Multi İnci ve Burcu
Düzenlendi.
***
Bölüm 50
Melisa dan
Ölmek için çok gencim cümlesi bana her zaman saçma gelmiştir. İnsanlar ecellerinin vakitlerini kendileri ayarlıyormuş gibi bu sözleri sarf etmiyorlar mı ahkam kesercesine birde! Deliriyorum! Azrail'in ne zaman kapımızı çalacağı meçhul iken küçük dağları ben yarattım havasında dolaşmanın mantığını hiçbir zaman anlamadım, anlamayacağım.
Şimdi ben buraya nasıl geldim, nereden geldim konulu bir konuşma ile çok sevgili mizah ustamız Kemal Sunal'ı da yâd ederekten asıl sorunuma odaklanmayı biraz daha geciktirmekle birlikte hala ne yapacağımı bilmeyerek saçmalamaya devam edeceğim sanırım.
Yoruldum, yeminle yoruldum. Bütün gün koşturduğumdan değil ama! Karşımda hala içeri davet etmeye cesaret edemediğim beş patlamaya hazır bomba olması hasebiyle ateş hattında geçirdiğim iki dakika da resmen çöktüm. Bildiğin yaşlandım.
'Kocası ölmüş mahalle teyzeleri gibi içinden içinden dövünmeyi kesip mantığını devreye sokmaya ne dersin?!' Dedi beynimin sol lobu.
Sağ lobum arkamı kollamaya kendini adadığından vakit kaybetmeden savunmaya geçti. 'Ne yapsın kız, şaşırdı haliyle. Azarlayacağına destek olsan ölürsün sanki!'
'Aha, eğlence başlıyor. Loblar devreye girdiğine göre mevzu derin!' diyerek sevimsiz bir kahkaha, ardından bacak bacak üstüne atarak köşesine çekilen iç sesim, keyifle izlemeye başladı.
Sol lobum 'Gerçekten kliniklik vakasın!' diye azarlamaya devam etti. 'Toparla kendini ve milleti içeri al. Onlar yerleşirken ne diyeceğini düşünmeye vaktin olacak zaten.'
Teklifini makul gördüm ve sevimli tavırların yeri olmadığının şuurunda ciddi bir ifade ile içeri davet ettim.
"Buyurun. Hava serin daha fazla üşümeyelim. İçeri de konuşmamız daha uygun." Dedim. Kenara çekildim ve geçmeleri için yol gösterdim.
Birbirlerini yeni fark eden iki taraf şaşkınlıklarını koruyarak içeri geçtiklerinde kapıyı örttüm. Yanlarına gitmeden önce kendime güçlü olmam ve sakin duruşumu bozmamam gerektiğini hatırlattım. Ardından derin bir nefes aldım ve yavaşça salona adımladım.
Annem ve Babam ikili koltuğa, Kerem ve İnci çifti üçlü koltuğa, Burcu abla tekli koltuğun birine yerleşmiş, minik Ömer ise, bahçeye bakan boydan pencerenin önünde, nereden bulduğu hakkında hiç bir fikrim olmayan bir top ile oynamaya başlamıştı.
Yazardan devam
Hal hatır sormanın ortamı gereceğinin farkında, uzatmanın yersiz olduğunun bilincinde konuya girdi Melis. "Hepinize birer özür borçlu olduğumun farkındayım. Ancak son derece yoğun birkaç hafta atlattım. Karşınıza çıkabilmek için tamamen toparlanmayı bekliyordum. Şuan bu konuşma için hazır olduğumu iddia edemem, fakat madem buradasınız uzatmanın bir anlamı yok. Sizden ricam, lütfen sözlerimi bitirene kadar kesmeyin. Zira benim için hiçte kolay bir açıklama olmayacak."
Gözlerini hepsinin yüzünde teker teker gezdirdi. Kaşlar hafif çatık, merakla devam etmesini bekleyen sabırsız yüzler... İşi zordu, hem de çok zor... Artık hayatta olmayan ebeveynlerinin geçmişte işledikleri günahı nasıl yumuşatarak anlatabilirdi ki, gözlerinin içine saflıkla bakan kızlarına? Aylardır şefkatlerini üzerinden eksik etmeden kendisine ablalık yapan, onu kardeşleri sanan ablalarına? Ya da anne ve babasına, yıllar önce öz evlatlarını onlardan koparanların çocuklarının tam karşılarında oturduğunu nasıl anlatabilirdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKSİYON MÜHENDİSİ (Tamamlandı)
AcciónÇizgi meselesini bilir misiniz? Hani dark side falan... Yoldan çıkmak, yer altına inmek... Doğru ile yanlış arasındaki o ince çizgiden bahsediyorum evet. Uzatmadan günün sorusuna gelelim öyleyse; bir şey kime göre iyi-neye göre kötüdür? Bir çoğumu...