Multi Ekip
***Düzenlendi.
Bölüm 46
"Madde hakkında neler bulduğunu tekrar anlat. Onların da duyması gerekiyor." Diye talimat verdi Serdar Amir, görevli arkadaşa hitaben.
Konuşmasına fırsat vermeden lafa karıştı Melisa. "Amirim, daha rahat nefes alabildiğimiz bir yerde devam etsek? Aksi takdirde bu koku hepimizi zehirleyebilir!"
"Melis haklı." Diyerek kıza katıldığını belirtti Sude.
Bunun üzerine doktor onay almak istercesine Serdar amire baktığında, amir olur dercesine başıyla işaret verdi.
"Ofise geçelim." Diyerek ekibi yönlendiren doktorun peşine takıldı. Odasına geldiklerinde oturmalarını bile beklemeden direk anlatmaya başladı. "Aslında zehir hakkında pek fazla bilgimiz yok. Ancak çok etkili olduğunu söyleyebilirim. Cesette en başından beri bulunmasına rağmen kendini dün göstermeye başladı ve geldiği hali görüyorsunuz. Tahminlerime göre vücudun tamamını ele geçirmeden etkisini saklıyor. Her yerine yayıldığında ise inanılmaz hızlı bir şekilde bedeni çürütüyor. Benim bildiklerim bu kadar. Numuneleri zaten isteğiniz üzere laboratuvara gönderdim dün gece. Gerisi sizde amirim. Doğrusunu söylemek gerekirse, bugüne kadar hiç böyle bir şey görmemiştim."
Doktorun sözlerini noktalamasıyla Serdar amir lafı uzatmadı ve teşekkür ederek gitmeleri gerektiğini söyledi. Dışarı çıkıp, arabaya yerleştiklerinde konuşmaya başladı.
"Görevin sizin olduğunu tekrar etmeme gerek yok. Yapmanız gerekenleri biliyorsunuz. Merkeze gittiğimizde size zehirle ilgili bulduğumuz her türlü bilgiyi vereceğim. Bunu kimin, neden yaptığını, neyi amaçladıklarını öğrenmeden yatak yüzü yok size. Sorumluları bulun, içeri tıkın, dileyin benden ne dilerseniz."
Melis yamuk gülüşü ve teki kalkık kaşıyla Serdar amire döndü. "Ne istersek yapacaksınız yani?!"
"En kısa zamanda sonuçla gelin karşıma, evet yapacağım." Dedi Amir.
Genç kız, "Duydunuz mu millet, şimdiden düşünün bence. Bu fırsat kolay kolay geçmez elimize." Dedi, neşeyle.
Serdar amir onun bu haline gülerken ekip sessizliğini koruyor, ikisi de yalnızca gülümsemekle yetiniyordu.
Merkeze vardıklarında bilgileri almış ve her zaman olduğu gibi, çalışmak için Melis'in evine geçmişlerdi.
Hiç vakit kaybetmeden bodruma, çalışma salonuna indiler ve işe koyuldular. Zehrin etkilerini ve özelliklerini araştırıp, ne tür olduğunu, nerede yetiştiğini bulmaya çalışıyorlardı hep birlikte. Kendilerini kaptırmış ve bir buçuk saat boyunca hiç kafa kaldırmadan çalışmalarına rağmen farkına varmamışlardı. Adaptasyonlarını bozan kapı zili oldu.
Selim "Birini mi bekliyordun?" diye sorduğunda "muhtemelen Neal'dır, hadi yukarı çıkalım, hem biraz ara vermiş oluruz" diye cevap verdi Melis ve ayağa kalktı.
Beraberce yukarı çıktıklarında ekip salona, Melis te kapıya yöneldi. Tahmin ettiği gibi, gelen Neal'di. Kapıdan girer girmez huysuzca söylenmeye başlamıştı. "Minik, aynı senin gibi şüpheci, inatçı ve huysuz bir baban olduğunu biliyor musun? Bilmiyorsan da öğrenmiş oldun artık! Resmen adama sabahtan beri şirketi gezdirdim ve bu süre zarfında hiç susmadan işlerimizi, ilerleyişimizi falan anlattım. Ama adamın senin orada çalıştığına hala inanası gelmiyor! Nedir sizden çektiğim! Kızı ayrı, babası ayrı! Canım çıktı idare edeceğim diye!"
Gülümseyerek boynuna zıpladı kız ve yanaklarından öptü. Kolundan tutarak içeri sürüklerken konuştu. "Sana söz, bunu telafi edeceğim. Gel hadi, bizim çocuklar burada."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKSİYON MÜHENDİSİ (Tamamlandı)
AcciónÇizgi meselesini bilir misiniz? Hani dark side falan... Yoldan çıkmak, yer altına inmek... Doğru ile yanlış arasındaki o ince çizgiden bahsediyorum evet. Uzatmadan günün sorusuna gelelim öyleyse; bir şey kime göre iyi-neye göre kötüdür? Bir çoğumu...