastasıydı o kadın. Seni asıl ailenden kaçırdıklarını ortaya çıkarırsa kendine ve ailesine zarar vereceğini söyleyerek tehdit ediyordu. Başta inanmamıştık. Asıl ailenin yerini araştırıp bulduk Ryan ile. Seni onlara götürecektik. O sıra Ellie'nin kocasından haber geldi. İçinde kızlarının da olduğu arabayı nehire sürmüş. Son anda kurtarmışlar. O zaman kadının ne kadar ciddi ve hastalıklı olduğunu anlayıp iyileşene kadar susmak zorunda kaldık. İki yaşına gelene kadar her ay seni görmesine izin verdi Ryan. İyileşmesine yardımcı olur diye. Ancak hastalığı arttı ve bir süre hastanede tedavi gördü. Çıktığında daha iyiydi. Tamamen iyileştiğinde sen 13 yaşlarında falandın. Hala senden gizli seni görmeye geliyordu. Ryan artık ailen hakkındaki gerçekleri öğrenmen gerektiğini söylediğinde yine kriz geçirdi. Nusret, dayınla konuştu bunun üzerine. 18 yaşına gelene kadar gerçeklerin saklı kalmasını, kendilerinin bunu sana anlayabileceğin bir yaşta yüz yüze anlatmalarının daha iyi olacağını söyleyerek onu ikna etti. Bir anlaşma yaptılar. Sen 18 yaşına gelene kadar görüşmeyeceklerdi. Ama dayın kansere yakalanıp ta öleceğini anlayınca bazı şeyleri anlatması gerektiğini düşündü. Sana bilerek yalan söyledi. Onu bulup gerçekleri onlardan öğrenmen için. Böylesinin daha iyi olacağında hemfikirdik."

Sözünü kesti kız. "Ha yani onların yaşadığına kesin emindiniz."

"Nasıl yani?"

Melis: "Ben onları bulduğumda karşıma çıkan mezarlarıydı. Kızlarını ablam sanıp aylardır saçma sapan yalanlar yüzünden gerçek ailemi aramadım." Dedi, soğuk bir sesle.

"Bunu tahmin etmemiştik." Dedi Usta, sıkıntılı bir şekilde sakalını sıvazlarken. Ve devam etti. "Nasıl öğrendin peki?"

Cebinden çıkardığı kağıdı uzattı Melis. "Nusret mektup bırakmış bana."

Jeun kağıdı okudu ve kıza sordu. "Peki onları bulmak yerine neden önce bana geldin?"

Melis histerik bir tebessümle yanıt verdi. "Bir kez daha yanlış kişilere anne baba demek istemediğim için."

Usta: "Üzgünüm." Dedi, sessizce. "Bunları yaşamanı istemezdim.

Kız ayağa kalktı, "Bende üzgünüm. Ama bu bir işe yaramıyor. Keşke bana öğrettiğiniz kadar dürüst olabilseydiniz." Güldü ve mırıldanırcasına devam etti. "Hayatımdaki herkes güvenimi yıkmak için özel bir çaba sarf ediyor sanırım. Hadi Neal, artık gidelim."

Neal başını salladı ve ayağa kalktı. Birlikte kapıya yöneldiler. Çıkmadan hemen önce başını Usta Jeun'a çevirdi Melis ve konuştu. "Ben size canım pahasına güveniyordum."

Başka bir şey söylemeden oradan çıktılar. Yürüyerek otele giderken ikisi de konuşmuyordu. Vardıklarında kendini direk yatağa attı kız ve gözlerini kapattı.

Hayatın benimle dalga geçme şekli bu bence. En güvendiğim hayatımın üç erkeğinden ikisinin beni ayakta uyutmasının başka bir açıklaması olamaz. Kaldıramıyorum. Yol gösterici bellediğim hocamın bana dürüst olmadığı gerçeği ağır geliyor.

Düşüncelere dalmışken odaya Neal girdi. Yanına uzandı ve sıkıca sarıldı. Kız derin bir nefes aldı, mırıldandı. "Sen bana hiç yalan söyleme, olur mu Maviş?"

Cevap olarak kollarını sıkılaştırdı adam. Melis bir süre sonra uyuya kalmıştı. Uyandığında Neal bilet ayarladığını ve hemen döneceklerini haber verdi. Hazırlandılar, yemek yediler ve çıktılar. Uzun bir uçuşun ardından nihayet eve dönmüşlerdi. Kendini direk yatağa attı kız. Sabah uyanıp kahvaltı ederken telefonunu kontrol etti. Mit'ten, Selim'den ve Buğra'dan çağrı olduğunu gördü. Buğra'yı sonraya erteledi, hazırlandı ve Mit'e gitti. Yukarı çıktığında ekibin toplantı odasında olduğunu görmüş ve oyalanmadan içeri girmişti. Hemen peşinden Serdar amir geldi ve beklemeden söze girdi. "Melis'te geldiğine göre başlayabiliriz. Ama gecikmenin hesabını sonra vereceksin, kurtulduğunu sanma." Dedi ona bakarak ve devam etti. "Geçenlerde patlamasını engellediğiniz bomba basit bir bomba değil. Son teknoloji kullanılarak oldukça zekice tasarlandığını keşfettik. İmha edilse bile çekirdeği parçalanıp yok edilmediği müddetçe tekrar kullanıma hazır hale geliyor. Çekirdeği de öyle basitçe yok edilemiyor. Özel bir bilim ekibi uzun süre uğraştılar. Ve dün gece biri başardı. Ancak bu sabah bir anda MİT sisteminde bulunan bomba hakkındaki tüm kayıtlar yok oldu. Ardından çekirdeği yok etmeyi başaran ajanımız evinde ölü bulundu. Bunu yapanlar titiz çalışıyorlar. Tek bir kişi olması imkânsız. Örgüt işi gibi. İçimizde köstebek olabilir. Bu durum gizli tutuluyor. Kimseye duyulmadan çözülmesi gerek. Size güvenim tam. Bir an önce bu işin halledilmesi lazım. Görev kayıt dışı. Sadece üçünüzün haberi olacak."

Ekip birbirlerine baktı. Sude: "Fazla zamanımız yok yani." Diye söze girdi.

Amir başını sallayarak onayladı. Sözü Selim aldı. "O halde oyalanmadan çalışmaya başlayalım biz. Hadi arkadaşlar."

Hep birlikte ayağa kalkıp kapıya yöneldiler. Tam çıkacakları sırada Serdar Amirin sözleriyle duraksadılar. "Ve çocuklar..." durdu ve sıkıntıyla devam etti. "Kimliğinizin açığa çıkması veya ölüm gibi durumlarda MİT'ten olduğunuz inkar edilecek ve terörist sayılacaksınız."

****
Yorum lütfen. :))


AKSİYON MÜHENDİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin