Multi Sude
Düzenlendi.
*****
Bölüm 18
"Ama bu haksızlık!" diye mızmızlandı Melisa. Ancak adam onu sallamıyordu.
"Nasıl baktığına bağlı."
Kaşlarımı çattı kız, kinayeyle sordu. "Kendi önündeki krepleri bitirip benim önümdekilerinde yarısını midene indirdin. Şu durumda nasıl bakarsam haklı çıkacaksın acaba!"
"Erkeklerin midesi daha büyük Minikkuş." Dedi Buğra ve bir lokma daha ağzına attı.
Genç kızın tepesi attı. "Şöyle seslenmeyi keser misin? Geçen akşam bu isimden hoşlanmadığımı belirtmiştim. Hem de kesin bir dille."
"Ama tam seni anlatıyor."
Buğra'nın gayet masum konuşmasına rağmen tersçe sordu Melisa. "İşe yaramaz ve aptal olduğumu mu düşünüyorsun?"
Genç adam tek kaşını kaldırıp tehlikeli bir bakış attı. "Bana bak Minikkuş benimle dalga geçme, elimden kurtulamazsın. Onu kast etmediğimi biliyorsun."
Melisa isyan edercesine konuştu. "Hala Minikkuş diyorsun ama ya!"
"Çünkü miniksin ve cıvıl cıvılsın. Kısaca minik bir kuş gibisin." Diye açıkladı Buğra, tatlı tatlı gülümseyerek. Ardından tebessümü muzip bir sırıtışa dönüştü ve devam etti. "Tabi arada cadalozlaşıp minik bir kargaya dönüşüyorsun, ama o tamamen ayrı bir konu."
Genç kız yüzüne yapmacık bir tebessüm kondurdu ve ardından yumuşacık bir sesle söze girdi. "Saçlarını yolmak, dilini kopartmak ve de o mavi gözlerini oymak istediğimi söylemiş miydim?"
Buğra omuz silkti, ağzına bir zeytin attıktan sonra yanıtladı. "İçinde sadist birini barındırdığını da anlamış oldum böylece."
Bir yandan Buğra ile kızın evinin bahçesinde kahvaltı ederken bir yandan durmadan birbirlerine sataşıyorlardı. Son bir kaç gündür Buğra İstanbul'daydı ve ikili aralıksız her gün gezmişlerdi. İşleri de yine Eda'ya paslamıştı Melisa. Neal'dan iyi bir azar işitecekti.
Kulağını dolduran tanıdık melodiyle atışmalarına ara verip masanın kenarında duran telefonunu açtı kız. MIT'ten arandığını Buğra'ya çaktırmamak için masadan kalkıp biraz ilerledi.
"Melis."
"Buyurun amirim."
"Buraya gelmelisin hemen."
"Tamam efendim. Yarım saate orada olurum."
"Acele et."
Aramayı sonlandırıp masaya döndü ve mahcup bir ifadeyle konuştu. "Buğra benim acil bir işim çıktı. Gitmem gerekiyor."
Başını sallayarak samimice cevapladı adam. "Tabi tabi, birlikte çıkalım seni bırakayım mı?"
"Hayır kendim giderim. Bunu telafi edeceğime emin olabilirsin." Dedi Melisa, mahcup ifadesini koruyordu. Buğra anlayışla gülümsedi. "Sorun yok."
Hazırlanıp evden çıktıktan sonra Buğra arabasına, Melisa motoruna atladı. Söylediği vakitte Serdar amirin odasındaydı genç kız. Çok bekletmeden Sude ve Selim de geldiklerinde toplantıyı başlattılar.
"Son 3 yıldır yurtdışından kaçak silah ticareti yapan bir çeteyi yakalamaya çalışıyoruz. Adamlar profesyonel. İşlerini tam bir gizlilik içerisinde yürütüyorlar. Her yıl takriben 1000-2000 civarında ülkeye gizli yollarla silah sokuluyor. Son zamanlarda bu miktarın çok fazla arttığı fark edildi. Üst makamlardan gelen emre göre bu çeteyi bizim şubenin yakalaması isteniyor. Yani görev sizin. Elimizdeki bilgilerin hepsi size vereceğim dosyaların içinde. Sizden her zamanki performansı gösterip bir an önce bu adamları adalete teslim etmenizi istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKSİYON MÜHENDİSİ (Tamamlandı)
ActionÇizgi meselesini bilir misiniz? Hani dark side falan... Yoldan çıkmak, yer altına inmek... Doğru ile yanlış arasındaki o ince çizgiden bahsediyorum evet. Uzatmadan günün sorusuna gelelim öyleyse; bir şey kime göre iyi-neye göre kötüdür? Bir çoğumu...