Düzenlendi.
*********
Bölüm 35
5 yıl önce
Karın boşluğuna yediği kılıç darbesiyle sarsılan genç kız, yere düşmekten son anda kurtardı kendini. Karşısında mağrur tavırlarıyla onu süzen genç, buram buram kibir kokan sözlerini hissizce sarfetti. "Hala beni yenebileceğin konusunda istikrarlı mısın merak ediyorum? Eğer öyleyse acıdan zevk aldığını düşüneceğim ki, bu senin mazoşist olduğunu gösterir. Öyle misin?"
Genç adamın sözlerini büyük bir olgunlukla cevapladı kız, yüzündeki ifade onu umursamadığının en keskin kanıtıydı. "Ne kadar yetkin bir şekilde acı çekebildiğiniz, sizin soyluluğunuzu belirler, sizi öldürmeyen güçlendirir. -Nietzsche. Belki de kazanmana izin veriyorumdur sevgili büyük kardeşim. Bilirsin, insanları mutlu etmeyi severim."
Yüzü asılan genç adam elindeki ince, keskinliği köreltilmiş kılıcı yere fırlattı ve gözlerini kızın gözlerine dikerek cevap verdi. "Şunu yapmaktan vazgeçmelisin. Ukalalığın sinir sistemime hiç iyi gelmiyor sevgili minik kardeşim. Benim bu eğitimi almam başından beri seni rahatsız ediyor ve bilinç altıma yapmamam gerektiğini yerleştiriyorsun bu sözlerinle beni alt ederek. Hem de senden çok daha iyi olduğumun bilincindeyken."
Kılıcını bir baston misali tutarak ucunu toprağa saplarken mırıldandı genç kız. "Sadece seni düşünüyorum. İyi olmanı istiyorum."
Derin bir nefes aldı genç adam ve konuştu. "Pekala sen kazandın. Artık eskrim dersini bırakıyorum."
Gözlerindeki pırıltı ve yüzündeki kocaman sırıtış genç kızın ne kadar mutlu olduğunu ortaya koyuyordu. Sevinçle söze girdi. "Bir kimseye bir konumu bıraktırmanın en iyi yolu, onu ondan utandırmaktır. -Susan Neiman. Birde felsefe okumamın gereksiz olduğunu söylersin, bak senin üzerinde işe yaradı."
Kaşlarını çattı genç adam, ürkütücü bir sakinlikle kızın üzerine yürüdü. "Demek öyle" dedi ve bir adım yaklaştı, "Benim üzerimde" bir adım daha attı, "işe yaradı ha!" ve bir adım daha, "Beş saniye içinde kaçmazsan elimden kurtulamazsın" dediğinde genç kız tozu dumana katarak koşmaya başlamıştı bile, attığı tasasız kahkahalar eşliğinde.
Sonrası bahçede ezilen çiçekler, devrilen ahşap salıncak ve elindeki budama makası ile iki delidolu gencin arasında kalmış şaşkın bir bahçıvan. Büyük kardeşin sahte kızgınlığı, küçük kardeşin sahte korkusu... Dudakların kenarında takılı kalan huzurlu tebessüm ve mutlu sonlanan bir ilkbahar günü.
Hayat sevene güzel, sevilene güzel, sevince güzel...
*********
Günümüz
Ya sarhoş oldum -ki bu imkânsız, dün gece içmediğime eminim, ya da deprem oluyor. Sabah sabah beynimin içinde kazı çalışması yapan bu lanet gürültünün başka bir açıklaması olamaz. Belki de üzerimde bilimsel deneyler yapmaya karar vermişlerdir ve dışında sayısız kablolar bağlı olan su dolu bir kapsülün içinde vücudumun verdiği tepkileri izlerken ilginç teknolojik aletlerden de beynimin içindeki verileri inceliyorlardır.
Sanırım uyuyamadığım gecelerde bilim kurgu filmleri izlemeyi bırakmalıyım, aksi takdirde hayal gücüm zihnimin kontrolünü ele geçirip, bedenime yön vererek....tamam, kestim.
Kahrolası gürültünün beynimi yediği yetmiyormuş gibi, birde kafamı gerzekçe teorilerle bulandırmaya hiç gerek yok. Ayrıca ses gittikçe artıyor mu ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKSİYON MÜHENDİSİ (Tamamlandı)
AcciónÇizgi meselesini bilir misiniz? Hani dark side falan... Yoldan çıkmak, yer altına inmek... Doğru ile yanlış arasındaki o ince çizgiden bahsediyorum evet. Uzatmadan günün sorusuna gelelim öyleyse; bir şey kime göre iyi-neye göre kötüdür? Bir çoğumu...