Multimedia Melisa
Düzenlendi.
Bölüm 12
1..2..3..4....13....18....27....34.....45......52.....69....
Çalan kapının uzaktan gelen boğuk sesiyle, Melisa bir saattir durmaksızın çalıştığı barfikse ara vermek zorunda kalmıştı. En sevdiği sporlardan biri olmasına rağmen, oldukça yorgun, durmayı akıl edemeyecek kadar dalgın olduğundan kapıdaki kişiye içinden teşekkürler ede ede yukarıya çıkmıştı. Zira nefes nefese bir haldeydi genç kız. Askılıktaki kapşonlu hırkasını üzerine geçirdi ve kapıyı açtı. Karşısında Sude ve Pınar'ı görmeyi beklemediğinden şaşkınlıkla bakakalmıştı. Pınar her zaman ki güleç yüzüyle "sürpriz" diye şakıdığında, Melisa yüzündeki şaşkın ifadeden çarçabuk kurtuldu, gülümsedi ve onları içeri davet etti. Salondaki koltuklara yerleştikten sonra konuşmaya başladılar.
"Evde canımız sıkıldı otur otur. Bizde Melis'i de alıp bi dışarı çıkalım dedik." Dedi Sude. Melisa hevesle atıldı. "Çok iyi yapmışsınız valla. Bende sabahtan beri spor yapıyordum. Nereye gidiyoruz?"
Pınar, "Şöyle gidelim güzel bir yemek yiyelim önce. Sonra ver elini gece kulübü. Dans falan ederiz olmaz mı?" diye fikrini belirtti.
Sude uyarırcasına baktı Pınar'a. "Alkol yok ama hala. İçince sapıtıyosun sen."
Pınar tersçe cevap verdi. "Aman tamam be."
"Hayırdır?" Diye sordu Melisa Sude'ye bakarak. Genç kız yüzünü kaplayan kocaman sırıtmasıyla açıkladı. "En son barmenin kafasına bira şişesiyle vurmuştu da, karakolda sabahladı."
Melisa kahkaha attı, neşeli bir sesle konuştu. "Hadi ya, iyiymiş."
"Çok güzel ya! Siz dalganızı geçin tabii. Hiç benim duygularımı önemsemeyin zaten." Dedi Pınar, nazlı nazlı.
"Ay ben sana kıyamam." Dedi Melisa ve Sude'yle birlikte Pınar'ı iki yanından sararak yanaklarından öptüler. Sonunda gülerek konuştu Pınar. "Tamam tamam durun. Hadi Melis çabuk hazırlan da çıkalım. Acıktım."
"O zaman siz keyfinize bakın. Ben hemen hazırlanıyorum."
Oyalanmadan odama çıktı Melisa, 15 dakikalık kısa bir duştan sonra saçlarını kuruttu, salık bıraktı. Sadeliğinden şaşmadı, üzerine dar açık mavi bir Jean ve beyaz bir bluz giydi. Siyah ince topuklu botlarını geçirdi ayaklarına. Son olarak siyah deri ceketini de aldı üzerine ve aşağı indi.
Hep birlikte dışarı çıkıp kapıyı kilitledikten sonra araçlarına yöneldiler. Melisa motoruna atladı, Sude ve Pınar mavi bir Mini cooper'a. Bu Sude'nin arabasıydı. Gidecekleri restoranı kararlaştırıp yola koyuldular. Yarım saatlik yolculuğun ardından mekana giriş yapmışlardı. Yolda arayıp rezervasyon yaptırmıştı Pınar. Bekletilmeden onlar için hazırlanmış masaya yerleştiler ve siparişlerini verdiler.
Yemekten sonra hesabı ödeyerek kalktılar oyalanmadan. Araçlarına binip, bir gece kulübüne yollandılar. Çok geçmeden varmışlardı. Melisa yüksek sesli müziğin etkisiyle sarsılırken dans etmeyi ne kadar özlediğini fark etti. Gitar çalmayı, şarkı söylemeyi uzun zamandır bıraktığı kafasına dank edince, kendisine daha fazla vakit ayıracağına içten içe söz verdi. Sude'nin sesiyle bakışlarını ona çevirdi. "Ortam harika, öyle değil mi?" Dedi, etrafa göz gezdirirken. Aynı şekilde çevreyi süzerken cevap verdi Melisa. "Evet öyle. Dans etmeyi özlemişim. Keşke daha rahat ayakkabılar giyseydim."
"Bir şey olmaz, senin için sorun olacağını sanmıyorum. Kanın kaynıyor nede olsa." Dedi Sude gülerek.
Melisa'da güldü bu sözler üzerine. "Haklısın aslında. Zamanında kendimi topuklu ayakkabı konusunda geliştirdim yeterince."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKSİYON MÜHENDİSİ (Tamamlandı)
ActionÇizgi meselesini bilir misiniz? Hani dark side falan... Yoldan çıkmak, yer altına inmek... Doğru ile yanlış arasındaki o ince çizgiden bahsediyorum evet. Uzatmadan günün sorusuna gelelim öyleyse; bir şey kime göre iyi-neye göre kötüdür? Bir çoğumu...