Merhabalar efenim.... nasılsınız ? Umarım iyisinizdir. Her ne kadar ısrarla no yorum no vote eylemine devam etsenizde :)) en azından okumaya vakit ayırıyorsunuz ya sizden tatlısı yok benim için... :))
Ama ama ama ufacık birkaç yorum araya serpiştirilmiş minik yıldızlar sizce de çok sevimli olmaz mıydı?? :)
Ve birde bu bölümü Tatlı intikam izlerken düzenledim, yazım hataları olabilir. Kusura bakmayın. :)
Multimedia sırasıyla; İnci, Neal ve Burcu.
*************
Bölüm 22
Laaaan... Kim bu zavallı kapımı kırmaya çalışan cani! Alacaklı gibi dayanmış evime. Kimsenin köpeğine de hoşt demedim valla. Hayırdır inşallah?
"Geldim geldim. Azcık sabret yahu kimsen?"
Kapıdaki canavarı bekletmemek adına söylene söylene merdivenlerin basamaklarıyla uğraşmadı, trabzanlarından kayarak aşağı indi. Kapıyı can havliyle açtığında bir çift muzur pırıltılarla parlayan ve iki çift endişeli gözle karşılaşmıştı. Kaşlarını şaşkınlıkla çattı Melisa.
"Maviş, çığlık çığlığa sevincimi yaşayacağım birazdan ama önce ablamların derdiyle ilgilenmeliyim. Hayırdır İnci abla, bir sorun mu var, iyi misiniz?"
"Kızım iki gündür telefonlarını açmıyorsun, ne bir mesaj ne arama! Haberde vermedin. Meraktan öldük." Dedi Burcu, kızgın ve endişeli bir ses tonuyla. Suçlu suçlu başını eğdi Melisa. "Iııı.... Şey.... Uyuyordum."
Neal bilmiş bilmiş lafa karıştı. "Ben demiştim, "Korkacak birşey yok uyuyodur o" demiştim. Arada bir böyle kış uykusuna yatıyor bu panda."
"Nasıl yani? İki gündür uyuyor musun! Melis madem öyle insan bi haber verir, ne bu sorumsuzluk Allah aşkına!" diyen İnci ablasının sesindeki öfke yerinde iyice büzülmesine neden olmuştu. Kısık bir sesle konuştu genç kız. "Ablacığım. Özür dilerim. Haklısın unutmuşum. Hadi içeri gelin, kapıda kaldınız."
Masum masum kenara çekildi Melisa, içeri girmelerine izin verdi. Ceketlerini asıp içeri geçtiklerinde koltuklara yerleştiler. İnci kızgınlığından bir gram bile eksilmemiş şekilde gözlerini kıza dikerek konuştu. "Hiç öyle masum bakışlar atma, kanmıyorum ben canım. Bünyem alışkın. Ömer sağ olsun."
Omuzlarını düşürdü genç kız, hayıfla cevap verdi. "Hadi ya, tüh neyse zaten çok umutlu değildim iki bakışa beni affedeceğinden. Eeee ne yapmalıyım kendimi affettirebilmek için?"
"Abla, iyi düşün. Bu cadıya unutamayacağı bir ceza verelim." Diyerek sinsi sinsi kıza baktı Burcu.
Melisa huysuzca konuştu. "Burcu abla aşkolsun. İnsan küçük kardeşine kıyar mı? Yangına körükle gideceğine ablamı yumuşatsan ya biraz."
Burcu acımasızca cevap verdi. "Çok beklersin canım. Onu iki gün bizi habersiz bırakmadan önce düşünecektin."
"Haklı kız." Diyen hain Mavişine gözlerini kısarak kızgın bir bakış attı Melisa. Ardından nefes almadan saydırmaya başladı.
"Pis yılan göz, hain. Ne zaman geldin sen ya? Niye haber vermiyorsun, ablamları nerede buldun yoksa önce onlara mı gittin? Valla kıskanırım bak."
Neal, "Bir dur kızım ya, yavaş gel. Ablanlarla kapıda karşılaştık. Sürpriz yapacaktım sana. Hem gel bi sarılayım, çok özledim seni." Diye sözünü kesti Melisa'nın ve kollarını açtı.
Kocaman sırıttı kız, yerinden kalkıp Mavişinin kucağına oturdu ve sımsıkı sarıldı. Bir kaç dakika sonra özlediği güvenli kollarından ablalarına ayıp olmasın diye ayrılmak zorunda kalmıştı, ama kucağından inmedi. Başını Neal'ın omzuna yasladı Melisa. Neal kızın saçlarını öperek konuşmaya başladı. "İnci abla, sen bu seferlik Miniğimi affet çok özlemişim, kıyamadım birden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKSİYON MÜHENDİSİ (Tamamlandı)
ActionÇizgi meselesini bilir misiniz? Hani dark side falan... Yoldan çıkmak, yer altına inmek... Doğru ile yanlış arasındaki o ince çizgiden bahsediyorum evet. Uzatmadan günün sorusuna gelelim öyleyse; bir şey kime göre iyi-neye göre kötüdür? Bir çoğumu...